Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Meş’um ve uğursuz’ mütareke Mondros - Prof. Dr. Metin KALE
Birinci Dünya Savaşı, Osmanlılar için, 30 Ekim 1918’de ölümcül bir teslimiyet antlaşması olan Mondros Mütarekesi ile sona erdi. İngiliz Agamemnon zırhlısında başlayan müzakereler 27 Ekim sabahı başladı ve dört gün sürerek 30 Ekim’de sonlandı. Mütarekeyi İngiltere adına Amiral Calthorpe, Osmanlı devleti adına Bahriye Nazırı Rauf Bey imzaladı. Ateşkes antlaşmasını Sadrazam İzzet Paşa ve Vahdettin son derece memnuniyetle karşıladılar.
Mustafa Kemal ise Mondros’un metnini 3 Kasım’da kendisine gönderilen telgrafta okuduğunda, imparatorluğun sonunun geldiğini gördü. Şöylece değerlendirdi:
“Osmanlı devleti bu antlaşmayla kendini kayıtsız şartsız düşmanlara teslime razı olmuştur. Sadece razı olmamış, onların memleketi işgali için yardım da vaat etmiştir. Bu, beni çok hazin düşüncelere sevk etti.”
TESLİMİYET VE DİRENİŞ
Mustafa Kemal 3-8 Kasım 1918 arasında beş gün süreyle Mondros’un vahametini ve Türkiye’yi düşman işgaline açık hale getireceğini, hatta Osmanlı hükümetini bile İngiltere’nin tayin edeceğini, teslimiyetten başka düşünceleri olmayan Vahdettin ve Sadrazam İzzet Paşa’ya anlatmaya çalıştıysa da nafile. 6 Kasım’da İzzet Paşa’ya sert bir telgraf çeker: “İngilizlerin aldatıcı davranışlarını haklı gösterecek ve buna karşılık iyilik göstermeyi de kapsayan emirleri güzellikle uygulamaya yaratılışım müsait olmadığından (...) kumandayı hemen teslim etmek üzere yerime birisinin tayin edilmesini istirham ederim.” Bunun üzerine sadrazam, Yıldırım Orduları Grubu’nu lağvetti. Mustafa Kemal ayrıca sadrazama “Böyle giderse korkarım ki siz de o koltuktan düşman süngüleriyle kovulacaksınız” dedi ve çok geçmeden dediği çıktı. İzzet Paşa’dan 10 Kasım’da “Görevden ayrılıyorum, sizinle görüşmem lazım” cevabı geldi.
Bu arada Padişah Vahdettin “Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, hemen kabul edelim. İngiltere’nin bize dost politikası değişmemiştir. İngilizlerin hoşgörüsünü sonra sağlarız” sözleriyle teslimiyetini ilan ediyordu.
Mustafa Kemal’in İzzet Paşa’yla telgraf savaşına Adana’daki karargâhta tanık olan Fahrettin Altay, o günü şöyle anlatıyor: “Elini haritada Anadolu’nun üzerine koyarak ‘Burası kıtaların kalbi, kıtaların buluştuğu yer. Burayı bize bırakmak istemeyecekler, ama dur bakalım. Bozkırda bir ateş yanacak’ dedi.” Mustafa Kemal Mondros’tan hemen sonra 4 Kasım 1918’de Adana’da Ali Fuat Paşa’ya şu tarihi sözleri söyler: “Bundan sonra padişah tahtını düşünecek. Milletin artık kendi haklarını kendi araması ve savunması, bizim de ona yol göstermemiz (...) lazımdır.” Bir bağımsızlık savaşı başlatmanın zamanının geldiği zihninde netleşmiştir. Artık bir yanda direniş ve Milli Mücadele ruhu ile diğer tarafta teslimiyet ve işgal anlayışı karşı karşıyadır.
BİR ULUSU CEZALANDIRMAK
Ali Fuat Paşa anılarında Mondros için “Hiç kimse, Mustafa Kemal kadar tam zamanında, yıkımın yakınlığını ve hatta başlamış olduğunu görememiştir” diyor.
Mondros’un basit bir silah bırakışması değil, tam bir teslimiyet olduğuna inanan ve ondan “Bu meş’um -uğursuz- mütareke” diye söz eden Mustafa Kemal, sadece yenik bir devletin değil, Türk ulusu ile beraber Türk tarihinin de cezalandırılmak üzere olduğunu işaret etmekteydi.
GERİ KALMIŞLIĞIN ÜRÜNÜ
Kendi neslinin, emperyalistler arasında bir o yana bir bu yana savrulmadan ayakta duran yegâne örneğidir Mustafa Kemal. İzzet Paşa’ya telgrafında şunları söyler: “İngilizlerin her dediğine boyun eğecek olursak İngilizlerin ihtiraslarının önüne geçmeye olanak kalmayacaktır.” Atatürk Mondros’u, kaybedilmiş bir savaşın sadece askeri ve diplomatik bir sonucu olarak değil, onun arkasındaki geri kalmışlığın ve bağımlılık sürecinin ürünü olarak niteler.
Mondros, Osmanlı devleti için bir son iken Türkiye Cumhuriyeti için de bir başlangıç olmuştur. Osmanlı devletinin nasıl parçalandığı doğru okunmazsa, Türkiye’nin yaşadığımız süreçte emperyalizmin yeni oyunlarıyla karşı karşıya kaldığı anlaşılamaz. Çağdaş Türk ulusu örtülü bir savaşla bir karanlığa çekilmek istendiğini görüyor ve o tuzağa düşülmemesi gerektiğinin de bilinciyle hareket ediyor.
PROF. DR. METİN KALE
ESKİŞEHİR OSMANGAZİ TIP FAKÜLTESİ
E. ÖĞRETİM ÜYESİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- İhraç talebi ile disipline sevk iddiası!
- CHP'den 'İmamoğlu' çağrısı
- 2 çocuk vurulmuş halde ölü bulundu!
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 'Erdoğan' zirvesi sonrası MHP'den bir paylaşım daha!
- Çok konuşulacak 'Kabine değişikliği' kulisi
- Biberonla tiner içirilen bebek öldü
- Tecavüzden soruşturulan da var köpeğine kızıp öldüren de
- 'İsrail'e petrol sevkıyatı' gerilimi!