Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yığılan Başarısızlıklara Örtü: Ayasofya Hamlesi - Yalın ALPAY
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10
Temmuz’da bütün kanallardan aynı anda yayınlanan Ayasofya açıklaması sırasında son
zamanlarda hiç olmadığı kadar moralsiz görünüyordu.
Oysa Türkiye’de seküler
kesim ile mütedeyyin ve muhafazakar kesim arasındaki gerilimde, önemli bir
simgesel yeri olan Ayasofya’yı 65 yıl sonunda yeniden cami kılan lider rolünü
üstlendiği bu hitabında Erdoğan’ın son derece kendisinden emin, başarısından
gurur duyan, son derece moralli olması beklenirdi.
Bir diğer ikircikli
durum da, Erdoğan’ın Ayasofya’nın ibadete açılması konusunda bir yıl içerisinde
taban tabana zıt bir fikre gelmesiydi. Daha geçen yıl Ayasofya’nın yeniden cami
işlevine kavuşması gündeme getirildiğinde, “Önce karşısındaki Sultanahmet’i
doldurun, provokasyonlara gelmeyiz” diyerek meseleye son derece olumsuz bakmış
ve net duruş sergilemişti.
Bugün gelinen noktada ise Erdoğan, geçen yılki açıklamasının
tam zıttı bir eylem gerçekleştirdi. Erdoğan’ın böylesi tutumları Türk siyaseti
için yeni değil, Cumhurbaşkanı siyasi kariyeri boyunca pek çok kez bugün A
dediğine yarın B dedi. Burada yeni olan AKP'nin ilk kez Türkiye'yi kimlik
politikasına sıkıştırma gayretlerinin etkisiz kalmasından endişe duyması.
Erdoğan'ın moralsizliği de buradan kaynaklanıyor.
ESKİSİ KADAR KOLAY DEĞİL ARTIK
Ayasofya hamlesinin temel motivasyonu, Erdoğan’ın otoriter döneminde sıkça başvurduğu kimlik politikalarıyla konsolide edebildiği kitleyi, bugün gelinen noktada aşırı derecede bozulmuş makro ekonomik dengeler yüzünden artık teskin edemiyor oluşu.
Erdoğan için bu kitleyi
konsolide etmek görece kolaydı. Bu kesim, zaten ekonomik yoksulluğa alışkın olmasından
ötürü, büyük kazanç hırsları taşımıyordu. Minik yardımlarla gönülleri
alınabiliyor, onlara seçkinler karşısında özgüven kazandıran, kendileri gibi
görünen, davranan liderleri sayesinde modernitenin onları horgören bakışından kurtuldukları
hissettiriliyordu.
Bu maddi bir kazanımın çok ötesinde bir kabul görme ve
manevi rahatlamaydı, kendi kimlikleri aşağılanmıyor, aksine seçkinler yerden
yere vuruluyor, görece az eğitimli olmak, halk bilgeliği şeklinde
adlandırılarak muteber sayılıyordu.
Fakat son ekonomik baş aşağı
gidiş, artık bu kitlenin de eskisinden daha güvencesiz ve yoksul olmasına yol
açtı. Artık İş ve İşçi Bulma kurumunun önündeki insanlar televizyon
röportajlarında avazları çıktığınca yakınıyorlar.
Ceplerinden yalnızca bir iki
madeni para çıkıyor, çok büyük ihtimalle hiçbir sonuç alamayacaklarını
bildikleri halde, son umut olarak işçi kurumuna herhangi bir toplu taşıma
aracına dahi binemedikleri için, her gün kilometrelerce yolu yürüyerek geldiklerini,
sıra beklediklerini söylüyorlar.
Bu ekonomik kötüleşmeyi
Covid salgını da destekleyince, ekonomik kriz bundan böyle lafla savuşturulamaz
oldu. Hükümetin ekonomiye ilişkin istatistikleri toplumun yalnızca seçkinleri
için değil, diğer kesimleri için de inandırıcılığını kaybetti.
Uzun süredir
kullanılan "beka" meşrulaştırması artık işe yaramıyor. Yeni krizde
suç FETÖ'ye de atılamıyor, ekonomik son darboğaz CHP’nin tek parti yönetimine
de bağlanamıyor. Yanlış Suriye siyaseti yüzünden Türkiye'ye gelen göçmenler,
hali hazırdaki bir parça kırıntı işleri de çok daha düşük ücretlere razı olarak
alıyor. AKP seçmeni işsiz, servetsiz, gelirsiz, en kötüsü de umutsuz ve bu
durumdan ilk kez AKP hükümetini sorumlu tutmaya eğilimli.
İstanbul ve Ankara'nın
yitirilmesi, seçmenlerinin AKP'ye çektiği ilk önemli ihtar. Erdoğan yeni
seçimde bu ihtarın artık daha büyük bir cezaya evrilmesinden çekiniyor ve bunda
da haklı. Üst üste bu kadar yenilgi arasında AKP'ye yeni bir başarı öyküsü
gerektiği için, Erdoğan en risksiz, en kolay ve en sansasyonel hamleye karar
verdi: Ayasofya'nın ibadete açılması.
Kolay, çünkü Erdoğan'ın bu kararı önünde
durabilecek bir mekanizma yok, sansasyonel çünkü 1935'ten bu yana mütedeyyin ve
muhafazakar kesim bunu bağrında simgesel bir anlamda büyük bir düş olarak
saklıyor.
İSTENEN ETKİYİ YARATMAZ
Erdoğan şimdi gerçekleştirmesi pek kolay olan bu hamleyle hem tarihi
bir başarı öyküsü inşa edebilecek: "65 yıl sonra Ayasofya'yı Batı(cılar)ın
elinden geri alarak yeniden Müslümanların hizmetine verdi" övgülerini
alarak, kendisini tarihi bir yaranın şifacısı olarak pozisyonlayacak.
Hem de
hali hazırdaki ekonomik krizi, ilerleyen günlerde "Batı bize Ayasofya'yı,
onların kalplerini söküp aldık, cami yaptık diye düşman oldular, ekonomimize
operasyon çektiler, o yüzden kriz var" diyerek, suçu Batıya atmak için bir
meşrulaştırma elde edecek.
Bu hamleyi, AKP'nin eriyen oyları karşısında giderek
çaresiz kalarak, tabanın bir kısmının da DEVA ve Gelecek Partisi'ne kaçmaması adına
böyle kolay bir kahramanlığa soyunması olarak okumak mümkün. Bundan böyle
Erdoğan için başarı ve kahramanlık öyküleri yazmak için daha çok ekonomik
kazanım gerekiyor.
Ayasofya hamlesi pek
başarılı olmayacak çünkü oy kayıplarının nedeni artık yapısal. AKP ve Erdoğan
da bunun farkında olduğu için, moraller bozuk. Umuyorum ki en yakın zamanda
içine düşülen bu ekonomik girdaptan kurtuluruz ve işler yeniden tüm Türkiye
için daha iyi bir hale gelir.
SİYASET BİLİMCİ, YAZAR
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Narin Güran davasında ikinci gün sona erdi!
- 'Önümüzdeki 72 saat önemli, bir baba olarak...'
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Hâkimin itirafı
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- 'Kurultay haktır, Genel Başkan padişah değildir'
- Erdoğan'dan kayyum için ilk açıklama
- '22 yılın yükünü sırtıma almam'
- Yangın itirafı!
- Açıklayacağına söz verdiği 'gizli dosyalar' neler?