Olaylar Ve Görüşler

Kutuplaşmayı okumak - Kadir Serkan SELÇUK

03 Haziran 2023 Cumartesi

İngiliz tarihçi Eric Hobsbawm’ın, İkinci Dünya Savaşı’nda SSCB ile ABD’nin nasıl olup da bir araya gelebildiğine ve ortak hareket ettiğine dair görüşleri, günümüz Türkiye’sinde yaşanan kutuplaşmanın fikirsel anlamda özünü kavrayabilmek adına ışık tutucudur. Hobsbawm’a göre; kapitalizmin ve sosyalizmin iki başat gücünü işbirliğine yönelten ana dürtü, ikisinin de her ne kadar ayrı yollara da yönelseler, 1789 Aydınlanma Devrimi’nin çocukları olmalarıdır. Aydınlanmanın her yönüne karşı amansız bir savaş açan faşist ideolojiye ve liderlerine karşı beraber hareket etmelerinin ana sebebi budur. Bilindiği gibi, zorlu ve kanlı bir sürecin ardından bu işbirliği başarıyla sonuçlanmış, dünyayı ele geçirerek bütün insani değerleri yok etmeyi amaçlayan faşist diktatörlükler tarihe karışmıştır. 

2023 Türkiye’sinde oluşan kamplaşma, yine fikri bakımdan, İkinci Dünya Savaşı’nda dünyada yaşanan bölünmenin benzeri durumundadır. Meydana gelen ayrışmanın öncü niteliği, Aydınlanma Devrimi’ni ve ortaya çıkardığı düşünceleri savunanlarla bunları yok sayanlar arasındadır. Başka deyişle, bir tarafta Aydınlanmanın getirdiği demokrasi, laiklik, eşitlik, özgürlük gibi değerleri savunanlar, diğer tarafta bu değerleri arka plana atmak hatta ezmek isteyenler vardır. Her ne kadar Erdoğan yarışı kazansa da seçimler, iki taraf arasında güç dengesi bakımından ciddi fark olmadığını göstermiştir. Fakat bütün gücü tek kişide toplayan mevcut sistem sebebiyle, bu dengenin göz ardı edilmesi olasılığı yüksektir. 

ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇ

Bu bakımdan Türkiye, çelişkinin daha fazla derinleşeceği, iki kutup arasındaki bakış açısının daha çok açılacağı zorlu bir beş yıla girmiştir. Bu beş yılda baskının artacağına, yaşam tarzlarına varan müdahalelerin, hedef göstermelerin sıklaşacağına şüphe yoktur. Ancak önümüzdeki süreci sadece bu yönüyle değerlendirmek de doğru olmaz. Bu beş yıl, yaratacağı zorlukların yanı sıra aydınlanmacı güçlere belli olanaklar da sunacaktır. Artacak baskıyla birlikte, her geçen gün daha fazla kişinin özgürlük ve insan haklarının önemini kavrayacak olması bu olanaklardan sadece biridir.

Demokrasinin rafa kaldırıldığı, özgürlüklerin yok sayıldığı, insanların ötekileştirildiği her rejim, ne kadar güçlü olursa olsun zayıflamaya ve sona ermeye mahkûmdur. Erdoğan’ın, partisinin ve ortaklarının başına gelecek olan da budur. Her seçimde kan kaybetmeleri ve yeni ortaklar arayarak durumu kurtarmaya çalışmaları bundandır. Her şeye rağmen bu uzun sürecin sonunda kazanan, tıpkı İkinci Dünya Savaşı sonunda olduğu gibi aydınlanmayı ve fikirlerini rehber edinmiş, demokratik, özgürlükçü ve insan haklarına saygılı güçler olacaktır.

KADİR SERKAN SELÇUK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları