Olaylar Ve Görüşler

Marmara’nın kirletilmesi - M. Levent Artüz

02 Mayıs 2023 Salı

1989’dan beri yaşanan olgular, Marmara Denizi’nin kirletilme sürecinin ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sucul ortama kirletici yükü eklendiğinde, ortamda dayanabilen türler kalırlar, dayanamayan türler ya o ortamı terk ederler ya da ölürler. Bu durumda, ortamda tür çeşitliliği azaldığı ve rekabet unsurları değiştiği için, mevcut türlerin fert adetlerinde anormal artışlar olur. Bu durum ekolojide “olumsuz şartlar kuralı” olarak adlandırılır. Ortamdaki bu artışlar uygun çevresel şartlarla desteklenmediğinde, bu anormal artış gösteren tür sönmeye başlar, kitlesel olarak kırıma uğrar. Bu ve Marmara Denizi genelinde gözlenen balık tür ve stoklarındaki azalma, denizde renk değişimleri, denizanası istilaları, kitlesel balık ölümleri gibi olgular, ortamdaki ekolojik şartlarının değişmesi sonucu oluşan değişimlerin tipik örnekleridir.

Ortamda bu olgular gözleniyorsa, önceki safhalarda diğer canlılara ciddi zararlar gelmiş olması gerekir. Bu ve benzer olgular ancak ortamda biyoçeşitliliğin ciddi anlamda erozyona uğradığı biyotoplarda gerçekleşir.

Derin deniz deşarjı

Marmara Denizi ağır bir kirlenme yükü altındadır. 1989’dan beri uygulanagelen “Marmara Denizi’nin Akdeniz kökenli alt akıntısının arıtılmamış ve/veya yeterli arıtılmamış atıkların Karadeniz’e taşınması için taşıyıcı bant olarak kullanılması, atıkların buraya deşarj edilmesi” sonucu, bu ufak ama önemli denizimiz, bu hale getirilmiştir. Bu “cin fikir” ne yazıktır ki halihazırda da “derin deniz deşarjı” adı altında pazarlanmaktadır!

2020-2021 senesinde oluşmuş olan masif müsilaj agregat, son 40 senelik süreçte art arda yaşanmış diğer olguların önüne geçerek kirlenme sürecinin sembolik göstergelerinden biri olmuştur. Süreç devam etmektedir. Bu yıl mayıs ayında Marmara Denizi’nin birçok bölgesinde gözlenen deniz yüzeyini kaplayan, yapışkan, kremsi, sarımtırak renkli yapıya sahip, adhezyon (tutunma) safhası olarak gözlemlenen olgu, bakterilerin oluşturdukları biyofilm tabakasıdır. Biyofilmler, mikroorganizmaların kendi ürettikleri madde içerisinde korunaklı bir şekilde kalabilmesini sağlayan yapılardır.

Masif müsilaj

2020-2021’de yaklaşık 9 ay boyunca Marmara Denizi’nde masif müsilaj olgusu yaşanmıştır. Müsilaj organik yapıya sahiptir, tüm organik materyaller gibi parçalanması için bakteriyolojik faaliyete ihtiyaç vardır. Böyle de olmuş, müsilaj kütlesi bakteriler tarafından parçalanmıştır. Bakteriler için besin kaynağı olan bu kütle parçalanıp azalırken bundan faydalanan bakterilerin miktarında büyük artışlar gözlenmiştir. Söz konusu bakteri faaliyeti halen devam etmektedir. Tüm bakteri faaliyetlerinde olduğu gibi, bu mikroorganizmaların oluşturduğu biyofilm adı verilen olgu, Marmara Denizi’nin birçok bölgesinde gözlenmeye başlamıştır.

Marmara Denizi örneğinde de görüldüğü gibi, ekolojik sorunlar yalnızca mühendislik becerisi ile çözülememektedir. Bir ortamdaki değişimlerin gerçek boyutları, ancak ortam-canlı ilişkilerinin iyi bir şekilde bilinmesi ile açıklığa kavuşabilir. Bu nedenle kirlenme gibi, geniş çapta biyolojik etkisi olan bir konuda, ekologlar ile teknolojistlerin birlikte çalışmaları, gerçeğe daha etkin yaklaşılmasını sağlayabilecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları