Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Merkez’in faize mahcup müdahalesi - Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU
Bankaların Merkez Bankası ile olan ilişkileri, bankacılık ve finans sisteminin düzgün çalışması için zorunludur. Bu hem ulusal paranın tek patronu olan Merkez Bankası’nın sistem denetiminin sürmesini hem de denetimin makroekonomik istikrar koşullarını güvence altında tutmasını sağlar. Aradaki bağın zayıflaması veya kopması, parasal disiplini bozar. Temel ekonomi politikalarının etkinliğini ve nihayet ulusal ekonomideki kurumsal yapıyı olumsuz etkiler. TCMB neredeyse 12 yıldan beri siyasi vesayet altına sokularak işte böyle tehlikeli bir kavşağa getirildi. Makroekonomik istikrarı korumasını sağlayan politika araçlarının 2011’den bu yana nasıl tedricen zincire vurulduğunu gördük. Önce faiz silahını kullanmamak için tozlu raflardan indirilen munzam karşılıklar gibi araçlarla sistemi rayında tutmaya çalışan kadroları takdir ama teessüf ile izledik. Sonunda enflasyon beklentisini yansıtması gereken politika faizi bir ideolojik takıntı uğruna sadece vitrin süsü haline gelirken mevduat ve kredi faizleri ile arasındaki bağ tamamen koptu. Yönlendirici ve yaptırımcı rolü aşındı. 93 yıllık köklü kurum şahıs bankasına dönüştürüldü.
İŞLEVSİZLEŞTİRMENİN BEDELİ
Belki bu şekilde bankaların bankası, düşük faiz ile bankalara fon aktardı. Onlar da bu fonları kredi müşterilerine çift haneli yüksek faizle vererek ayakta kalmayı başardılar. Ancak mevduat müşterilerine verdikleri oranlar görece olarak düşük kaldığından Türk Lirası tasarruf tutma hevesi azaldı. Cari açığın GSYİH içindeki payı hâlâ -yüzde 4.7. Ama dövize spekülatif talep artışı bunun çok üzerinde. Kur korumalı mevduat faizlerinin sınırlı başarısı Hazine’yi zorlarken Merkez’in istikrar iplerini tamamen elden bırakması ile enflasyon aldı başını gitti. Bu arada 2001 sonrası alınan kararlardan biri daha sessizce terk edildi ve TCMB paranın değerini korumak görevini yeniden üstlendi. Bu nedenle döviz fiyatlarındaki artışı tutmak için rezervlerini tamamen eritti. Oysa zamanında faiz artışları ile bunun önüne kısmen geçilebilirdi.
BEKLENTİNİN BOŞA ÇIKMASI
Yeni ekonomi bürokrasisinden beklentiler var. Ama özellikle 2017’den sonra 1211 sayılı yasanın hemen her maddesine eklenen siyasi vesayet şerhleriyle TCMB’nin eli kolu bağlanmış durumda. Evet, 22 Haziran’da politika faizi 650 puan artışla yüzde 15’e yükseltildi. Bu iki yıldır yapılan ilk parasal sıkılaştırma olsa bile yüzde 20-25 arasındaki beklentilere karşı mahcup bir adım atıldı. Bu oran fiyat istikrarını sağlamak, dövizin ateşini söndürmek için yeterli bir oran değil. Faiz artışlarının kademeli yapılması doğru. Ama ilk sıçramadan sonraki artışların oranı, sıklığı önemli. Küresel enflasyon ortalaması kadar, başka merkez bankalarının faiz kararlarına, mevsimlik faktörlere, ulusal istihdam artışına ve nihayet borç ödeme ve sermaye hareketlerinin seyrine bakılmazsa umulan sonucu almak kolay olmayacaktır. Açıklandığı üzere Merkez’in “cari açığı azaltacak stratejik yatırımları desteklemesi” keyfiyeti ise şeffaflıktan uzak bir ikincil bir görev.
PROF. DR. SEMA KALAYCIOĞLU
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!
- Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
- Kazaya müdahale eden polislerden biri şehit oldu!
- Enes'in cezaevi konuşmaları ortaya çıktı
- Nevzat Bahtiyar'ın oğlu ilk kez konuştu
- 'Bedeli çok ama çok ağır olur'
- İmamoğlu'ndan Bakan Tunç'a sert yanıt
- DP'de deprem: İstifa ettiler