Olaylar Ve Görüşler

Tahran Zirvesi’nin sonuçları - Dr. Hande Orhon ÖZDAĞ

22 Temmuz 2022 Cuma

ABD Başkanı Joe Biden iktidara geldiğinden beri, dış politikasını otoriterlik ve demokrasi üzerinden bir kutuplaşma çerçevesinde şekillendiriyordu. Dış politika strateji belgesinde en temel rakip Çin olarak belirlenmişti. Biden, ABD’nin Ortadoğu’daki etkinliğini azaltarak gücünü Asya-Pasifik’e kaydıracağının sinyallerini vermişti. Ancak ABD, Ukrayna savaşının da etkisiyle Ortadoğu ve Avrupa’nın da bu kutuplaşmanın merkezinde konumlanacağını gösterdi.

Ortadoğu’da Çin, Rusya ve İran karşıtlığı temelinde aktif bir ABD liderliğinin tesisi ve ittifakın güçlendirilmesi, Biden’ın Ortadoğu ziyaretinin en önemli amacıydı. ABD, özellikle Suudi Arabistan’ın Çin ve Rusya’yla işbirliğinin kesilmesi; İran, Rusya, Çin karşıtlığı temelinde bir Ortadoğu NATO’su vizyonu konusunda aradığını bulamadı. Ancak Tahran Zirvesi özellikle İran-Rusya ve Suriye cephesinin tüm sorunlara rağmen sağlam olduğunu gösterdi. Üstelik Yemen’de süren Suudi-İran diyaloğu, İbrahim Anlaşmaları, önemli Ortadoğu devletlerinin Rusya’ya yapılan Ukrayna yaptırımlarına destek vermemesi gibi öğeler de konjonktürün ABD’nin hedeflerini tam olarak gerçekleştiremeyeceğinin işaretlerini veriyor.

ABD, RUSYA-İRAN İTTİFAKINI GÜÇLENDİRİYOR

Rusya ve İran’ın tarihsel hassasiyetlere ek olarak nükleer müzakereler, Hazar’ın statüsü sorunu gibi konularda (2018’de imzalanan Hazar’ın Statüsü Anlaşması İran Meclisi’nde henüz onaylanmadı) bazı anlaşmazlıkları var. ABD’nin kutuplaştırıcı politikaları ise İran-Rusya ittifakının zarar görmesini engelliyor. Tahran’daki Putin-Reisi görüşmesinde, bir süredir konuşulan “stratejik ortaklık anlaşmasının” yeniden gündeme getirilmesi, bu açıdan önemli. Gazprom’un İran’daki petrol ve doğalgaz sahalarının geliştirilmesine yönelik 40 milyar dolarlık yatırım öngören mutabakat zaptı, Tahran ve Moskova’nın çıkarları gereği, enerji kozlarını son noktaya kadar kullanacaklarını da gösterdi.

TÜRKİYE YALNIZ VE GÜVENİLMEZ

Türkiye ise Tahran Zirvesi’nde aradığını bulamadı. Biden, Türkiye’yi, Ortadoğu ziyaretine dahil etmeyerek bölgesel süreçlerden dışlayacağını ortaya koydu. Tahran Zirvesi, Türkiye’nin ABD karşıtı cephe içinde de sağlam konuma sahip olmadığını kanıtladı. İkili anlaşmalar, vaatler ve olumlu mesajlar haricinde, İran, Rusya ve Türkiye’nin Suriye konusunda görüş ayrılıklarının çok temel olduğu bir kez daha görüldü. Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı, teröre karşı mücadelesi ve Esad yönetiminin tanınması konusu, bu ayrılıkların temelinde yatıyor. Türkiye; Suriye sınırının 30 km derinde terör örgütü PKK-YPG’den arındırılması konusunda, Rusya ve İran’dan taahhüt edilen kazanımları elde etmeyi şimdiye dek başaramadı. Rusya ve İran, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonuna da onay vermeyeceklerini gösterdi. 

Türkiye, Rusya ve İran; Yemen ve Libya gibi önemli bölgesel krizlerde olduğu gibi, Suriye konusunda da uzlaşamıyor. AKP’nin; dış politikayı, iktidarda kalma hedefi temelinde, gündelik taktiklere bağlamasının, Türkiye’yi yalnızlaştırdığı, bölgesel ve küresel etkinliğini kısıtladığı bir kez daha anlaşıldı. Türkiye, kimse için güvenilir müttefik değil. Türkiye’nin güvenilirlik ve saygınlık erozyonu nedeniyle, köşeye sıkıştığı görülüyor.

DR. HANDE ORHON ÖZDAĞ

AKADEMİSYEN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları