Olaylar Ve Görüşler

Seçimlere müdahale - Ahmet Süha UMAR

31 Ocak 2023 Salı

Seçimlere müdahale etmeye çalışan Doğu, Batı, Ortadoğu ülkelerinin ortak amacı, Türkiye’de, isteklerini en kolay kabul ettirebilecekleri dolayısıyla çıkarlarını en kolay ve geniş biçimde koruyabilecekleri bir kişinin iktidarını devam ettirmesidir.

Uluslararası ilişkilerin temel kuralı, “içişlerine karışmamak”tır ama en sık ihlal edilen de bu kuraldır. Son yıllarda yaşanan örnekler, ABD gibi süper güçlerin bile bundan masun olmadığını gösteriyor. AB ülkelerinde yaşanan başka örnekler de vardır. Amaç, iktidara gelmesi veya iktidarda kalması istenen kişi veya ekibin desteklenmesidir.

Birilerinin pek sevdiği deyişle, “dış güçler”in bir ülkenin seçimlerine müdahalesi, çoğu kez “yumuşak” veya “örtülü” yöntemlerle yapılır. Bunlar ilk bakışta, devletler arasındaki normal hatta dostane ilişkiler gibi görünen girişimlerdir. Putin’in, Türkiye’nin ödemesi gereken 20 milyar dolar tutarındaki doğalgaz borcunu seçim sonrasına ertelemesi; Suudi Arabistan’ın, “kırılgan ekonomisini desteklemek” savı ile Türkiye’ye dış kaynak aktarması; Katar ve BAE’nin benzer adımları; ABD’nin, daha düne kadar süregelen, katı F-16 tutumunu değiştirebileceği izlenimini veren söylemleri yumuşak müdahale örnekleridir. Bu tür destekler, ciddi bir ekonomik çöküntü ve imaj kaybı içinde bulunan AKP-Erdoğan iktidarının devamına yardımcı olmak amacıyla atılmış adımlar olarak değerlendirilmelidir.

İkinci tür müdahale, görünürde iktidardaki partinin/kişinin aleyhine tavır almak, ona karşı eylemlerde bulunmak veya bu tür eylemleri desteklemek, en azından onlara engel olmamak şeklindeki karmaşık stratejidir. İsveç’te Erdoğan’ın maketini yakmak; İsveç ve Danimarka’da, onca Müslüman ülkenin büyükelçiliği varken Türkiye Cumhuriyeti büyükelçiliği önünde Kuran yakmak üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken olaylardır.

MADALYONUN DİĞER YÜZÜ

Erdoğan’ın her sıkıştığında gelişmeleri, içte ve dışta yarattığı düşmanlara bağlayarak içerdeki desteğini artırmayı temel strateji olarak belirlediği düşünüldüğünde, bu eylemlerin, onun bu stratejisinin başarılı olması için gerçekleştirildiği kuşkusuna yol açması doğaldır.

Bu, madalyonun bir yüzüdür. Diğer yüzü ise son zamanlarda ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın önde gelen, etkili yazılı basın organlarında, Erdoğan hakkında çıkan ve dozu giderek artan, zaman zaman ağır suçlamalar içeren makaleler ve yorumlardır. Bu yayınlar seçimleri Erdoğan’ın kazanmasının istenmediği hatta bunu engellemeyi amaçlıyor görünümündedir. Acaba öyle mi?

ASIL AMAÇ

Bu yayınlar sanki Erdoğan’a, “Bize muhtaçsın” mesajını veriyor. Batı böylece bir yandan Erdoğan’ı etki alanında tutmaya ve istediği yönde hareket etmeye zorlarken bir yandan da Rusya’nın/Putin’in Erdoğan üzerindeki etkisini dengelemeye, Erdoğan’ın Rusya ile ilişkilerini belli sınırlar içinde tutmasını sağlamaya çalışmaktadır. Kaldı ki Erdoğan’ın, bu yayınları da yine, “dış güçlerin” kendisine ve Türkiye’ye karşı komplosu olarak sunmaktan kaçınmayacağını hatta bunu keyifle yapacağını düşünmek çok da yanıltıcı olmaz. Kısaca, her iki grup müdahale de sonuçta Erdoğan’ın, kazanamayacağı konusundaki kanaatin giderek güçlendiği bir seçimi kazanmasına yardımcı olacak tutumlar gibi görünmektedir. Peki neden? Yanıt basit ve klasiktir: ulusal çıkarlar.

Seçimlere bu yöntemlere müdahale etmeye çalışan Doğu, Batı, Ortadoğu ülkelerinin ortak amacı, Türkiye’de, isteklerini en kolay kabul ettirebilecekleri dolayısıyla çıkarlarını en kolay ve geniş biçimde koruyabilecekleri bir yönetimin/kişinin iktidarını devam ettirmesidir.

AHMET SÜHA UMAR

EMEKLİ BÜYÜKELÇİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları