İklim değişikliği, diğer adı ile küresel ısınma içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli sorunlarından birisidir. Çünkü, iklim değişikliği kuraklığa, kıtlığa, su ve gıda krizlerine, su kaynakları ve verimli topraklar için gerilimlere, silahlı çatışmalara, kitlesel göçlere, jeopolitik istikrarsızlıklara neden olma potansiyeli taşımaktadır.

Uzun ve sıcak bir yaz yaşadık. Önümüzdeki yıllarda daha uzun ve daha sıcak yazlar yaşayacağız ve bu değişim tüm yaşantımızı derinden etkileyecektir. Çünkü, iklim değişikliği denilen olgu giderek şiddetini artırarak devam edecek; ülkenin bazı bölgelerinde su kaynakları kururken ve kuraklık artarken ani iklim olayı şeklinde gerçekleşen fırtınalar ve şiddetli yağışların neden olacağı seller yıkıma devam edecektir.

PLANSIZLIK VE ÖNLEMSİZLİK

İklim değişikliği nedeni ile mega şehir İstanbul’u besleyen kaynaklar daha önce görülmemiş seviyelere düştü. Yaşadığım şehir Bodrum’u besleyen iki kaynak da kurudu. Ege bölgesindeki nehirlerin kuruması gündemdedir.

Zamanında iklim değişikliğinin olası etkileri ile ilgili on, yirmi, otuz senelik senaryolar geliştirilmesi ve bu senaryolara göre önlemler planlanması gerekirdi. Oysa, bütün yaz boyunca yetkili kurumlar sadece halka su tasarrufu çağrısı yaparak ne kadar plansız ve önlemsiz olduklarını kanıtladılar. Plansız yapılaşma nedeni ile seller doğal olarak bodrum katlarını etkisi altına aldı.

Aslında, mega şehir İstanbul için özel bir yasa ve farklı bir plan gerekir. İstanbul’a göçler azaltılmalı, şehir dışına göçler teşvik edilmeli; yeni yapılar zaruri olanlar dışında önlenmeli, uzun vadeli planla şehri besleyecek yeni su kaynakları belirlenmelidir.

Devlet seviyesinde ise iklim değişikliğinden. sorumlu bakanlığın adı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı. Sanki iklim değişikliği ile mücadele bu bakanlığa ek görev olarak verilmiş gibi.

KİTLESEL GÖÇLER

Oysa, iklim değişikliği ciddi önlemlerin gecikmeden planlanmasını ve uygulanmasını gerektiren yaşamsal bir sorundur. Çünkü, iklim değişikliği sadece doğal bir afet değil, aynı zamanda ciddi bir güvenlik meselesidir.

Savaşlar nedeni ile zaten başlamış olan Güney’den Kuzey’e kitlesel göçler, iklim değişikliği nedeni ile ivme kazanmıştır. Türkiye de bu göçlerin hedefi olmaktadır. 

İklim değişikliği şiddetlendikçe suyun değeri giderek artacaktır. Mevcut su kaynakları nedeni ile Türkiye hedef olacaktır. 

STRATEJİK AKIL

Eğer çare üretilmez ise Batı’da su kaynaklarının kuruması nedeni ile sorunlar büyürken Doğu’daki su kaynakları Akdeniz’e, Basra Körfezi’ne dökülmeye devam edecektir.

Stratejik akıl Doğu’daki suyun Batı’ya taşınmasını talep etmektedir.

Çünkü, susuz yaşam mümkün değildir.

Çünkü, suyun ikamesi yoktur!

NEJAT ESLEN

EMEKLİ TUĞGENERAL