Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Montrö Boğazlar Sözleşmesi - Doç. Dr. Hüner TUNCER
Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras 1936 yılında Boğazlar rejiminin değiştirilmesine ilişkin görüşlerini Atatürk’e aktardığında O Büyük İnsan şöyle demişti: “Benim görüşüme göre de Avrupa’nın durumu böyle bir teşebbüs için elverişlidir... Bu işte behemehal muvaffak olacağız.”
Almanya’nın Ren bölgesini yeniden silahlandırmasının ve İtalya’nın Habeşistan’a saldırıda bulunmasının hemen ertesinde Türkiye’nin, yasal yola başvurmak suretiyle Boğazlar rejiminin yeniden gözden geçirilmesini istemesi, İtalya dışında Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ni imzalayan devletlerin büyük bir çoğunluğu tarafından kabul gördü. Bu barışçı çözüm önerisi, bir İngiliz yazarın deyişiyle “Atatürk’ün büyük devlet adamlığının göstergesiydi.”
DENETİM TÜRKİYE’DE
Boğazlar rejimini değiştirecek olan konferans, 22 Haziran 1936’da İsviçre’nin Montrö kentinde toplandı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, 20 Temmuz 1936’da Türkiye, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Yunanistan tarafından imzalandı. Konferansa katılmamış olan İtalya ise Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne ancak 2 Mayıs 1938 tarihinde katılmıştı.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin hükümlerine kısaca bir göz atalım:
Savaş zamanında Türkiye tarafsız ise imzacı devletlerin ticaret gemilerine barış zamanı koşulları altında Boğazlardan serbest geçiş hakkı tanınmıştı. Türkiye savaşan taraflardan biriyse Türkiye ile savaşan devlete bağlı olmayan ticaret gemileri düşmana yardım etmemek koşuluyla Boğazlarda geçiş özgürlüğünden yararlanacaktı.
Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlerin Boğazlarda transit halinde bulundurabilecekleri savaş gemilerinin azami tonajı 15 bin tonilatoyu aşmayacaktı. Bu devletlerin barış zamanında
Karadeniz’de bulundurabilecekleri savaş gemilerinin tonilato toplamı 30 bin tonu aşmayacaktı. Bu devletlerin denizaltıları Karadeniz’e geçemeyecekti. Bu devletlerin savaş gemileri Karadeniz’de 21 günden fazla kalamayacaktı. Karadeniz’e kıyısı olan devletler ise transit olarak 15 bin tonilatodan yüksek tonajdaki savaş gemilerini Boğazlardan geçirebilecekti; ancak bu gemiler, Boğazları birer birer ve refakatlerinde en çok iki torpido ile geçecekti. Kıyı devletleri, denizaltı gemilerini Türkiye’ye önceden haber vermek koşuluyla, deniz üslerine katılmak üzere Boğazlardan geçirebilecekti. Denizaltılar, Boğazlardan gündüz, deniz üstünde ve teker teker geçeceklerdi.
OLAĞANÜSTÜ DURUM YETKİSİ
Savaş halinde Türkiye tarafsız ise savaşçı herhangi bir devletin savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi yasak olacaktı. Savaş halinde Türkiye tarafsız ise tarafsız devletlerin gemileri, barış zamanındaki koşullar altında Boğazlarda tam geçiş serbestliğinden yararlanacaktı.
Savaş halinde Türkiye savaşan taraflardan biriyse savaş gemilerinin geçmesi “tamamen Türkiye hükümetinin oyuna ve iradesine bırakılacaktı”. Türkiye pek yakın bir savaş tehdidiyle karşı karşıya kaldığı kanısındaysa, savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi yine Türkiye’nin oyuna ve iradesine bırakılmaktaydı.
Boğazlar Komisyonu, yetkilerini Türk hükümetine devredecekti.
UYGUN KOŞUL BEKLENDİ
Türkiye’nin 1936 yılında Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile 1923 tarihli Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ni barışçı yolla kendi lehine değiştirmesi, Atatürk diplomasisinin kazanmış olduğu büyük bir başarıydı. Burada üzerinde önemle durulması gereken nokta, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki doğal hakkını güç kullanarak değil de uluslararası hukuk kurallarına dayanmak suretiyle elde etmeye çalışmış olmasıydı. Ve Büyük Atatürk, bu değişikliği hemen değil, ancak uluslararası ortamda böyle bir değişikliğin yapılabilmesi için koşulların uygun olduğu 1936 yılında gerçekleştirmişti.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin
imzalanmasından sonra Başbakan İsmet
İnönü, Türkiye’nin
uluslararası alanda artan itibarını şu sözlerle dile getirmekteydi: “Yeni
Boğazlar Sözleşmesi, 1923’ten
beri Türk devletinin politikasını ve varlığını gösteren bir belgedir. Bu varlık öncelikle gücü ifade eder. Atatürk rejiminin Türk ulusuna bu kadar
az bir süre içinde her alanda
sağladığı güç, kudret ve saygınlık, uluslararası alanda da onaylanmış
oluyor.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Uğur Dündar'ın 'babalık' davasında karar çıktı
- Kadınlara cehennem hazırlayanlar
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- Adnan Menderes yıktırmıştı...