Olaylar Ve Görüşler

Yeni bir rüzgâr

04 Ekim 2018 Perşembe

Hemen söze girmekte yarar var: CHP içinden mi olur, dışından mı; bilmem ama Türkiye’ye yeni bir rüzgâr gerekli. Öncelikle bu durgun, bu bunaltıcı hava dağıtılmalı. Türkiye yepyeni, apaydınlık bir esintiyle dalgalanmalı.
Böyle bir esintinin ortaya çıkması için gençlerin gençliğe yakışır, atak, yenilikçi, ileriye dönük kimlikleriyle öne çıkmaları gerekiyor. Aynı atılımın siyasette de yaşanması, demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biridir. Keloğlan gibi ortada dolanan sözüm ona liderlerle bir yere varılamayacağı gün gibi ortadayken, oyalanıp durmanın âlemi yok! Kaybedilen her günle, ülkemizin ve halkımızın geleceği karartılıyor.
Burada hemen 1970’li yıllardaki “hava” geliyor aklıma: Gençler tozu dumanı attırıyor... Bülent Ecevit kitleleri ardına almış yürüyor...
O günlerdeki önseçimle girilen gerçek seçimlerin havası bambaşkaydı.
O güzel günlerde en yetkin, en çalışkan olanları seçmek biricik idealdi. Yakınlarını kollamak ve yandaşlar yaratarak ötekilere dirsek atıp ilerlemek gibi demokrasiyle ilgisi olmayan ilkel tutumlardan neredeyse tümüyle uzaktık.
Bunun için Süleyman Genç gibi milletvekillerimiz, Aydın Erten gibi belediye başkanlarımız vardı.
Geçmişten ders alınacaksa, dalga dalga esen o rüzgârlı günler anımsanmalı. Böyle bir esintinin nasıl yaratılabileceği düşünülmeli, konuşulmalı, tartışılmalı.
Evet, gerçekten ülkemizde durgun ve bunaltıcı bir hava var. Tek adam egemenliğine boyun eğmenin getirdiği siyasi durgunluk; siyasi durgunluğun neden olduğu umutsuzluk bugün bütün yurda egemen. Bunu yıkmak, bir hareket geliştirmek içinse hemen hemen hiçbir girişim yok gibi. Aydınlar da içlerine kapanmış, suspus olmuş durumdalar. Ortamın bu hale gelmesinin, bu suskunluğun ve sessizliğin bence en büyük sorumlusu onlar. Ne demiş Rıfat Ilgaz:
“Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol!”

Sorumluluğun büyüğü
Yeniyi kurmanın yolu, eskiyi onarmaya çalışmakla, orasına burasına çivi çakmakla, sıva yapıp ayıbını örtmek değildir. Eskiyi yıkıp yerle bir edip yepyeni bir şey kurmak gerçekten devrimci bir tutumdur. Bunun için, bize dayatılmış bu suskunluğu, bu sinikliği, bu ezikliği, bu çaresizlik görüntüsünü yerle bir edip umuda, aydınlığa ve geleceğin güzel günlerine açılan yeni kapılar bulmalıyız.
Öyle bir esinti, o rüzgâr mutlaka bulunup yakalanmalıdır. Süklüm püklüm duran ağaçlar dalgalanmalı, tozlaşma olmalı, ağaçlar yeniden meyveye durmalıdır.
Burada işin ve sorumluluğun büyüğü aydınlarla gençlere düşüyor. Ordusu siyasi casuslarca içten çökertilip zayıflatılmış, eğitimi giderek molla yetiştirir hale getirilmiş, ekonomisi iç ve dış soygunlarla bir vuruşta yıkılacak harabeye döndürülmüş, sınırları kaçak ve mültecilerce kevgire döndürülmüş, dış ilişkilerinde demokrasiden nasibini almamış Arap şeyh ve kralları dışında neredeyse herkesle bozuşuk cumhuriyetimiz, her bakımdan en zor günlerini yaşıyor.
Bunun farkında olan herkes elini taşın altına koymalı ve yok oluşa doğru olan bu gidişe dur demelidir!  

Hüseyin Yurttaş Eğitimci Yazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları