Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Siyasal İslamın yurtseverlikle sınavı - Girayalp Karakuş
Siyasal İslamcılar “yurtseverlik”, “vatanperverlik” gibi kavramları nötralize etmişlerdir. Türkiye’deki ilk İslamcılar da milli değerlere mesafeli davranmışlardır. Babanzade Ahmed Naim, “kavmiyet davası” güdenleri isyancı olarak nitelendirmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da “Milliyetçiliğin her türlüsünü ayaklar altına aldık” sözleri belleklerdedir.
Yurtseverlikte siyasal İslam sınıfta kalmıştır. Erdoğan’ın AKP’yi kurmadan önce, 18 Temmuz 2001’de İsrail Büyükelçisi David Sultan’la görüştüğü ve ona “Yeni oluşacak partinin İsrail ve ABD politikalarına ters düşmeyeceği” yolunda güvence verdiği konuşulup yazıldı. TBMM’ye başörtüsüyle girdiğinde krize neden olan siyasal İslamcı Merve Kavakcı (Siyasal İslamcı diyorum, çünkü Kavakcı’nın kendisi de İslamın özü itibarıyla siyasal olduğunu itiraf ediyor) ise anılarında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni şöyle suçluyordu: “Türk Silahlı Kuvvetleri Ergenekon’a bulaştı.” Kavakcı, Türkiye’yi eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’a şikâyet ettiği gibi, Türkiye’de en güvenilir kurum olarak silahlı kuvvetlerin gösterilmesini de yadırgıyordu. Kavakcı’nın babası da FETÖ lideri Fethullah Gülen’in tövbe edip Türkiye’ye gelmesini önermişti. Kavakcı meseleyi babasının yaşlılığına bağlasa da kendisi Malezya Büyükelçiliği’ne, kızları cumhurbaşkanlığı danışmanlığına, yeğeni ise cumhurbaşkanlığında önemli bir göreve getirilmişlerdir. Bu tablo, nepotizmin (adam kayırmacılık) somut kanıtıdır.
AKP, hiçbir zaman demokrat olmadığı gibi kendilerinin deyimiyle “muhafazakâr demokrat olmayı” da becerememiştir. AKP’nin ulusallaşma paradigması ise doğuştan sakattır. AKP’nin popülist milliyetçi yaklaşımı “Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman” dizileri gibi illüzyondur. Kısa vadeli politikaların gereği olarak MHP’yi yanında tutma çabalarının yansımasıdır.
AKP ve Amerikan-İslam sentezi
Siyasal İslamın terörle ilişkisi de ilginçtir. 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra İslamcı terör örgütü listelerinin başında olan 28 örgütün 15’i, örgüt isimlerinin başında “İslam”ı kullanmaktadır. Böylece siyasal İslam, kendi postmodernist dönemini yaşamaktadır. İslamcı terörün bu şekilde güçlenmesinin ardında etnikçi, milliyetçi örgütlerin katkıları büyüktür. Bu örgütlere katılan bireyler kendi kimliklerini de yaratırlar. İslamcı terör örgütlerinin artış göstermesinin nedenlerini araştıran Huntington, Hıristiyan sağdan Robertson ve Falwell gibi isimler, bunu, İslamda Hıristiyanlığın aksine, bir reform ve Aydınlanma yaşanmamasına dayandırmaktadırlar. Dünyadaki 32 çatışma bölgesinin üçte ikisinin, Müslüman coğrafyalarda olması da düşündürücüdür.
AKP sözcüleri 21 yıldır Amerikanİslam sentezini savunmaktadırlar. Türkiye’deki laiklik anlayışını eleştirirken ABD’nin kendi içindeki dinsel gruplara hoşgörüyle yaklaşan politikasını övmektedirler. Ancak ayırt edemedikleri şudur: ABD’deki dinsel cemaatler ülkenin rejimini değiştirmek istemezler. Bu oluşumlar şeffaf yapılardır. Hesap verebilirlikleri vardır.
Türkiye’deki tarikat ve cemaatlerin ise ülkemizin kırmızı çizgilerine saygısı yoktur.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!