Öner Yağcı

Dergilerin çığlığı

23 Ocak 2021 Cumartesi

İnsan sesinden rahatsız olan, ses çıkmasını istemeyen bir düzen kurma hevesindeki egemenliğin küresel salgın bahanesiyle artırdığı baskılara karşın atılan çığlıklar Uğur Mumcu’yu anımsatıyor.

Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur” demişti o. Özlemle anıyorum.

Kadınların, yaşlıların, emeklilerin, işçilerin, çiftçilerin, küçük esnafın, asgari ücretlinin, üniversitelilerin, başta müzik ve tiyatro olmak üzere sanatçıların, EYT’lilerin, atanmayanların, sözleşmelilerin, sendika isteyenlerin, KOD-29’la işten çıkarılanların, 3600 gösterge bekleyenlerin, SMA hastalarının; sağlık, basın yayın, hukuk, eğitim, kültür, maden, yemek sektörü çalışanlarının, daha birçok kesimin duyulmayan çığlıkları bunlar.

Çığlık, dayanışma ağı ile örülürse toplumsallaşır, güçlenir, duyulur hale gelir.

Kültür dergileri

Son günlerde yükselen, -yanlış bir algılamayla küçük bir kesimi ilgilendirdiği düşünülse de- kültür dergilerinin çığlığı, ana damarımızın kesilmesi kaygımızı artırmalı.

Kültür dergileri kültürel yaşamın vazgeçilmez bir öğesidir. Ülkemizin her yerinde kültürün, sanatın çeşitli dallarına, çeşitli boyutlardaki sorunlarına yönelen, alanlarından ürünler sunan dergilerin zenginliğiyle yaşarız.

Dergiler, özgürleşme eyleminin bir biçimi olarak varlığını sürdürür.

İnsanların hem kendi ülkesinin hem dünyanın kültürel gündemine katmak istediklerini sunmak için yarattığı, sürdürdüğü eylem olan dergilerde çarpar kültürel nabzımız.

Bugünü, geleceği sahiplenme sevdası dergilerde çoğalır.

Yaşam savaşı vermek

Kültür tarihimizin yazılmasının temellerini oluşturan bir kültür köprüsü, okulu olan dergiler, kişilerin, kurumların inatlarıyla birçok zorluğu göğüsleme kavgasına girip emeği çoğaltarak aşarlar sorunlarını. Kültürün aydınlığını taşımanın coşkusuyla ses olmayı inatla sürdürürler.

Kolektif çalışmanın örneğini vererek kültürsüzlüğe karşı bir umut geliştiren dergiler şimdilerde okuruna ulaşmanın sıkıntılarıyla da yaşam savaşı veriyor.

Salgın koşullarında yükselen kesimlerden biri de taşıyıcılık. Salgını fırsata çevirdiler diye suçlamıyorum, yaşamın getirdiği bu gerçeklikte internet üzerinden satışlar çoğalıyor ve istenenlerin alıcıya ulaşmasında taşıma şirketleri aracılık yapıyor.

Kargo çalışanları zorluklarla iç içe, yasaklı günlerde bile kargo taşıyorlar.

İşin bir yanı bu, öte yanında ise dergilerin alıcısına ulaştırılması konusu var.

Kargo şirketleri neler yapabilir?

Dergilerin okuruna ulaşmasında büyük sıkıntı var.

Dergi fiyatından daha çok taşıma ücreti olur mu? Böyle olursa dergiler nasıl yaşar? Bir derginin abonesine ulaştırılma bedelinin dergi fiyatından daha yüksek olması, vicdanı sızlatan bir durumdur.

Kargo şirketlerinin bu konuda özveride bulunması gerekiyor.

Üretim olmazsa dağıtım da olmaz, kargolar dergi üretimini desteklemek zorundadır.

Yakın geçmişte iki büyük kargo şirketinin sahipleri öğretmen kökenliydi. Kültürün ne olduğunun, ticaretin yalnızca para kazanmak olmadığının bilincindeydiler. Atalarının rahat uyumalarını sağlamak, mirasçılarının boynunun borcudur. Onlar öncülük yaparsa, dergilere (ve kitaplara) destek olmayı üstlenirse diğer taşıma şirketlerine örnek olurlar.

Dergileri simgesel, düşük ücretlerle taşıyabilirler insandan insana (tabii kitapları da).

Reklam verebilirler örneğin. Taşıma bedeli karşılığı olarak verecekleri reklamla dergilere destek olurlar.

Kültürümüzün buna gereksinmesi var ve böyle yapan kargo şirketleri onur kazanır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Yeni despotizm’ 21 Aralık 2024
Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları