Olaylar Ve Görüşler

Liyakati liyakatsizleştirmek - Prof. Dr. Haluk ERKUT

21 Ağustos 2023 Pazartesi

Liyakat, özünde “layık olmak” demektir. Neye layık olunacak diye sorarsak ilk akla gelen “görev”e layık olmaktır. Bir göreve nasıl layık olunur dersek de bunun yanıtı işi “bilmek” ile ilgilidir. Yani görevin bilgilerine ve tecrübesine sahip olmaktır. Çoğunlukla liyakat tarifi burada takılır kalır. Aslında bu, liyakat zincirinin sadece ilk halkasıdır.

İkinci halka “beceri”dir. Bilgi her zaman zorunludur ama sadece bilgi, o işi  yapmaya yetmez. Uygun bilgileri, farklı koşullarda kullanma “beceri”lerine ihtiyaç vardır. Türk atasözü der ki: “At binenin, kılıç kuşananın. Her şey onu gereği gibi kullanmasını bilenin.”

SON HALKASI

Üçüncü halka, çoğu zaman unutulan bir özelliktir. Bu özellik “kişilik” yapısı ile ilgilidir. İşinin ehli birisi, rakiplerini çelmelemek için yalan söyleyebilir. İşinde becerili birisi, sahtekârlık yapabilir. “Tilki kümesi iyi tanıyor diye bekçi yapılır mı?” Bu tür kişiler, işlerini iyi yapıyor olsalar bile, kurumlarına layık değildirler. 

Liyakatli olmanın son bir halkası daha vardır. O da yapılan görev ile hangi amaca ve kimlere hizmet edildiğidir. İşte burada, liyakat liyakatsizleşir. Bir kişi, işini bilip yapabilse de kişilikli bir kişi olsa da eğer, mesela bir kaçakçının, bir hırsızın değirmenine su taşıyorsa, liyakatini kaybeder. Çünkü o artık, liyakatsizliği besleyen bir kukladır. Ve kötü niyetler için kullanılarak topluma zarar veriyordur.

Sonuca gelirsek esas olan, öncelikle topluma layık olmaktır. Ama toplumun da uygarlığa layık olması şartıyla... Yoksa, liyakatsizler liyakatsizleri arar, bulur! Liyakatli olanları da kuklalaştırıp, toplum içinde liyakatsiz yapar... Sonra ne olur? Cenap Şahabettin’in yaşadığı dönemi değerlendiren özetiyle, “Eşeği mektep müdürü yaparsan dershaneyi ahıra çevirmesine laf edemezsin...” 

PROF. DR. HALUK ERKUT



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları