Olaylar Ve Görüşler

Seçim sürecinin anahtar sözü

08 Mayıs 2015 Cuma

CHP, yıpranan iktidarın uyguladığı ekonomik politikalar ile yoksullaştırılmış seçmene yönelerek doğru bir seçim stratejisi oluşturmuştur.

Uzun süreli iktidar döneminde yıpranan iktidara, siyasal söylemler ile sert eleştiriler getirmek belki CHP tabanına hoş gelebilirdi. Ancak bu söylemler dağılma eğilimi gösteren AKP tabanının, savunma refleksini artırır ve gardını almasına neden olurdu. Bu da dağılmayı yok ederdi...

‘Halkçılık’a uygun
CHP, siyasal söylemlerle iktidara sert eleştiriler yapmak yerine; iktidarın uyguladığı ekonomik politikalar ile yoksullaştırılmış, işsiz kalmış seçmenlere yönelmesi doğru bir tercihtir. Sosyal demokrat parti anlayışına da uygundur. CHP ilkelerinde var olan “Halkçılık” ilkesine de uygundur. Anayasamızda 2. maddede yer alan “sosyal devlet” anlayışına da uygundur.

‘Sadaka devlet’e inat
Yıllardır yoksul vatandaşlarımızı “sadaka devlet” anlayışı ile sömüren iktidarın elinden o insanlarımızı kurtaracak olumlu bir adımdır.
SGK verilerine göre ülkemizde bugün sayıları 10 milyondan fazla emekli bulunmaktadır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, CHP Milletvekili Veli Ağbaba’nın soru önergesine verdiği yanıtta, ülkemizde 1milyon 482 bin 690 taşeron çalışan olduğunu söylemiştir.
Asgari ücretle çalışan sayısı ise yine Bakan Çelik’in ifadesi ile 4 milyon 700 bin kişidir. Kayıtlı işsiz sayısı ise 3 milyon 200 bin kişidir.

Krediler, maaşlar!
Bu rakamlar CHP’nin seçim bildirgesinin doğru bir zemine oturtulduğunu göstermektedir. Seçim bildirgesinde yer alan, asgari ücret ve en düşük emek- li maaşı 1500 TL olacak, emeklilere dini bayramlarda birer maaş ikramiye verilecek, sosyal destekler iki katına çıkarılacak, kart faizleri sorunu çözülecek, çiftçilere mazotun litresi 1,5 TL olacak, taşeron işçiler kadrolu olacak, evi olmayıp da ev almak isteyenlere 277 TL taksitle ev kredisi desteği sağlanacak gevaadi ile diğer sosyal vaatler seçim sürecinde haklı olarak öne çıkmıştır.

Kaynak var mı?
Ve seçim sürecinde gündemi belirlemiştir. AKP’nin de gardını düşürmüştür! AKP kurmayları art arda yaptıkları açıklamalar ile bu vaatleri “kaynak yok” diye eleştirmeye başlamışlardır.
“Kaynak yok” demek aslında AKP’yi kamuoyunda zora sokmuştur.
Üstelik Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “İsraf konusunda notumuz kırık” açıklaması da “kaynak yok” sözlerinin geçersizliğini ortaya koymuştur.
Bu nedenle denilebilir ki, seçim sürecinin anahtar sözcüğü ‘kaynak’ sözcüğüdür. AKP kurmayları “kaynak yok” demekle aslında kendi ayaklarına kurşun sıkmışlardır! CHP’nin de elini güçlendirmişlerdir.
CHP, seçim kampanyasını ‘kaynak var’ üzerine oturtmalı ve AKP’nin israfa varan savurgan harcamalarını halka anlatmalıdır. O savurganlıklar önlenecek ve elde edilen kaynağın ekonomik vaatlerin yerine getirilmesinde kullanılacağına halkı inandırmalıdır. CHP Genel Başkanı’nın miting konuşmalarına ve açıklamalarına baktığımızda da bunu yaptığını görüyoruz.
Her ilde de aynı politika izlenmeli, ekonomik vaatlerin muhataplarına ulaşılmalı ve oyları- nın alınması başarılmalıdır. Gidilmedik ev, sıkılmadık el bırakılmamalıdır... CHP, seçim bildirgesi ile duyurduğu ekonomik vaatler toplumda da olumlu bir yankı bulmuştur. AKP’nin “kaynak yok” telaşı da bundandır. Artık un vardır, yağ vardır ve şeker de vardır. Helva yapmak kolaydır!.. O ustalık gösterilmelidir.  

HİLMİ TAŞKIN Eğitimci-Yazar

 

-

 

İşte Türkiye’nin 2015 fotoğrafı

 

Ülkede her şey güllük gülistanlık diye övünenler, duvar dibinde olduklarını görmek istemiyorlar. Tüm ülke sokakta; ya fabrika önünde alanlarda direniyor ya da yürüyor. İşte size pespembe tablo!

Maden başkenti Zonguldak’tan manzaralar, her şeyi çok açık anlatıyor. Kozlu Belediyesi’nin çevre düzenlemesi yapacağı deniz kenarındaki alana dökülen moloz ve hafriyatların arasında odun ve kömür arayan yoksulların hali diğer şehirlerdekilerden farksız.
Artık kömür, bulgur, fasulye, nohut yardımları kesilmiş gibi görünüyor. Çöplüklerden odun, kömür yanında hurda demir ve bakır toplayarak geçimini sağlayanlar ise haddinden fazla... İşte size, pespembe tablo... Sanki 2003’ten önceki Arjantin!

Tehlike kapıda
Tehlikenin büyüğünün ise, Babacan tarafından MÜSİAD toplantısında açıklanması... Kıdem tazminatının kaldırılmasının gündemde olması ve şimdilik üstü kapalı açıklamalarla ortam hazırlığı yapılması. Özel sigortacılığın zorunlu olmasını Babacan bizzat bir “paket” olarak açıklıyor. İşçiler de, her türlü ortamın hazırlandığının, sürekli sıcak gündem yaratarak, kamuoyu dikkatinin saptırıldığının bilincinde.
Emeklilik de özelleştirilecek, işçiler sigortalara yönlendirilerek, sosyal güvenlik ortadan kaldırılacak ve patronlara dikensiz gül bahçesi sunulacak. Tehlike kapıda...
Ancak işçiler, bu tuzakları parçalamaktan başka bir seçeneğe sahip değil.

Yurttaş direniyor!
Tüm ülke sokakta; ya fabrika önünde alanlarda ailecek direniyor ya da yürüyor.
Ülkede Boğaz köprülerinin, Ülker-Koç ve Endonezyalıdan oluşan üçlü bir ortaklığa bir yıllık gelir düzeyine terk edilmesi, otoyolların da aynı kaderi paylaşması, elektrik santrallarının tümünün elden çıkarılması, Yatağan ve Seyit Ömer Termik Santralı’nın elden çıkarılmasından sonra sıra, Milli Piyango ve talih oyunlarına gelmiş idi, onlar da yandaşlara peşkeş çekildi...
Bunlar altın yumurtlayan tavuk gibi... Halk, bu gidişi kabul etmeyerek mutlaka durduracaktır.

Sömürü düzeni
Ülke gerilerek, ekonomik çöküş halkın bilincinden kaçırılıyor. Tam bir toplum mühendisliği uygulaması... Tarımda çalışanlar ise haciz ve ipotek altında, hapis baskısı yaşamdan bezdirmiş. Esnaf nihayet patladı; Antalya Muratpaşa’da “işyerlerini boşaltın!” tebligatını yırtıp atarak işyerlerini yakmaya başladı. Halk, gemileri yakarak ge liyor... Yatağan işçisi, tüm Yatağan, Milas, Muğla ve bölge halkıyla bütünleşerek durup dinlenmeden direniyor, son olarak İsdemir’de çoluk çocuğun isyanı göğe yükseliyor, Bosch işçileri de sokaktan başka çıkış bulamıyor.
Ülke isyan, direniş merkezi olmuş, çelik bir ok gibi ayakta dimdik duruyor. Bu halkın estirdiği rüzgâr, bu yıkılası sömürü düzenini yerle yeksan edecek...

Açlık kurşun gibi
Vekil emeklisinin maaşına 780 TL zam öngörülürken, asile 25 TL reva görülüyor. İşte bütün bunlar hesaplandığında, ülkenin yarısı aç demek yine de iyimser bir değerlendirme oluyor. Bu işin vekil seçtikleriyle olmayacağını görmesi kaçınılmaz, hiçbir yasanın onun sömürülmesini engellemediği, sürekli milli gelirden kendisine ayrılan payın azaldığını görüyor.

Yoksulluk diz boyu
Hırsızlığın, yolsuzluğun devamlı arttığı ve onu acımasızca yoksullaştırdığı ve bu düzenin kimsenin gözünün yaşına bakmadığı, sistemi kendi lehine kurmadan kurtuluşun olamayacağını artık iyice biliyor.
Kim demiş, “Türk halkı kaderci, dini referansların, din istismarcılarının elinde tutsak; yıllardır yazgısını yenemiyor!” diye. Türk halkının tarihinde, Atatürk’le verdiği kavganın izleri hâlâ bütün yoksul, mazlum dünyayı aydınlatıyor. Bu aydınlığın gölgesinin 7 Haziran seçimlerinin ruhuna düşeceği çok açık. Bunu adeta dev gibi çanlar, sirenler çığlık çığlığa haber veriyor...  

ORHAN ÖZKAYA Araştırmacı-Yazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları