Olaylar Ve Görüşler

Siyasi iktidarın sınırlandırılması

09 Ağustos 2023 Çarşamba

Hukuk devletlerinde siyasi iktidarın sınırları anayasa ile belirlenmiştir. Yasama, yargı ve yürütme erkleri organik ve fonksiyonel olarak birbirinden ayrılmıştır. Hükümet edenlerin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tabidir. Seçimle işbaşına gelen ve kamu gücünü ele geçiren siyasi iktidar, keyfi uygulamalarla kişi hak ve özgürlüklerini yok edemez. Halkın haber alma hakkını engellemek için basını susturup, ekranları karartamaz. Yargıyı kendi ilkel amaçları için kullanamaz. Otoriterleşmeye başlayan siyasi iktidarın demokratik ve hukuki yollar kullanılarak frenlenmesi gerekir.

Ülkeyi yönetmek için seçilen siyasi iktidar öncelikle anayasaya, yasalara, uluslararası sözleşmelerle evrensel insan hakları sözleşmelerine uymak zorundadır. Siyasi iktidarın görevi, ülkenin bağımsızlığını, bölünmez bütünlüğünü, cumhuriyeti ve demokrasiyi korumaktır. Toplumun refahını, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve özgürlüklerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak zorundadır.

Eyleme geçilmeli

Anayasa dışına çıkan siyasi iktidarın eylem ve işlemlerinin kolay ve etkili bir şekilde sınırlandırılması için demokratik kuruluşların yasal yollara başvurmasının yanında kültürel, ekonomik, siyasi ve idari kurumlar vasıtasıyla da eyleme geçilmesi gerekir.

Üniversiteler, akademiler, barolar, meslek odaları, dernekler, sivil toplum kuruluşları, işçi ve işveren sendikaları, siyasi partiler, yazılı ve görsel medya, kamu idareleri ile yüksek yargı makamları özellikle Anayasa Mahkemesi otoriterleşen siyasi iktidarı anayasa ve yasalara uymaya zorlamalıdır. Anayasaya uymayan siyasi iktidarı anayasaya uymaya zorlamak yerine, ona uygun anayasa değişikliği yapmak parlamenter demokrasiye yapılmış bir darbedir.

Halkın egemenliği hiçbir surette bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.  Yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez. Anayasanın emredici bu kuralları bugün uygulanmıyor. Siyasi iktidar anayasaya aykırı eylem ve işlemler yapmaya devam ediyor.

Yasal direnme hakkı

Eğitim dinselleştirildi, medrese eğitimine dönüldü. Devlet kurumları tarikatlar tarafından paylaşılıyor. Atatürkçü subaylar kumpas davalarıyla tasfiye edildi. Barolar bölündü. Ormanlar yok ediliyor. Ormanları koruması gereken devletin jandarma ve polisi, Akbelen’de olduğu gibi ağaçları kesenleri koruyor. Limanlar satıldı. Dış borçlar katlanarak artıyor.

Üniversitelere, biat eden, eylem ve söylemleriyle çağdışı adamlar rektör olarak atanıyor. Akıl ve bilimin yerine hurafeler öğretiliyor. Milli eğitim bakanı eğitimin kalitesini artırmak yerine karma eğitimi sonlandırma projeleri hazırlıyor. Yurt sorunları çözümlenmediği için gençlerimiz tarikat yurtlarına yönlendiriliyor. Bağımsız yargı yok edildi. Yargı, yüksek yargı da dahil tek adamın istediği kararları veriyor. Gazeteciler, aydınlar suçsuz yere içeri atılıyor. Uyuşturucu baronları, kadın katilleri, tecavüzcüler ve halkı soyanlar için infaz düzenlemesi adıyla örtülü af getiriliyor.

Otoriterleşen siyasi iktidar anayasal meşruiyetini yitirir. Meşruiyetini yitiren siyasi iktidara karşı vatandaşların yasal direnme hakkı vardır. Direnme hakkı pasif direniş veya eylemli direniş şeklinde olabilir. Bu hak anayasanın ruhunda var olan bir haktır. Enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında ezilen insanların sesi olması ve bu karanlık gidişe dur demesi gereken, başta ülkenin kurucu partisi CHP olmak üzere bütün siyasi partilerin halkı harekete geçirmesi, işçi sendikaları ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte eylemler düzenleyerek siyasi iktidara-tek adama-anayasa sınırları içine çekilmesi gerektiğini hatırlatmalıdır.

AV. EROL TÜRK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları