Öner Yağcı

Bin yıllık kavga

26 Eylül 2020 Cumartesi

Gazali’nin, ümmeti “soru soran, eleştiren, itiraz eden değil, itaat eden, teslim olan bir topluluk olarak” tanımladığı Tehafütü’l Felâsife’yi (Felsefenin Tutarsızlığı, 11. yüzyıl) yazarak İslam dünyasını karanlık, tutucu, uzun, acılı ve kanlı bir ortaçağa soktuğu dönemin “İslam dünyasının yükselişini sonlandıran, bilimin ve felsefenin kâfirlik sayıldığı, insan aklının teslim alındığı büyük gericilik dönemi” olduğunu belirtiyor Merdan Yanardağ.

Karanlıkta ışık: İbn Rüşt

İbni Sina’yı, Farabi’yi kâfirlikle suçlayan, egemen Sünni teolojisini kuran Gazali’nin, içtihat kapısını (yorum, yeni kural koyma) kapatarak dinin akla ve bilime göre yorumlanmasının ve çağa uydurulmasının önünü kestiğini, dini dondurduğunu, öğretisinin bugünün geri ve Batı’nın kölesi olan İslam dünyasını yaratan anlayış olduğunu belirten Yanardağ, Gazali’ye en büyük itirazı Doğu’nun büyük felsefeci, matematikçi, hekimlerinden İbn Rüşt’ün yaptığını söylüyor.

İbn Rüşt, “Bilimin ve felsefenin kâfirlik olamayacağını, insan aklının özgür bırakılması gerektiğini, dini kuralların akıl ve mantıkla çelişmesi halinde akla göre yorumlanmasının doğru olacağı”nı savunduğu Tehafut et-Tehafut el-Felasife’yi (Tutarsızlığın Tutarsızlığı, 12. yüzyıl) yazarak Gazali’nin görüşlerini mahkûm eder.

Felsefenin ve felsefecilerin gerçeğin bilgisine ulaşmanın yolunu açtığını, tutarsızlığın buna karşı çıkmak olduğunu söyleyen İbn Rüşt’e göre, “İnsan aklı da Allah vergisi bir yetenek” olduğu için “akla uygun olan nakle (kutsal söz, vahiy) aykırı olamaz.”

Doğu’da unutulma, Batı’da Rönesans

Yanardağ, “yazılı tarihin en önemli ve en büyük polemiklerinden biri” olan bu tartışmayı İbn Rüşt’ün “entelektüel ve felsefi düzeyde” kazandığını ama İslam dünyasının sultan, halife ve şeyhleri “itaat ve teslimiyeti savunan” Gazali’yi desteklediği için “siyasal planda” kaybettiğini belirtiyor.

“Batı İbn Rüşt’ün, Doğu ise İmam Gazali’nin yolundan gidiyor” diyor Yanardağ. Antikçağ Grek bilimi ve felsefesi uzmanı olan, Aristo’dan Platon’a çok sayıda felsefeCİ, bilim insanının eserlerine yorumlar yazan, onları açıklayan İbn Rüşt’ün İslam dünyasında unutulmaya terk edildiğini ama Batı’da kitaplarının Arapçadan Latinceye çevrildiğini ve Batı’nın, unuttuğu antikçağın bilim insanlarını, felsefecilerini İbn Rüşt’ün yapıtlarından öğrenerek Rönesans’ı başlattığını vurguluyor.

İbn Rüşt kazanmalı

İbn Rüşt’ün İslam dünyasında sadece Türkiye’de kazandığını, 1908 Jön Türk ve 1923 Cumhuriyet devrimlerinin tarihsel ve felsefi anlamının bu olduğunu, Gazali’nin izleyicilerinin insanlık tarihinin ilerici kazanımları hanesine yazılan devrimleri boğmaya çalıştığını, bugünkü siyasal kavgaların temelinde bu bin yıllık kavganın yattığını söylüyor Yanardağ. “Yürüyen ve hâlâ bizi teslim alan kavga, bu topraklarda tam bin yıldır devam eden insan soyunun ve aklının özgürleşmesi mücadelesidir. AKP gericiliği, İslamın süren ortaçağı içinde sadece bir sonuçtur” diyor.

Türkiye Neden Feda Edildi? adlı yapıtında (Kırmızı Kedi) konuyu ayrıntılarıyla aktaran Yanardağ ekliyor:

“Elbette tarihin akışına, insan doğasına, akla ve bilime karşı savaşanların uzun vadede kazanması imkânsızdır. Ancak bilinmelidir ki gericilik geçici de olsa (kısa vadede) amaçlarına ulaşabilir... Türkiye’de İmam Gazali’nin bir kez daha kazanmasına izin vermemek gerekiyor.”

İnsan onurunu, bin yıllık kavganın ilk büyük sevdalılarından Hayyam selamlasın:

“Varlığın hem anlamı hem amacıyız biz

Akıl gözünün cevheriyiz biz

Dünyanın her yanı yüzüğün halkasıysa

Yüzükteki taş biziz, taştaki nakış biziz.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anadolu'nun seçimi 30 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları