Olaylar Ve Görüşler

‘MESEM’lerin diğer yüzü: Çocuk işçilik - Özkan Yıldız

14 Ağustos 2024 Çarşamba

Son dönemlerde, artan sayıda öğrenci/çocuk, “Mesleki Eğitim Merkezleri”nde (MESEM) staj ve çıraklık eğitimi kapsamında çalışmaktadır. Kontrol ve denetim eksikliğinden dolayı, çok sayıda çocuk, iş kazalarında yaşamını yitirmektedir. Türkiye’de çocuk işçiliğinden kaynaklı ihmal, istismar ve ölümler toplumun görünmeyen yüzünü oluşturmaktadır.

Tarihin her devresinde ağır ve derin yoksulluk koşulları altında ezilen hanelerin imdadına her zaman “çocuklar” koşmuştur. Kente tutunamayan yoksul ve yoksun aileler, çocuk emeğine hep gereksinim duymuştur. Esasında çocuk emeği sömürüsünün nedenlerini, “neoliberal ekonomi politiğin” iktisadi ve toplumsal kodlarında aramak gerekmektedir. Ülkemizin “çocuk refahına” ilişkin göstergeleri de bu süreçlerle yakından bağlantılıdır.

VERİLER NE DİYOR?

“İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi”nin (İSİG) ortaya koyduğu verilere göre, Türkiye’de son 22 yılda 907 çocuk; MESEM’lerdeyse, son bir yılda, dokuz çocuk yaşamını yitirdi. Bu veriler bize sayıların ötesinde, çocuk emeğinin modern zamanlarda da bitmediğini, tersine çocuk işçiliğin farklı yüzlerle kentsel ortamlarda hep yeniden üretildiğini göstermektedir.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF’in 10 Haziran 2021 tarihinde yayımladığı rapora göre, çocuk işçi olarak çalışan çocukların sayısı son dört yılda 8.4 milyon artarak dünya genelinde 160 milyona yükselmiştir. Afrika ve Asya’nın yoksul ulusları başı çekmektedir. Türkiye de bu grupta yer almakta ve farklı sektörlerde türlü nedenlerle çocuk emeği kullanılmaktadır. Ek olarak ülkemizde bulunan mülteci/sığınmacı/kaçak ve kayıt dışı çocuk işçilerin insan onuruna yakışmayan koşullarda çalıştığını da hatırlatmak gerekir.

Ülkemizde her üç çocuktan biri şiddetli yoksunluk içindedir. Yoksulluk riski yüksek düşük gelirli ailelerde ebeveynlerin yanı sıra çocuklar da erken yaşta çalışma yaşamına girmektedir. Yoksul aileler eğitimin önemine inanmamakta ve eğitim sistemine güvenmemektedir. Çocuk işçilerin yüzde 34’ü eğitimlerine devam etmemektedir. Çocukların, bilhassa kız çocukların, erken dönemde okulu bırakması, okul terk ve devamsızlığının artışında ağırlıklı olarak çocuk işçiliği yer almaktadır.

SÖMÜRÜNÜN MEŞRULAŞTIRILMASI

Mesleki Eğitim Merkezleri’yle (MESEM) ilgili kanun, 2021 yılında, yürürlüğe girmiştir. MESEM modeli, teorik olarak olumlu bir proje olsa da uygulamada sorunlu yönleri bulunmaktadır. MESEM kapsamında, staj yapacak 9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerine, asgari ücretin en az yüzde 30’u, 12. sınıftaki kalfalara, asgari ücretin en az yüzde 50’si kadar ödeme yapılması kararlaştırıldığında, aileler, akın akın çocuklarını bu merkezlere gönderdiler. Sayı bir anda 200 binden 1.5 milyona yükseldi. Bu projenin arkasında iktidarın 2023 seçimlerine “yatırımı” da vardı. Elbette bu yatırımın seçimlerde “oy” olarak karşılığı alındı. Seçim sonrasındaysa çocuklar lehine olan kazanımlar nedense kısılmaya başladı. Sermaye sınıfı da bu uygulamadan mutluydu. İşverenler ucuz yolla ara eleman açığını karşılıyordu.

MESEM modelinde, haftanın bir gününü okulda geçiren çocuklar, diğer günlerini stajyer olarak işletmelerde çalışmaktadır. Çocukların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması yasak olmasına rağmen stajyer olarak denetimden yoksun tehlikeli işlerde çalıştırılması iş cinayetlerine davetiye çıkarmaktadır. Artan çocuk işçi ölümleri bu durumun somut kanıtıdır. Konuyla yakından ilgili sivil toplum örgütlerinin ve sendikaların tespitleri ve önerilerinin dikkate alınması önem arz etmektedir.

SONUÇ

Çocuk işçiliği ve yoksulluğuyla mücadelede evrensel “hak temelli” sosyal devlet yaklaşımını öne çıkarmak gerekmektedir. Bu bağlamda, çocukların yoksulluğunu ortadan kaldırmak için fakir ailelere asgari bir gelirin sağlanması önemlidir. MESEM’lerde olduğu gibi, çocukların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması yasaklanmalıdır. Çocuk odaklı “sosyal içerme politikaları”, acilen devreye sokulmalıdır. Çocukların eğitim, sağlık ve yaşam hakları mutlaka güvenceye alınmalıdır. Yetişkin eğitimsizliği, göç ve çarpık kentleşme, işlerin esnekleşmesi, sermayenin ara eleman gereksinimi, eğitim sisteminin sorunları, toplumsal değer yargıları ile mücadeleyi de içeren geniş kapsamlı kalkınma politikalarıyla sorunun çözümü mümkün görünmektedir.

ÖZKAN YILDIZ

SOSYOLOG/SESADER BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları