Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tarihsel süreçte arabesk ve çağdaşlık - Canel ARSEL
Türkiye’nin siyasal konjonktüründe 68 kuşağının farklı bir tarihsel duruşu vardır. Salt kendi ülkelerinde değil dünyada da yaşanan toplumsal ve siyasal gelişmelere karşı duyarlı, emperyalizmin farklı coğrafyaları istilasına karşı cesur bir duruş sergileyen ve kitleler üzerinde heyecan yaratan bir kuşaktı. Örneğin ülkemizde 6. Filo olayı o dönemin sembol eylemlerinden birisidir. Elbette bu durum egemen güçleri tedirgin etmekteydi. Nitekim bir süre sonra da idamlarla, cezaevleri ve gözaltılarla bu kuşağın direnci belli ölçüde kırıldı. Şimdi doğan boşluğu başka hayaller pompalayarak doldurmak gerekiyordu.
Düşünen, sorgulayan bir nesil yerine, duyarsız ve bencil bir kuşak oluşturulmalıydı. Tam da bu noktada Yeşilçam ve Unkapanı devreye sokuldu. Yapılan filmlerde, ezilmişlik kıskacında boğulan genç, İstanbul’a geliyor, kolayca şöhreti yakalıyor ve hayattan intikamını alıyordu. Diğer tarafta cehaletiyle övünen biri büyük şehre gelip şöhreti yakalıyor, her gün farklı bir sevgili ile çıkıyor, hatta beğenmediğine şiddet gösteriyor ve bütün bunlar pespaye magazin basını tarafından haber yapılıp lümpenliğe itibar kazandırılmaya çalışılıyordu.
Benzer toplumsal zorluklarla boğuşan gençlik için artık bir hedef vardı: İstanbul’a gidip şöhret olmak. “Benim onlardan neyim eksik, ben de başara bilirim” diye yola çıkanlar soluğu Unkapanı’nda alıyordu. Oysa bir albüm çıkarma, televizyon ekranlarında boy gösterme hayaliyle gelen bu yüz binlerin düşleri Aksaray’ın izbe otel odalarında hüsranla son bulacaktı.
Dilimize Fransızcadan giren “arabesk” kelimesi artık farklı bir kültürü farklı bir anlayışı temsil ederken diğer taraftan elit ve seçkin kesimlerde ise özellikle arabesk müziğe karşı acımasız bir eleştiri başlamıştı. Bu kültürü küçümseyen bu kesim şarkılardaki acılı sözlere, yazgıcı duruşa dikkat çekiyordu. Hatta bugün Bodrum’da tanesi beş yüz liraya satılan lahmacunu da bu kültürle özdeşleştirip garip bir kibir içine girmişti. Oysa suçlu olan ne lahmacundu, ne müzikti, ne de o şarkılardaki sözler. Çünkü acı zaten bizim coğrafyamızda kılcallarımıza kadar işlemiştir. Bakın türkülerimize hep ağıt, ayrılık acısı, keder ve hüzün görürsünüz. Biz “Bir yar sevdim onu da elimden aldılar, yandım ah yandım” diye halay çekip oynayan bir milletiz.
EVRENSELLİK
Gerçekte bütün bu kesimlerin ortak paydası ise ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal çıkmazlardı. Asıl sorgulanması gereken de buydu zaten. Bu toplum nasıl bu hale getirilmişti. Bu arada, evet müzik evrenseldir her müzik insana bir şeyler katar müzik icra edenlere yine de bir çift sözümüz olacak: Ülkenizde olan bitenlere karşı bir duruş sergilemelisiniz. Her gün daha da budanan ülkenin çağdaş değerlerine sahip çıkmalısınız. Oportünist bir hayat duruşu yerine ilkeli duruşlar takınmak gerekiyor. Örneğin en azından Akbelen ve yeni Akbelen’ler olmaması için iki cümle sarf etmekten kaçınmamlısınız.
CANEL ARSEL
SANATÇI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
- İşte en yüksek faiz veren bankalar...
- Enes'in cezaevi konuşmaları ortaya çıktı
- Nevzat Bahtiyar'ın oğlu ilk kez konuştu
- İmamoğlu'ndan Bakan Tunç'a sert yanıt
- 'Bedeli çok ama çok ağır olur'
- DP'de deprem: İstifa ettiler
- Cemal Enginyurt'tan Cumhuriyet'e ilk açıklama!
- Tutuklu hemşire: İlaçlar ziyan olmasın diye satıyorduk