Öner Yağcı

Bugünlere gelirken

30 Ocak 2021 Cumartesi

Bugün yaşadıklarımızın ipuçları dündedir. 

1. Dünya Savaşı’ndan sonra yeni bir dünya kurulurken Kurtuluş Savaşı’nı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kazanmanın onuruyla doluyduk. 2. Dünya Savaşı ve sonrasındaki Soğuk Savaş ise özgürlük arayışımızda yeni kırılmalar getirdi. İnsanlık, Soğuk Savaş sonrasında dünyada esen rüzgârla birlikte tasarlanan özgür dünya düşünü gerçekleştiremedi. Bizse Kurtuluş Savaşı’yla ve Cumhuriyet devrimleriyle kazandıklarımızı savunma savaşımında olduk hep. 

Hep saldırdılar, hep düşman bellediler, hep savunduk.

Emperyalist Amerika’yı öğrenmek

Düşman Yaratmak (Doğan Kitap) adlı kitabında Umberto Eco, dış ve iç düşmanların egemenlerce nasıl yaratıldığını örneklerle açıklıyor. 

Soğuk Savaş sonrasındaki rüzgâr, 68 Kuşağı’nı doğurmuştu dünyada. Onun bir parçası idik. Soğuk Savaş’ı dünyanın başına bela eden emperyalist Amerika’yı öğreniyorduk. Kızılderili katliamlarını, cadı avlarını, siyahileri köleleştirmelerini bildiğimiz Amerika hakkında yeni öğrendiklerimizle daha da açıldı gözlerimiz.

Einstein, Shaw, Russell gibi aydınların adil yargılanmaları için uluslararası kampanya düzenlemesine karşın 23 Ağustos 1927’de idam edilen Sacco ile Vanzetti’yi öğrendik, kahrolduk. (Bkz. Suçsuzlar-Sacco ile Vanzetti, Howard Fast, Sacco ve Vanzetti, Helmut Ortner.)

Nâzım Hikmet onların şiirini yazmıştı: 

...Cani değildiler, kurban gittiler bir cinayete/ kurban gittiler dolarların emrindeki adalete!/ Hayatlarında olmadılarsa da kitlelerin rehberi,/ ölümleriyle şaha kaldırdı kitleleri/ bu iki ihtilal neferi!..

Can Yücel, Vanzetti’nin yargıçlara seslenişini şiirleştirmişti: 

...Bizim başarımız bu ölüm, bizim zaferimiz bu.../ Yaşayacağımız o son anı elimizden alamazsınız ya...” 

Robeson ve Rosenbergler

İnsan hakları, yoksullukla mücadele, ırkçılık konularında konferanslar veren Amerikalı siyahi atlet, müzisyen, oyuncu, yazar Paul Robeson’u tanıdık. Amerikan Komünist Partisi üyesi olduğunu açıkladığı için yurtdışına çıkışı yasaklanan Robeson’a, Nâzım Hikmet, Ekim 1949’da “Korku” adlı şiiriyle Bursa Cezaevi’nden elini uzatmıştı: 

Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robson/ Kartal kanatlı kanaryam...

Melih Cevdet Anday’ın “Bir çift güvercin havalansa/ Yanık yanık koksa karanfil” dizeleriyle başlayan “Anı”, Oktay Rifat’ın “Hürriyetin rüzgârlı bayrağı oldu” dizeleriyle “Telefon” şiirini yazdığı Rosenbergler’i öğrenmiştik. (Bkz. Rosenbergler Ölmemeli, Alain Decaux, Rosenbergler/ Çocuklarının Kaleminden, Michael ve Robert Meeropol.)

ABD’de sendikalarda çalışan, Genç Komünist Derneği üyesi Ethel ve Julius Rosenberg, Sovyetler Birliği’ne casusluk yapmakla suçlanıp tutuklanır. Gizli tanıklarla, sahte belgelerle verilen ölüm cezası tüm dünyada tepkiyle karşılanır. İdamları durdurmak için Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yüz binlerin katıldığı mitingler düzenlenir, radyolarda sürekli onların suçsuzluğu haykırılır. Pablo Picasso, L’Humanité’de “İnsanlığa karşı bu suçun işlenmesine izin vermeyin!” çağrısında bulunur. Einstein, Brecht, Frida Kahlo, Sartre gibi aydınların ABD Başkanı Eisenhower’a çağrısı da yetmez. 19 Haziran 1953’te idam edilirler. 

Sartre, Liberation gazetesinde, “Kudurmuş Hayvanlar” der: “Dikkat, Amerika kudurmuş! Bizi onunla ilişkilendiren tüm bağları koparalım, yoksa biz de ısırılıp kuduz olacağız.

***

McCarthy dönemidir yaşanan. Cadı kazanı kaynamış, yeni bir cadı avı başlamış, yeni bir düşman yaratılmıştır: Komünizm. 

Sonrasını tüm dünya ile birlikte biz de yaşadık.

Dün, nasıl da aydınlatıyor bugünü...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anadolu'nun seçimi 30 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları