Olaylar Ve Görüşler

"Zulüm Varsa İsyan Haktır" - Av. Erol ERTUĞRUL

20 Haziran 2020 Cumartesi

ABD’de George Floyd adlı bir siyahi, ters kelepçeli olduğu halde bir polis tarafından nefessiz bırakılarak öldürüldü. Irkçılığa ve polis şiddetine karşı Amerikan halkı sokaklara döküldü. Tepkiler giderek tüm kentlere yayıldı. Tepkiler, yalnız ırkçılığa ve polis şiddetine karşı değil düzenin tüm haksızlıklarına karşıydı.

ABD Başkanı Trump, eylemleri yatıştırıcı tavırlar sergilemek yerine halkı aşağılayan tehditler savurmaya başladı. Ancak Trump’ın tehditleri ters tepti. Birçok kamu görevlisi Trump’ın emirlerine uymadı. Bir polis komiseri Trump’a Sokağa dökülmüş öfkeyi yatıştırıcı bir cümle kullanmayacaksan çeneni kapat” dedi. Trump eline İncil’i alarak halkın karşısına çıkıp dini kullanmak istedi. Ancak kilisenin başpiskoposu Trump’a Kiliseyi siyasi amaçların için kullanma’’ diye bağırdı. Katolik kilisesi başpiskoposu da Dinimizi istismar etme” diyerek uyardı. Trump’ın sokağa dökmek istediği askerlerin halktan yana tavır koydukları ve Trump’ı dinlemeyerek bu haksızlıklara karşı halkın yanında yer aldıkları görüldü.

"BİZ SANA DEĞİL ANAYASAYA BAĞLIYIZ"

Protestolar
ın Beyaz Saray’a dayanması üzerine Trump, Genelkurmay Başkanından 10 bin kişilik bir askeri güç istiyor. Genelkurmay Başkanı, Biz sana bağlı değiliz, Anayasaya bağlıyız” diyor. Tüm bu eylemler karşısında Trump yine tanıdık bir söyleme sığındı: Bu eylemleri organize edenler dış güçlerdir.” ‘Padişahım gururlanma’

Eylemler kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. Eylemlerin amacı artık yalnızca ırkçılık ve polis şiddeti değil tüm haksızlıklar ve yanlışlıklardı. ABD’nin kuruluş tarihi 1776’dır. ABD’nin yaklaşık 250 yıllık bir geçmişi vardır. Bu geçmişe karşın kurumların yönetime ve başkana kayıtsız koşulsuz teslim olmadığı yaşananlarla bir kez daha kanıtlandı.

Trump orduyu kullanmak istedi olmadı, dini kullanmak istedi, olmadı. Bizim 600 yılı geçkin bir devlet deneyimimiz var. Ancak kamu kurumları teslim alınmış. Yanlışlıklara neredeyse kimse sesini çıkarmıyor. TBMM’de üç milletvekilinin vekillikleri düşürülüyor ve tutuklanıyorlar. Bu işlemin Bay Erdoğan’ın emriyle yapıldığı söyleniyor. AKP milletvekilleri Evet, biz Cumhurbaşkanımızdan emir alırız ve bununla da onur duyarız’’ diyor.

"PADİŞAHIM GURURLANMA..."

Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması duyuruluyor. Bay Erdoğan kısıtlamayı iptal ettirdim diyor. Demek ki her şey bay Erdoğan’ın kararına bağlı. Padişahlık geri gelmiş. Kaldı ki padişahlar tahta çıkarken paşalar ona Padişahım gururlanma, senden büyük Allah var” derlermiş. Böylece padişahın yanlış kararlarına engel olmaya çalışırlarmış. Yasama, yargı ve yürütmenin tek elde toplandığı bir sistemde demokrasi de olmaz, özgürlükler de olmaz. Tek adam sistemi olmasaydı biz Suriye bataklığında olmazdık, beş milyon Suriyeliye bakmak zorunda kalmazdık.

Bay Erdoğan’ın emriyle CHP’nin İş Bankası paylarına el koymaya çalışıyorlar. Yetkililerden kimse çıkıp da bu işlem yasadışıdır demiyor, diyemiyor. Yargı teslim alındıktan sonra yargının vazgeçilmez unsuru olan barolar ve avukatlar susturulmaya çalışılıyor. Barolar ve avukatlar susmazlar. Susarlarsa yargı susar ve çöker. AKP’nin kaybettiği büyükşehir belediye başkanlarının yetkileri budanmak isteniyor. Onların başarısız olması için her yol deneniyor. Belediye meclislerinde olmadık engeller oluşturuluyor.

Onca gazeteci cezaevindeyken bu yetmiyor, karşı görüşteki başka gazeteciler de gecenin bir saatinde gözaltına alınıyor. Müyesser Yıldız’a su verilmiyor ve tutuklanıyor. Vatanseverliğiyle bilinen Müyesser Yıldız’ın casus olduğuna kargalar bile güler. Casusluk tutmadı, gizli belge açıklaması gerekçe yapıldı. Gezi olaylarında 12 kişi polis şiddetiyle yaşamını yitirdi. O polisler için destan yazdılar” denildi. Bu durumda polisimizin ABD polisinden ne farkı var?

TARİH ÇARPITILMAMALI

27 Mayıs 1960 olayının yıldönümünü yaşadık. 27 Mayıs karalanmakla kalmadı, Menderes’ten bir demokrasi kahramanı yaratılmak istendi. 800 gazeteciyi cezaevine sokan, muhalefet lideri İnönü’nün yurt gezilerini engelleyen bir başbakandan nasıl demokrasi kahramanı çıkabilir? TBMM içinden Tahkikat Komisyonu diye bir kurul kurup bu kurula yargılama yetkisi veren bir başbakandan nasıl demokrasi kahramanı çıkabilir? 6-7 Eylül olayları ile İstanbul’daki Rum vatandaşlarımızın işyerlerini yağmalatıp bir bölümünün yaşamlarını yitirmesine neden olan bir başbakandan nasıl bir demokrasi kahramanı çıkabilir? Tarihsel gerekçeleri çarpıtmamak gerekiyor.

Kuvvetler ayrılığının ve güçlendirilmiş parlamenter sistemin oluşturulması ülkemizi özgür ve aydınlık geleceğe taşıyacaktır.

AV. EROL ERTUĞRUL 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları