Olaylar Ve Görüşler

Gençlere kulak verseler… - YÜKSEL IŞIK

31 Mart 2025 Pazartesi

Berkay’ı da tutukladılar; hani şu “Her şey çok güzel olacak” sloganının buluşçusu Berkay’ı. “Bu kadar da olmaz” demeyin; oluyor. Unutmamışlar demek ki! Tarihin bazı kırılma anları vardır; o kırılma anları, aynı zamanda kimin nasıl bir tutum takındığının da turnusolü gibidir. O kırılma anlarının birinden geçen ülkemizin güzel çocukları, “güzel ve yalnız ülkemiz”e sahip çıkıyor.

Neye sahip çıkıyorlar? Halk iradesine, seçme seçilme hakkına, ifade özgürlüğüne ve kardeşliğe… Aşk olsun gençlere.

CEYLANI AYILTMAK

Nâzım’ın “Giderayak” başlıklı şiiri, sanki bugünler anlatıyor; bir bölümü şöyle:

“Ceylanı kurtardım avcının elinden

ama daha baygın yatar ayılamadı.

Kopardım portakalı dalından

ama kabuğu soyulamadı.

Oldum yıldızlarla haşır neşir

ama sayısı bir tamam sayılamadı.

Kuyudan çektim suyu

ama bardaklara konulamadı.”

Son yıllarda olupbitenleri ve hâlâ omuzlarımız üzerinde duran tarihi sorumluluğu hatırlatan bir mesel gibi. O şiire sığınarak bir metafor yapmamız gerekirse, avcının elinden kurtardığımız ceylanı ayıltmamız gerekiyor. Dalından kopardığımız portakalı soymamız; soğuk mart akşamlarında haşır neşir olduğumuz yıldızları saymamız da... Özetle bütün Türkiye’yi özgürlüklerin egemen olduğu güzel bir coğrafyaya dönüştürmek bizim elimizde.

Nasıl yapacağız? Mücadele ederek...

MÜCADELE EDEN KAZANIR

Berkay’ın tutuklandığı haberini duyunca aklıma 2019’da, Bakırköy’den İncirli’ye kadar otobüsün arkasından koşup Ekrem İmamoğlu’na yetiştiği an geldi. O an, “Her şey çok güzel olacak” demişti. Dönemin Ankara il başkanı Rıfkı Güvener, Cumhuriyet gazetesi aracılığıyla Berkay’a yazdığı mektupta şunları yazmıştı.

“Amasya Tamimi’nde, ulu önderimiz Atatürk, ‘Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır’ diyerek halkına olan güvenini gösterirken tam da senin kararlılığına işaret etmişti.

İstanbul’u ve İstanbul üzerinden bütün Türkiye’yi sarıp sarmalayan şey, sendeki bu azim, bu kararlılık ve hiç bitmeyen umut da tıpkı Mustafa Kemal’in o günlerde halkının gözlerinde ve yüreğinde gördüğünün aynısıdır.” (17 Mayıs 2019, Cumhuriyet)

Bir geleneği temsil ediyor bu gençlik. O geleneğin bir ucunda Deniz’ler var; bir ucunda da Berkay’lar. O günden bugüne gençliğimiz, gözündeki pırıltı ve yüreğindeki sıcaklık ile bağımsız ve demokratik bir Türkiye düşünün peşinden koşuyor. Herkesin kendisini özgürce ifade etmesi, düşünce, inanç ve basın özgürlüğü için mücadele ediyor; adil yargılanma hakkını talep ediyor. Bütün Türkiye gibi...

Hatırlatmak gereksiz; bu topraklar, dünyanın en güzel coğrafyası. Biz ise dünyanın en talihsiz zaman aralığını yaşıyoruz. Bununla birlikte görüyoruz ki talihsiz zamanlar, zamanı talihe döndürecek kahramanları öne çıkartıyor. Biliyorum, mücadele edenler her zaman kazanamıyor ama tarih tanıktır ki kazananlar mücadele edenlerin arasında çıkıyor. Herkesin hakkını savunan, kimseye haksızlık etmeden, haksızlık karşısında susmadan mücadele edenler, eninde sonunda, kazanır çünkü...

Saraçhane’de, Kızılay’da, Bornova’da, Buca’da ve yurdun dört bucağında umudumuz tazeleyen gençleri korkutup yıldırmak yerine Mansur Yavaş’ın dediği gibi “dinleseler, kulak verseler” bu ülkenin geleceği çok daha güzel olacak.

Ne yapacağız peki? Çok basit! Protestoyu bir hak olarak görecek; tomanın ıslattığı gençlerimiz üşüyüp hasta olmasınlar diye battaniye ve sıcak çorba gönderecek bir kamu yönetimi istiyoruz.

YÜKSEL IŞIK

YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları