Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tweetistan'da Sanat - Raziye KARABEY
Sağlık Bakanlığı tavsiyesiyle İçişleri Bakanlığı’nın 5 Haziran 2020 gecesi yayımladığı genelgeyi, rejimin başı gönlü razı gelmediği için, 6 Haziran saat 11.50’de bir tweetle iptal ediverince, başkanlık kararnamelerindeki binlerce maddenin kanunları öteleyip yasamayı istila etmesini daha henüz tartışmakta olan idare hukukçularımız, genelgenin tweete tenzili rütbesinin şaşkınlığını ve “başkanın gönlü” gibi yeni bir idari kriter kazanmanın sevincini yaşarken, sanat camiamız ise utanç içindeydi.
SARAY’IN SANATÇI KRİTERİ
Çünkü:
1) Bazı devlet tiyatrosu çalışanları, sözleşmeli olup da pandemide evde kalabildikleri için bir youtube videosuyla “Cumhurbaşkanımıza ve Kültür Bakanımıza” teşekkür ettiler. Sanatçıların bunu yapmak zorunda kalmaları, sanatseverleri acıtırken, sanatçıları küçük düşürdü. Şu nedenlerle:
•
Orkestra, opera-bale, koro, topluluk ve
tiyatro toplamı olarak epi topu 3.831 sanatçıyı 2012’den beri TÜSAK baskısı altında inleten, kadro
vermediği misafir sanatçıları yıllardır ve yıllardır köle koşullarında ezerek meslek ve kişisel onurlarını ayaklar altına
alan, bir kısım sanatçıya yenileyin ve üstelik de, tazminat ve otomatik uzama
hakları olmasın diye 11 ay 28 gün süreli 4/B sözleşme imzalatan bir iktidara teşekkür değil, itiraz edilmelidir
ancak.
• Bu şükreden yaklaşım, anayasanın sanatın ve sanatçının korunmasını emreden hükümlerine rağmen sanatçının istihdam edilmemesini meşru kılar.
• İstihdam ve pandemi desteği devletlerin zaten asli görevlerinden olduğu için, hiçbir meslek grubunun bunun için teşekkür etmesi gerekmez.
2) Avrupa devletleri pandemi nedeniyle sanatçılar için paketler hazırlarken, serbest çalışan ve işsiz kalan binlerce
müzik emekçimiz bundan mahrum
bırakıldı. İstanbul Kültür Sanat Vakfı İKSV takdire şayan bir hareketle 22
Mayıs’ta orkestra müzisyenlerine 1000’er TL destek girişimi başlattı.
Konservatuvar mezunu olup hiçbir yerde kadrolu bulunmayan
müzisyenlerin, iletecekleri dijital performans karşılığında bu parayı hak
edeceği günlerde
Cumhurbaşkanlığı, Boğaz’da
dev bir sahne kurdurdu ve medyada 30 milyon TL tahmin edilen, sonra resmen
yalanlanan, fakat açıklanmayacak ve paylaşımda bulunanlar hakkında hukuki
yollara başvurulacak kadar yüklü miktarda olduğu anlaşılan bir harcamayla seyircisiz
konser çekimleri yaptırdı.
Bu
dijital konserlere katılan 60 kadar şarkıcı geçmişte konser başına 60 bin - 250 bin lira ücret alıyordu. Ancak burada can yakan
nokta, profesyonel müzisyenlerden oluşan jürinin birçok koşuluna uyarak seçilen müzisyenlere İKSV TL1.000 verirken,
Sarayın yüzbinlerce lira harcamasından ziyade “sanatçı” seçme
kriteridir: Söz konusu
sanatçılar daha önceki Saray
etkinliklerinde de yer aldığına ve bir kısmı CRR tahsisi vb olanaklarla zaten
yıllardır ihya edildiğine göre
kriter saraya yakın olmak.
TAKLİTÇİ ANLAYIŞ
Aslında bunlar buzdağının görünen iki noktası sadece. Rejimin başının, 2012’de İnsanlık
Anıtı’ını “ucube” olarak
niteleyip yıktırdığı için
cezalandırılmaktan ders almayıp, yerlerini, tasarımlarını ve hatta mimarlarını
belirlemeye soyunduğu ve “sanat
eserlerimizin en nadide örnekleri”
saydığı cami projeleri, dikte ettiği sanat kriterleriyle dumura uğrattığı sanat alanlarının bir
diğeridir. Kahramanmaraş’ta gördüğü
bir camiyi pek beğenip “bundan
böyle Osmanlı-Türk cami mimarisi izlene” buyruğu verdiği için İstanbul’da en az 700 milyon TL harcanarak yeni Selimiye,
Sultanahmet ve Süleymaniye camileri yapıldı.
Yirmi bin - altmış bin kişi
kapasiteli bu Cuma camileri ancak boyutlarıyla dikkat çekebilen, fakat uzmanların Osmanlı mimari
formların taklidi oldukları için
yeni fikir getirmediklerinde, mimaride, sanatta ilerleme sağlamadıklarında
hemfikir olduğu yapılardır. İslamın olduğu kadar tarih boyunca Türklerin inanç hayatında kadim yeri olan Şamanizmin felsefesinde de yeri olmayan, tevazuyu reddeden bu ezici
yapıları, kibir, gösteriş ve
Osmanlı'yla güç yarışı tutkularının bir ifadesi olarak görüyor uzmanlar. Diğer açıdan bakıldığında
da bu uzun iktidarın hala devam etmekte olan sanatsal fakirliğinin göstergesidir.
Jüri yerine yegane seçicinin
sanat kriterleri kamu binalarına da hakim olmuş durumda. Bunların en büyüğü olan ve maliyeti 1.4 milyar TL
(700 milyon dolar) olarak açıklanan, Ankara Mimarlar Odasınca 2.2 milyar dolar
olduğu belirtilen Saray’ın işvereni Osmanlı-Selçuklu tarzı istemişti. Doğan Hasol
Saray’ın Selçuklu’yu yansıtacak bir özelliği olmadığını
belirterek eleştirmişti:“Niçin Selçuklu, niçin Osmanlı, niçin taklit? Sanatın her dalında olduğu gibi
mimarlıkta da taklit kabul edilemez. Mimarın görevi, çağdaş ihtiyaçlara uygun, yenilikçi, özgün eser ortaya koymaktır.”
Okluk Sarayı’nın maliyeti şimdilik 360
milyon, Ahlat Köşkü’nün 125 milyon TL civarında. Bu yapıların sanatsal
değerleri henüz açıklığa kavuşmadı,
ancak servete mal olan bahçelerinin
“yürüyüş yolları boyunca
ambiyans varyasyonları, sürpriz etkisinin yaratılmak istendiği fantezi ağaç budamaları, doğanın cömertliğini yansıtacak çiçek masifleri” şeklinde birçok “sanatsal
dokunuşlar” içerdiğini
bilebiliyoruz.
MUHALEFETE DÜŞEN GÖREV
Karar mekanizmasının kanun yerine denetimsiz başkanlık kararnamelerine,
oradan da tweete ve hatta örneğin
halk danslarına cevaz vermeyen diyanet fetvalarına kadar düştüğü mevcut
ortamda, sağladığı hayal ve yaratma gücüyle tüm özgürlüklerin temelini oluşturan kültür / sanat hakkımızı korumak için, sanatçıya onurunu iade etmek için muhalefete düşen en acil görev şunlardır:
1) İnsanlara sanatı değerlendirme ve talep etme kapasitesini kazandıracak politika ve programları hazırlamak.
2) Bu sanat politikalarını devlet politikasının ve vizyonunun
ayrılmaz bir parçası yaparak,
sanatı sahipsiz, kimliksiz ve savrulan günlük uygulamalar olmaktan kurtarmak.
Zira sanatı anlayıp talep eden insanlar, diktaya direnen en etkili demokrat
güçtür.
Dolayısıyla muhalefet partileri ve ilgili meslek kuruluşları iş birliği içinde, çağdaş yönetimlerin ülke ve şehirler düzeyinde
yıllardır uyguladığı uzun vadeli sanat ve sanat eğitimi politikalarını derhal
oluşturup, uygulamaya hazır tutmalıdır.
Aksi halde sanat, tahayyül
yoksunlarının, üstelik milli geliri 20 yıldır orta gelir tuzağından
çıkarmadıkları, 17 milyonu yoksulluk sınırı altında yaşattıkları ve pandemide 10 TL yardım için vatandaşa mesaj gönderdikleri bir ülkede, Başkanın
sanatçılarına ve heyulalarına savurdukları milyarlardan ibaret kalacaktır.
ARAŞTIRMACI, YAZAR
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Erhan Güran: 'Köyde yangın çıkarmadık'
- 'Önümüzdeki 72 saat önemli, bir baba olarak...'
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Hâkimin itirafı
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- Arbede çıktı, oturuma son verildi
- 'Kurultay haktır, Genel Başkan padişah değildir'
- Erdoğan'dan kayyum için ilk açıklama
- '22 yılın yükünü sırtıma almam'
- Yangın itirafı!