Öner Yağcı

Depremin toplumsal çığlığı

18 Şubat 2023 Cumartesi

82 yazar ve şairin ürününün yer aldığı Ay Sallanıyor’un (PEN’in Deprem Kitabı, Cumhuriyet Kitaplığı) giriş yazısında Alpay Kabacalı, beklenen bir felaket olan depremden önlem almayan gelmiş geçmiş yönetimlerin sorumluluğunu vurguluyor. 

AKIL VE BİLİM YOKSA

“İnsanlığın bir sınavdan geçtiği”ni söylüyor Vedat Günyol.

Talip Apaydın “Sanayinin üçte birinin bu bölgeye yerleştirilmesindeki” akıl dışılığı sorgularken İlhan Selçuk depremle ilgili sorunların akıl ve bilimle çözüleceğini söylüyor.

Server Tanilli depremin toplumsallığına dikkat çekerken Arslan Kaynardağ edebiyatımızda depremi inceliyor. Fikret Otyam, depremi ve deprem sonrası yaşanılanları anlatıyor özgün biçemiyle.

Tomris Uyar, depremin toplumsal damarına değinirken Cengiz Bektaş, depremin bir dönemeç olmasını diliyor. Şemsettin Ünlü “Ussal eleştirinin aydınlığına yönelelim” diyor. 

Ataol Behramoğlu, tek umudun insanların uyanmasında olduğunu söylüyor. Sennur Sezer hastanede, Lütfi Kaleli Çınarcık’ta, Üstün Akmen Çeşme’de depremi nasıl yaşadığını anlatıyor. İsmet Kemal Karadayı depremden sonra neler yapılması gerektiğini anlatıyor. 

Gürsel Aytaç, insanın doğa karşısındaki çaresizliğini vurgularken Faik Akçay, depremin sorumlusunun gerekli önlemleri almayan sistem olduğunu söylüyor.

RANT KÜLTÜRÜ

Hüseyin Atabaş, depremle “çürümüşlüğü iyice ortaya çıkan ‘rant kültürü’nün çöküntüsü altında ezilmemeliyiz” diyor. Ali Cengizkan “toplumsal bir sarsılma, depremin bütün olumsuz sonuçlarını, acılarını biraz olsun hafifletmeyecek midir” diye soruyor. Kaan Arslanoğlu büyük sarsıntıların toplumsal bilinç sıçraması yaratıp yaratmayacağını sorguluyor. 

Cemil Kavukçu, “deprem olgusunun devletin bilim politikası içinde yer almasını, her türlü denetimden uzak, sağlıksız kentleşmenin başdöndürücü hızının önlenmesini ve yasal düzenlemelerin yapılmasını” öneriyor. Mustafa İzbek yapıların mimarisini yorumluyor.

Gülseli İnal depremi, Ergin Koparan deprem serüveninin bir ayını, Şükran Yücel, depremin mitolojik dönemlerden beri süren etkinliğini anlatırken Aslı Keskin canlı tanıklığını aktarıyor. Nevin Boragan hüznünü yazarken Murathan “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmamalı” diye çığlık atıyor. Mesut Önen, felaketlere hazır olmanın ne demek olduğunu anlatıyor. 

Ahmet Özer “Acı olan insanın içindeki fayın kırılmasıdır” derken Hüseyin Yurttaş “Buza yazmayalım” diye çığlık atıyor. Ben de kitaptaki yazımda “doğal bir afet ve toplumsal bir cinayet” dediğim depremi edebiyatımızdaki şiirler boyutuyla inceliyorum. 

Kitaba Zeyyat Selimoğlu, Sulhi Dölek, Dinçer Sezgin, Hüseyin Peker, Ali Balkız, Zeynep Aliye, Nevra Bucak, Ayşe Çeliker, Selma Fındıklı, Mazhar Candan, Filiz Tosyalı, öyküleriyle, Sabri Kuşkonmaz kısa film öyküsüyle, Bilgesu Erenus kısa oyunuyla katılıyor.

Edebiyat, depremin toplumsal çığlığı oluyor. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Yeni despotizm’ 21 Aralık 2024
Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları