Olaylar Ve Görüşler

Türkiye’deki Suriyelilerin geri dönüşü - Dr. Ayşe Dicle Ergin

17 Mart 2025 Pazartesi

Türkiye’de yaklaşık 2.8 milyon Suriyeli geçici koruma altındadır. Geçici koruma, kitlesel akınlarda uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancılar hakkında uygulanan istisnai bir prosedürdür. Uluslararası hukuk, bu kişilere asgari düzeyde haklar tanınmasını ve geri göndermeme (non-refoulement) ilkesine uyulmasını öngörmektedir. Günümüzde bu ilke insan hakları hukukunun ve uluslararası örf ve âdet hukukunun bir parçası haline gelmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin bu ilkeyi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3. maddesi üzerinden, yaygın şiddet veya ulusal güvenliği ilgilendiren durumlarda da geçerli olacak şekilde yorumlaması, bu ilkeyi mutlak bir yasak haline getirmiştir.

Geçici koruma rejimi için süre sınırı bulunmamaktadır ve ülkemizde bu rejimin ne kadar süreceği belirsizliğini korumaktadır. Geçici Koruma Yönetmeliği’ne göre geçici koruma rejimi toplu veya bireysel olarak sona erdirilebilir. Ayrıca rejim sona erdiğinde kişilerin ülkelerine dönüşlerinin esas olduğu kabul edilmektedir.

GÖNÜLLÜ GERİ DÖNÜŞ

Suriye’deki rejim değişikliğinin ardından gönüllü geri dönüş tartışmaları başlamıştır. Gönüllü geri dönüş, kişinin ülkesini terk etme nedenlerinin ortadan kalkmasıyla, ülkesine bilinçli ve rızaya dayalı dönüşünü ifade eder. Uluslararası toplumca en çok tercih edilen kalıcı çözümlerden biridir.

Uluslararası hukukta net kurallar bulunmasa da geri dönüşün objektif bir değerlendirmenin ardından kişilerin ülkelerini terk etmelerine neden olan durumun sona ermesi, dönüşün makul olduğunun ve geri göndermeme ilkesine aykırı olmadığının tespit edilmesi ve insan onuruna ve güvenliğine uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi durumunda olanaklı bir çözüm olduğu söylenebilir.

BEKLENTİ VE YÜKÜMLÜLÜKLER

Suriye’deki belirsizlik ve istikrarsızlık sürmektedir. Geri dönüşe ilişkin olarak göz önünde bulundurulması gereken konuların başında Suriye’de hangi bölgenin hangi aktör tarafından kontrol edileceğine ilişkin öngörülemezlik, geri dönenlere yönelik barınma ve konut ihtiyacı, altyapı sorunları ile sınırlı iş ve geçim olanakları gelmektedir. Esad rejimi sonrası 81 binden fazla Suriyelinin Türkiye’den ülkelerine döndüğü ifade edilse de bu dönüşlerin kalıcılığı belirsizdir. Birçok Suriyelinin dönüş öncesi koşulları değerlendirdiği ve çocuklarının Türkiye’deki okullarının tatilini beklediği tahmin edilmektedir.

Mevcut verilere göre kısa vadede kitlesel dönüşler konusunda kesin bir yargıya varmak için henüz erkendir. Geri dönüş sürecine ilişkin olarak şu noktaların dikkate alması gerekmektedir:

1. Hukuki sorumluluklara uyulması: Geçici koruma rejimi sona erse de devletin uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri sürmektedir. Geri göndermeme ilkesi, hukukumuzda ve uluslararası hukukta açıkça düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi ve AİHM, bireyin geri gönderilmesi durumunda yaşam hakkı ihlali veya kötü muamele riski iddialarının ulusal makamlarca yeterince incelenip incelenmediğine ilişkin tespitlerde bulunduğu somut bireysel başvuru kararları bulunmaktadır. Devletler, çatışmaların sona ermesinin ardından geri dönecek kişilerin ülkelerindeki durumu değerlendirmesi için “git ve gör ziyaretlerini” kolaylaştırabilir. Esad rejimi sonrası resmi makamlarca desteklenen ziyaretler bu kapsamda değerlendirilebilir. Ayrıca güvenli ve onurlu dönüş için geri dönenlere kapsamlı ve hak ihlallerini önleyici bilgilendirme yapılması gereklidir.

2. Bireysel başvuruların dikkate alınması ve planlama: Geçici Koruma Yönetmeliği’ne göre Türkiye’de Suriyelilerin bu rejim boyunca bireysel iltica başvurusu yapmaları olanaklı değildir. Ancak geçici korumanın toplu olarak sonlandırılması durumunda, hâlâ zulüm veya kötü muamele riski taşıdığını iddia edenler için bireysel statü belirleme işlemi yapılması gerekecektir. Bu süreçte, kişilerin uluslararası korumayı hak edip etmedikleri, verilebilecek statü, geldikleri bölgenin güvenlik durumu gibi hususlar değerlendirilmek zorunda kalınacaktır. Bu ise kapsamlı bir planlama gerektirmektedir.

3. Gerçekçi yaklaşımlar ve şeffaf bilgi aktarımı: Suriyelilerin geri dönüşünün orta ve uzun vadede gerçekleşebileceği kabul edilmelidir. Bosna ve Fildişi Sahili gibi tarihsel örnekler, kitlesel dönüşlerin (10-20 yıl gibi) uzun süreler aldığını göstermektedir. Birleşmiş Milletler raporlarına göre, Suriye şu an toplu dönüşler için güvenli değildir. Ancak dönüşlerin tamamen imkânsız olduğu da varsayılmamalıdır. Güvenli ve planlı dönüşler, devlet ve ilgili aktörlerin işbirliğiyle aşamalı olarak yürütülmeli, diğer yandan ev sahibi ülkede uzun süreli kalışın dönüşü zorlaştırdığı göz önünde bulundurulmalıdır.

4. Suriyelilerin ülkelerine yeniden entegre olmaları: Suriye’nin yeniden inşası için 250-400 milyar dolar gerektiği tahmin edilmektedir. Sürdürülebilir geri dönüş için Suriye’ye kalkınma desteği sağlanmalı, Türkiye’nin dönüşleri destekleyip entegrasyonu kolaylaştırabilmesi için uluslararası yardım artırılmalıdır.

ULUSLARARASI DESTEK SAĞLANMALI

Suriye’deki yeni hükümetin geri dönüşe uygun koşulları gerçekleştirilebilmesi için ülkeyi istikrara kavuşturmak amacıyla ciddi altyapıya, donanımlı insan gücüne ve kalkınmaya yönelik desteğe gereksinim duyduğu açıktır.

Uluslararası desteğin sağlanması mevcut hükümetin ülkede kapsayıcı ve demokratik bir yönetim sergilemesiyle olanaklıdır. Ancak ulus bilinci zayıf, farklı etnik ve mezhepsel dokuya sahip ve maddi kaynakları yetersiz bir ülkenin yakın vadede Suriye’de yaşayan topluluklar bakımından bile istikrarlı ve güvenli bir ülke olmayı ne kadar başarabileceği tartışmalıdır. Gönüllü geri dönüşlerin büyük gruplar halinde olanaklı olup olmayacağını zaman gösterecektir. Ancak Suriye’nin bütünlüğünü koruduğu arzu edilen, olumlu senaryolar kadar olumsuz senaryolara da hazırlıklı olunmalıdır.

DR. AYŞE DİCLE ERGİN

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları