Olaylar Ve Görüşler

Savaş, Ukrayna ve strateji - Hakan ERCAN

12 Ocak 2024 Cuma

Rus işgalinin başladığı 24 Şubat 2022’den bu yana Ukraynalılar canlarından oldu; evlerini, yurtlarını, sevdiklerini kaybettiler; savaşla yaşıyorlar ve acı çekiyorlar. Yaşantılarını, hayallerini bir günde altüst eden bu kadar keskin bir kırılma sürpriz miydi? Öngörülemez miydi? Bu noktada, “stratejik akıl” üzerinde durmak gerekir. 

Bilindiği üzere strateji, gücü oluşturma (kuvvet), geliştirme (zaman) ve kullanma (mekân) sanatıdır. Yani üç temel unsuru vardır: “kuvvet, zaman ve mekân.” Ne kadar değerli olursa olsun, hiçbiri tek başına hedefe götüremez. Hepsi bir arada kullanıldığında, görevdeşlik oluşturduğunda, hedeflenen sonuç alınabilir. Bununla beraber ulusal strateji, her şeyden daha fazla “milli siyasete” dayanmalıdır. 

Mili siyaseti, büyük önder Atatürk şöyle tanımlamaktadır: 

“...Her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup ulusun ve yurdun gerçek mutluluğuna ve bayındırlığına çalışmak; ulaşılamayacak istekler peşinde ulusu uğraştırmamak ve zarara sokmamak...”

ULUSAL POLİTİKALAR

Büyük Atatürk’ün milli siyaset ilkesinden Ukrayna’ya bakıldığında şunlar ifade edilebilir: Ukrayna’nın ulaşmak istediği en yakın siyasi hedef (NATO üyeliği), yanı başındaki son derece güçlü bir devlet tarafından engellenmek istenen bir hedefti. Bu gerçeklik; 

  • Savaşa neden olabilecek, milletin yaşamını (hatta bölgesel ve küresel güvenliği) tehlikeye atabilecek bir gerçeklikti.
  • Ne yazık ki 2008’de Gürcistan’da, 2014’te Kırım’da -hem de Ukrayna topraklarında- benzerleri, acı örnekleri yaşanmış bir gerçeklikti. 
  • Ne Nazi soslu “Rus düşmanlığı” şehvetiyle ne de dış öğütlerin körükleyeceği öfori (yoğun bir neşe, heyecan, mutluluk ve kendine güven hali) ve hevesle göz ardı edilebilecek bir gerçeklikti. 
  • Fırsatların değil, öncelikle risklerin hesaplanması gereken bir gerçeklikti.

‘DIŞ DESTEK’

Ancak ne var ki Batı’yla sıkı diyalog ve işbirliğini, ulusal hedeflerin için yeterli bir güç ve fırsat olarak değerlendirdiği gözüken Ukrayna yönetimi korkunç bir “stratejik hata” yapmıştır. Yanı başındaki açık tehdidin yanı sıra, ülkenin doğusunda süregiden istikrarsızlık da hesaba katıldığında, NATO üyeliği hedefi için stratejinin “zaman ve mekân” unsurlarının hiç de uygun olmadığı ayan beyan ortadaydı. Ne yazık ki Ukrayna yönetimi, stratejinin üç ayağından biri olan “kuvvete” yani “dış destekli” güç unsuruna gereğinden fazla yaslanmış, diğer iki unsurun (zaman ve mekân) uygunsuzluğunu yeterince hesaba kat(a)mamış, sonucunda kendi ulusu için tarihi bir felakete yol açmıştır. Oysaki süreç stratejik akıl ile yönetilebilseydi; küçük bir ihtimal de olsa savaşmadan kazanabilme (zamana bırakma) stratejisi izlenebilir, en azından felaketi öngörüp uzak durmak mümkün olabilirdi. Önlemek, ödemekten daha ucuzdur. 

HAKAN ERCAN

(E) TUĞAMİRAL



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları