Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sümerbank’ın Nazilli sosyal fabrika örneği - Prof. Dr. Orhan ŞENER
1960’lı yıllarda ABD’den aldığım birtakım elbiseyi düzelten terzi, Sümerbank etiketini gördüğünde çok şaşırmıştı. O yıllarda Sümerbank kumaş ve Beykoz ayakkabı fabrikası kaliteli mallar üretmekte ve dışarıya satmaktaydı. Günümüzde ise lüks giyim mağazaları yurtdışından getirilen kumaş örneklerini müşterilerine beğendirdikten sonra, provasını yaparak bilgileri internetle Milano’ya göndermektedir. Bir iki haftada gelen marka elbiseler 46-156 bin liraya kadar satılmaktadır. Piyasa mekanizması böylece lüks malların satın alımına yönelerek dış açığın artmasına katkıda bulunmaktadır. Bu açık ise yoksulların ödediği vergilerle karşılandığından, yoksulluk giderek daha da artmaktadır.
Atatürk’ün kurduğu sosyal fabrikaların amacı sadece mal ve hizmet üretimi olmayıp ülkenin sosyal ve kültürel yönden de ilerlemesini sağlamaktı. Uygulamanın sonunda Türkiye; enflasyonun olmadığı, dış ticaret fazlası verildiği, Türk Lira’sının İngiliz Pound’undan daha değerli olduğu, reel büyüme oranının şimdiye kadar dünyada görülmeyen yüzde 15 gibi bir orana erişmesi sağlandı. Bu sihirli ekonomik, sosyal ve kültürel ilerlemenin nasıl sağlandığını aşağıdaki Nazilli sosyal fabrika örneğiyle açıklamaya çalışacağım.
- Ülke düzeyinde yoksul ailelere, tekstil ürünlerinin ücretsiz dağıtımı,
- Sıtma eradikasyon merkezi ile bölgedeki bataklıkların kurutulması,
- Çalışanlar için emeklilik fonunun oluşturulması,
- Çalışanlar ve bölge halkına hizmet veren 40 yataklı hastane ve eczanesi,
- Köylere hizmet veren sağlık ünitesi,
- Hastabakıcı yetiştirme okulu, 40 çocuk için 24 yataklı hastane ve kreş,
- 1000 işçi için yapılan 264 lojman dairesi ve 350 bekâr işçi evleri,
- İşçi kooperatifi tarafından işletilen lokanta, misafirhane, kantin ve fırın,
- Tarımsal ve üretilen mallar için kurulan araştırma ve geliştirme ünitesi,
- Fabrika ve Nazilli için üretilen elektrik ve temiz su üretim birimleri,
- Üretilen malın kalitesini iyileştirmek için kurulan tasarım atölyesi,
- Demir ve çelik üretim ile tamirat atölyesi,
- Sümerspor futbol, basketbol, bisiklet, güreş, yüzme ve boks takımları,
- Kaliteyi artırmak amacıyla kurulan tasarım atölyesi ve okulu,
- Türk hamamı,
- İlkokulu bitirmemiş işçiler için beş yıllık gece eğitim programı,
- Türk ve Batı klasik müziği korosu,
- Sosyal etkinlikler için kurulan halk evi ve kütüphanesi,
- 700 koltuklu sinema, balo, dans ve halk oyunları salonları,
- Nazili halkının sosyal etkinliklerden yararlanmaları için işletilen Gıdı-Gıdı treni.
Yukarıda sıralanan çalışanlar için yaratılan “içsel” ve çevre halkı ile ülke düzeyinde sağlanan “dışsal ekonomilerin” toplamı olan; “sosyal fayda” minimum maliyetle maksimum düzeye çıkarılmıştı. Bu tür sosyal fabrikaların kurulmasında; Sovyetler Birliği’nin teçhizat ve personel yardımları ise döviz olarak değil narenciye karşılığında sağlandı.
Sonuç: Ne var ki bu kuruluşların satılmaları ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve her alanda önemli gerilemelere yol açtı. En kötüsü ise değişim isteyenlerin bile sosyal fabrikaları devletleştirme zorunluluğundan söz etmemeleridir.
PROF. DR. ORHAN ŞENER
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
En Çok Okunan Haberler
- Narin Güran davasında karar açıklandı!
- DEM Parti'den yeni açıklama!
- Yolcu otobüsü şarampole devrildi
- Erdoğan'dan yeni 'asgari ücret' açıklaması
- Mahkemenin kararı bekleniyor!
- Yurt dışına çıkış harcına yüzde 42 zam!
- Suriye'deki son durum ne?
- Sendikalara 'grev', Erdoğan'a 'istifa' çağrısı!
- Yurtdışı seyahatte yeni dönem 1 Ocak'ta başlıyor
- Türk Böbrek Vakfı Başkanı 'pestisit' kabusunu anlattı