Olaylar Ve Görüşler

Yeniden kız okulları - Raziye KARABEY

22 Temmuz 2023 Cumartesi

Milli Eğitim bakanının okullaşmayı artırmak gerekçesiyle kız okullarının açılabileceği savı, aslında tek adamın  2014’ten itibaren tekrarladığı kadın-erkek eşitliğinin “fıtrata” ters olduğu, kadının güçsüz yaradılışa sahip olması nedeniyle erkekle eşit olmadığı fetvasıyla başlayan sürecin beklenen bir adımıdır sadece. Toplumsal cinsiyet eşitliğini reddeden bu görüş, Cumhuriyetle savaşı açıkça başlatmış ve temel ilke laikliği çökerten asli darbe olmuştur.

Oysa hukuk sistemimiz kadın-erkek eşitliği üzerine kurulmuştur,  iç ve dış birincil mevzuatın hepsi kanun önünde kadın ve erkek eşitliğine ve devletin görevinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele etmek olduğuna hükmeder. Kadının güçsüz olarak tanımlanmasının doğal sonucu ise anayasa dahil hukuk sistemimizin ilgasıdır.   

Kanunlarımız tek cinsiyetli okullara iki durumda olanak tanır: 

Anayasanın 10. maddesine göre kadın ve erkek kanun önünde eşittir ve eşit haklara sahiptir. 

AYRIMCILIK YARATIR

Milli Eğitim Temel Kanunu’nun temel ilkesi karma eğitimdir, ancak “zorunluluk” halinde bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir.  

Ancak iktidar kanundaki “zorunluluk” halini dinsel gerekçeler olarak anladığı için kız okulları, ne Temel Eğitim Kanunu’nda tek cinsiyetli okula izin veren “zorunluluk” halinden kaynaklanır, ne de anayasa madde 10’a göre bir “pozitif ayrımcılık” sayılır. Kız okullarının 10. madde kapsamında pozitif ayrımcılık işlevi gördüğü dönemler olmuştur. Örneğin Türkiye’de öğrencilerin yatılı okuduğu dönemlerde kız okulları, kızların okula gitmelerini kolaylaştırıcı görev yapmış fakat karma eğitimin sağlanabilmesi sayesinde başlangıçtaki ilerici rolünü kaybetmiştir. 

Bakanın da ileri sürdüğü şekilde, devletin tek cinsiyetli okulları, o cinsin eğitim imkânlarını artıracağı veya eğitim fırsatlarında çeşitlilik sağlayacağı gerekçesiyle savunması, anayasanın madde 10’daki “eşit devlet koruması” ile çelişir, çünkü yaklaşık olarak eşit olan tesislerin ayrımcılık teşkil etmediği ilkesini savunan “ayrı ama eşit” doktrini uzun süre önce geçerliğini yitirmiş, cinsiyete göre ayrılmış kamu eğitiminin “doğası gereği eşitsiz” olduğu kabul edilmiştir.  Şu nedenlerle:

EŞİTLİKLE ÇELİŞİR

Dinsel gerekçeye dayalı bir kız okulu eğitimi, eğitim içeriğinin ve mezuniyet sonrası çalışma hayatındaki yararlarının karma okuldan farklı olmasını gerektireceği ve kadınları sosyal hayattan dışlayacağı için eşitlik ilkesiyle çelişir, ayrımcılık yapar. 

Bir kamu kurumunun cinsiyete dayalı ayrımcılık yapması, yalnızca bir cinsiyete fayda sağlayacağı için anayasa uyarınca eşit korumayı ihlal eder.

ÖZGÜRLÜK KISITLANAMAZ

İktidarın eğitim imkânlarını artırma veya çeşitlendirme iddiası için yeterli kanıt yoktur, devlete kızları sadece kız oldukları için, tam yurttaşlık statüsünden mahrum bırakma hakkı vermez. Diğer bir deyişle, seçenek sunmak, eşitliğin önüne geçemez.

Dolayısıyla dünyaca kabul gören karma eğitimi tersine çevirme çabasındaki kız okulları, bu nitelikleri nedeniyle gerici bir girişimdir. Amacı seçme özgürlüğü sağlamak değil, laik bir ülkede cinsiyet ayrımcılığı yapmaktır. Kadını eşit eğitim ve öğrenim hakkından mahrum ederek temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan bu girişime güçlü şekilde karşı durulmalıdır.

RAZİYE KARABEY



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları