Olaylar Ve Görüşler

Nevrotik örgütlerden korunma - Alaettin CANGÖZ

08 Mayıs 2023 Pazartesi

Nevroz, psikolojide, bireyin günlük işlevlerini bozan aşırı derecede güvensizlik, huzursuzluk ve kaygıya sebep olan duygu durum bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Bireylerin bilinçaltındaki sorunlarından kaynaklanır. Örgütsel davranış alanında yapılan araştırmalar, örgütlerin de bilinçaltları olduğunu göstermiştir. Bu bilinçaltı, örgütte önemli görevlerde bulunan yöneticilerin veya grupların bilinçaltlarının örgüte gayri resmi olarak yansımasından kaynaklanmaktadır. Sorunlu yöneticiler, kurumları da sorunlu yapabilmektedir. Kurumsallaşma, buna engel olmaya çalışsa da her zaman başarılı olamamaktadır. Hem yeteneksiz hem de hırslı ve sorunlu bireyler kurumlarda önemli görevlere sızabilmektedir. 

BAŞLICA BELİRTİLER

Bir psikanalist olan Manfred F.R. Kets de Vries ile meslektaşı Danny Miller 1985 yılında yazdıkları Nevrotik Örgütler isimli kitaplarında nevrotik örgütlerin semptomlarını sıralamışlardır. Özetle:

  • Kötü kararlarda ısrar etme: Her kurumda zaman zaman kötü kararlar verilebilir ancak sağlıklı kurumlarda bunların tekrar edilmemesine özen gösterilir. Nevrotik örgütlerde hatalar kabul edilmez, aksine neticesi ne olursa olsun ısrarla uygulanır. 
  • Hak etmeyen personelin terfi ettirilmesi: Nevrotik örgütlerde, kendilerini vizyon ve misyon sahibi olarak tanıtabilen insanlar, gerçek teste tabi tutulmadan yükselme imkânı bulurlar.
  • Örgütün sanal mükemmelliği: Örgüt mükemmeldir ama beklenmedik çevre koşulları yüzünden kendini gösterememiştir. Üretilen ürün çok iyidir ama müşteriler henüz bu ürünlere hazır değildir. Kurum mükemmeldir ama rakipleri haksız rekabet etmektedir. Gerçeklikten kopulmuştur. 
  • Çalışkan örgüt üyelerinin dışlanması: Varlıkları ve yaptıkları çalışmalarla kurumda hâkim genel çapsızlığı gösterebilecek yetenekte ve çalışkanlıktaki bireyler örgütten dışlanır.
  • Örgütsel rol tanımlarının ve hiyerarşinin arkasına saklanma: Başarıların ve ideallerinin hayalde kaldığını gören örgüt yöneticileri sorumluluktan kaçma eğilimindedir. Bundan dolayı “Benim işim değil” sendromunu gösterir. 
  • Yönetimin izole edilmesi ve iletişimi kesme: Liderler kendilerine gerçekleri söyleyebilecek örgüt üyeleriyle iletişimi keser ve sadece duymak istediklerini söyleyen işletme üyeleriyle görüşür.   
  • Yaratıcılık kaybı: Her başarısızlıktan sonra savunmacı tavır artar. Suçluluk duygusu arttıkça yenilikler deneme, risk alma isteği azalır. Yeni fikirlere yer verilmez.
  • Kontrolün ve merkezileşmenin artması: İşler kötüye gittikçe kontroller sıkılaştırılır ve karar alma mekanizmaları merkezileştirilir.
  • Çevreye düşman bir anlayış geliştirmek: Kurum sanal mükemmelliğine ulaşmasına engel olduğunu düşündüğü çevreye düşmanca davranır. Müşteri şikâyetlerine ve taleplerine sinirlenir. Rakipleri de düşman olarak görmeye başlar.

Hastalıklı örgütlerden korunmanın iki önemli yöntemi vardır. Birincisi, yöneticilerin kesinlikle liyakatli ve sağlıklı olduklarından emin olmak; ikincisi, kurumsallaşmak, yani keyfi yönetimden kaçınmak, öngörülebilirlik, hesap verebilirlik, denge ve denetleme sistemleri oluşturmaktır. Hastalığı kapmış olan kurumlarda da en kısa sürede yöneticiler değiştirilmelidir. Yoksa işletmenin iflası kaçınılmazdır.

ALAETTİN CANGÖZ

EMEKLİ EMNİYET MÜDÜRÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları