Olaylar Ve Görüşler

Yurdumuzdan vazgeçmemek - ERDAL ATICI

09 Ağustos 2024 Cuma

TÜİK 2023 yılı Uluslararası Göç İstatistikleri’ni açıkladı. Türkiye’den göç edenlerin sayısı 714 bin 579’a çıkmış. Bunlardan 291 bin 377 Türk vatandaşı. Göç edenlerin yaş ortalamasına bakınca, büyük çoğunluğun eğitimli gençlerden oluştuğu görülüyor.

Peki, gençler ailesini, sevdiklerini, yurdunu geride bırakıp neden başka ülkelere gidiyor?

Bunun pahalılık, işsizlik, gelecekle ilgili umutsuzluk, daha insanca yaşam gibi birçok nedeni var, ama sanırım en önemlisi, gençlerin vatanında kendilerini değerli hissetmedikleri için yaşadıkları ruh kırgınlığı olmalı...

ADALETE GÜVEN

Öyle ya, ülkenin en iyi okullarını bin bir sıkıntı içinde, yıllarca dirsek çürüterek bitiriyorsunuz, sınavları iyi derecelerle geçiyorsunuz ama “mülakat” denilen saçmalığı geçemiyorsunuz...

Üniversiteyi bitirmişsiniz, yüksek lisans yapmışsınız size iş yok! Her başvurduğunuz kapı suratınıza kapanıyor. Ama duyuyorsunuz ki bir siyasi parti liderinin kızı “TBMM’de işe başlamış, hem de sınava bile girmeden...” Ya da bir rektörün kızına “adrese teslim kadro” açılmış. Doğal olarak adalete duyduğunuz güven sarsılıyor!

Türkiye’de işsizliği bilen bilir. Cebinde çay paranız bile olmadan dolaşırsınız sokaklarda. Tanış biriyle karşılaşmamak için ara yollardan geçersin. Kimi zaman umutsuzluğa düşer, bunalırsınız. Eve kapanırsınız aylarca.

Ülkemizde tıp ve kimi mühendislikler dışında hangi okuldan mezun olursanız olun, iş bulmanız çok zor! İş bulabilenler ise başka sorunlarla karşı karşıya kalır. Sözgelimi, on sekiz yıl okuyup tıp doktoru olmuşsunuz, dört yıl ihtisas yapmışsınız ve bir devlet hastanesinin acil servisine atanmışsınız. Öyle yoğun çalışıyorsunuz ki soluklanmaya vaktiniz yok! Her beş dakikada bir hastaya bakmak zorunda kalıyorsunuz. Sık sık kavgalar çıkıyor. Belinde silahla gelenler var. Yaşamını güvende değil, zır cahil adamlar gelmiş, sizden hesap soruyor, size işinizi öğretiyor, saldırıyor, dövüyor, hatta öldürüyor.

Yine, en az 17-18 yıl okuyup mühendis olmuşsunuz. KPSS’yi kazanmanız bir şey ifade etmiyor, torpilli olanlar “mülakatta” sizin önüne geçiyor!

Hadi kamuya bir şekilde girdiniz diyelim ama doğru ve yerinde düşünmekten yoksun, liyakatsiz yöneticilerin elindesiniz. Bu kişiler işi bilmiyorlar, bilmediklerini de bilmeyip gencecik çocuklara psikolojik şiddet uyguluyorlar.

Özel kurumlara başvuruyorsunuz, asgari ücret teklif ediyor patronlar size. İşe girdiniz diyelim, bu sefer orada baskıya maruz kalıyorsunuz. Tazminatsız, işten atılıyorsunuz, size sahip çıkacak, savunacak, bir kurumunuz yok arkanızda. Sendikalı olmak zaten işten atılma nedeni. Mahkemeye veriyorsunuz, mahkemelerden kısa sürede sonuç alamıyorsunuz. Ya da korkuyorsunuz, yeni bir iş başvurusunda bu gerekçe gösterilerek işe alınmayız diye, vazgeçiyorsunuz.

Bir de sayısı neredeyse bir milyona yaklaşan atanmayan öğretmen gençler var. Altı, yedi yıl, on yıl bekleyenler var aralarında umudu kesip inşaatlarda çalışanlar, asgari ücretle kasiyerlik yapanlar, sınavına girip bekçi ya da özel güvenlik olanlar, bu bekleyişe dayanamayıp intihar edenler.

Hiç üniversite eğitimi alamayan gençler ise tarımda, sanayide, hastanelerde, otellerde, restoranlarda, inşaatta her türlü zorlukla, yaşamsal bir mücadele veriyorlar. Her ay onlarca çocuk işçi ve genç, çok ağır koşullarda çalıştığı için ölüyor.

İnsanca yaşam umudunu yitiren genç doktorlar, mühendisler, sağlık çalışanları valizini toplayıp yurtdışına gidiyor. TÜİK’in açıkladığı rakamlar da bunu net biçimde gösteriyor.

DOĞACAK GÜNEŞ

Sevgili gençler, çektiğiniz acılar ortada, bütün bu olumsuz koşullara rağmen, ülkemizden vazgeçmemek gerek! Yılgınlığa düşmeden, umudunuzu diri tutup, hukuk içinde demokratik kitle örgütlerine katılıp mücadele etmek gerek! Elbette, bir gün bu ülkeye de güneş doğacaktır. Kim bilir, belki de çok yakındır...

ERDAL ATICI

EĞİTİMCİ/YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları