Olaylar Ve Görüşler

Tarihten ders almayanlar - Gülseven Güven YAŞER

05 Temmuz 2023 Çarşamba

14 Mayıs 1950 seçimlerinden bir gün sonra... Şair Orhan Veli yazmış, bir tokat gibi!

“Seçimler bitti.

Demokrat Parti, Halk Partisi’ni korkunç bir bozguna uğrattı. Oysa ki Halk Partisi, halkı kazanacağını umarak, fikirleriyle prensiplerinden son zamanlarda ne fedakârlıklar etmişti. Bütün yayınlarına göz yumulan din dergileri, okullara konan din dersleri, yeniden açılan ilahiyat fakülteleri, imam hatip kursları, türbeler, şahsi sermayeye sağlanan imtiyazlar, her türlü irticaa tanınan haklar!

Hiçbiri kâr etmedi… Zavallı Halk Partisi.”

15 Mayıs 1950 / Yaprak Dergisi

2023 yılında bir kez daha aynı hüsranı yaşıyoruz. Ama Kılıçdaroğlu hiç dert etmiyor görünüyor.

Yaşadığımız bu günlere katkıları olan “yetmez ama evetçilerle” söyleşiler yaparak değişimden, dönüşümden söz ederken çağdaşlığa, özgür düşünceye, pozitif bilime giden yolların tıkandığının, giderek anayasa değişikliği ile siyasal İslamın görünür hale geleceği gerçeğinden de habersiz sanki. Tüm seçim süresince, topluma akıl ve bilimi miras olarak bırakmış, ülkeye aydınlanmayı getirmiş Atatürk’ten söz etmeden, ulusalcıları dışlayarak yürüttüğü politikanın, bu sorunları yarattığının bilincinde mi?

Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet okulları, bugün koyu bir dinci bağnazlığın eğitim kurumları halinde. Tarikat okullarındaki eğitimin sonuçlarını sadece medyadan öğreniyoruz.

Ortaçağ karanlığı eğitimleriyle, softalar; çaresiz, savunmasız insanları, genç kuşakları çevreliyor. Kadınlarımız çarşafa giriyor, çocuklarımız Kuran kurslarında, hocaların, şeyhlerin her türlü tacizi ve eziyetleri içinde eğitiliyorlar.

Osmanlı’da medresenin yetiştirdiği ulema; yalnız inanç alanında değil, ekonomi, siyaset, hukuk, eğitim gibi tüm alanlarda egemendi. Toplumun imtiyazlı grubuydu ve vergiden muaftı. Sanki o günleri yaşıyoruz.

Atatürk 1922 yılında ne diyordu, “Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler menfur (nefret edilen) kimselerdir. İşte biz bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz.”

Topluma laik ve özgür düşünceyi kazandıran Cumhuriyet felsefesi, din adamlarının sömürü düzenlerine son verdiği için, bu gerici-dinci kesimin Atatürk’e olan kinleri hâlâ devam ediyor olabilir!

Ama CHP’nin tarihsel kimliğini reddedip partiyi Atatürk’e ve Cumhuriyet Aydınlanmasına karşı olan isimlerle bir araya getirmesinin anlamı nedir?

Ne siyasal kaygılar, ne çıkar duyguları, ne de makam, Cumhuriyet aydınlığından, Atatürk sevgisinden bu toplumu koparamaz. Atatürk’e ve Cumhuriyet değerlerine olan sevgi ve saygımızın önüne hiçbir engel geçemez.

Türkiye, bugün küreselleşmenin dünyaya getirdiği savrulmayla, azgelişmiş toplumları sömüren politik hastalıklarla iç içe... CHP buna sacayağı mı olmalı, yoksa toplumu yüceltecek, aydınlığı getirecek yeni bir umut ışığı mı?

Gülseven Güven YAŞER - Çağdaş Eğitim Vakfı Kurucu Başkanı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları