Ülkemiz; yıllardır ekonomik, sosyal ve siyasal pek çok sorunla boğuşuyor. Ancak günümüzde bu sorunların yanında, şimdiye dek görülmemiş bir toplumsal mutsuzluk tablosuyla karşı karşıyayız. Üstelik yalnızca alt gelir gruplarında değil, çok geniş bir kesimde bu sorun yaşanıyor.  

Mutluluk, her ne kadar kişiye özgü bir ruh hali olarak kabul edilse de insan sosyal bir varlıktır; devamlı olarak çevresiyle iletişim, etkileşim halindedir. Bu nedenle bireylerin mutluluğu toplumu, toplumun mutluluğu bireylerin ruh halini etkiler. Bugün geldiğimiz noktada, özellikle AKP’nin 20 yıllık kötü yönetiminde yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların insan ruhunda yaratmış olduğu tahribatın, toplum genelinde hissedilir noktaya ulaşması, ciddi bir sorundur.

Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığı ile başlayan süreçte, ülkemiz sürekli savrulmalar yaşamıştır. 1 Mart tezkeresi, askerimizin başına çuval geçirilmesi, terör örgütü üyeleri için sınırda çadır mahkemelerinin kurulması, çözüm süreçleri, teröristlerin tanıklığında açılan Ergenekon, Balyoz davaları, adalet adına yapılan adaletsizlikler, özelleştirmeler, Gezi Parkı olayları, FETÖ’nün devlette artan etkisi ve darbe girişimi, dış politikada yaşanan zikzaklar, ülkemizin sığınmacı kampına dönüşmesi, iç politikada yaşanan baskılar, yüksek enflasyon nedeniyle kaybedilen refah, elbette toplumu travmanın eşiğine getirmiştir. Bu toplumsal ruh hali, uluslararası raporlarda da kendini göstermiştir. Birleşmiş Milletler 2022 Dünya Mutluluk Raporu’nda, Türkiye 146 ülke arasında 112. sıradadır.

ERDEM, DÜRÜSTLÜK, EMEK

Eskiden mutluluğu bir kuş cıvıltısında, bir nehrin akışında, bir çocuğun kahkahasında arayan insanlar artık çareyi antidepresanlarda aramaktadır. CHP Balıkesir Milletvekili Dr. Fikret Şahin’in soru önergesine, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın verdiği yanıtta, 2017-2020 yılları arasında 15 milyon 405 bin kişinin psikiyatri kliniklerine başvurduğu, son üç yılda 61 milyon kişinin sinir sistemi ilacı, 12.3 milyon kişinin de antidepresan ilaç kullandığı belirtilmiştir.

Bu nedenle, günümüzde toplumun çoğunluğunda yaşanan mutsuzluk hali, bir iktidar değişikliğini zorunlu hale getirmiştir. Ancak iktidar olacak parti ya da partilerin, aksayan kamu hizmetlerini düzeltmek görevi yanında erdem, dürüstlük, emek gibi içi boşaltılmış kavramlara da yeniden hak ettikleri değeri kazandırma sorumlulukları vardır. Kibirden uzak, insanlığın evrensel değerlerini baş tacı yapmış bir iktidarın, duble yol ve ücretli köprüler inşa etmekten çok daha fazla kazanım sağlayacağı şüphesizdir.

İSMAİL KOÇ

ARAŞTIRMACI