Olaylar Ve Görüşler

Kutsanmış tek adam iradesinin yıkılışı - Doç. Dr. Necati Ulunay Ucuzsatar

27 Nisan 2024 Cumartesi

Mustafa Kemal, 17 Mart 1920’de, kolordu komutanlarına gönderdiği, “Kanuni Esasi’nin koruyuculuğunda bulunması gereken yasama ve yürütme gücü, bugün mevcut değildir... Olağanüstü yetkilere sahip bir Meclis-i Müessisan (Kurucu Meclis) oluşturmak zorunludur...” genelgesiyle, Sultan Vahdettin ve buyruğu altındaki İstanbul’u işgali altında tutan İngilizlerin işbirlikçisi adamların her türlü kötülüğüne rağmen, Osmanlı Millet Meclisi’nin 11 Nisan 1919’da kapatılmasından sonra yurdun her köşesinde milletvekili seçimleri yaptırmayı başarmış ve Ankara’da, 23 Nisan 1920’de, üye sayısı 338 olan Millet Meclisi’ni kurmuştu.

İttihat ve Terakki Partisi için bir kulüp olarak yapılan henüz kiremitleri bile konmamış ve elektrik olmadığı için bir kahvehaneden alınarak tavanına asılmış büyük bir lambayla aydınlanan meclis binasına girilmişti. Asıl üye sayısı 338 olmasına rağmen o gün Meclis’te ancak 115 milletvekili toplanabilmişti.

Meclis’in 23 Nisan 1923’teki bu ilk toplantısında, geçici başkanlığa en yaşlı olmasına saygı duyularak Sinop Milletvekili Şerif (Alkan) Bey seçilmiş, “Yüksek meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ulusumuzun içte ve dışta tam bağımsızlık içinde yönetilme konusundaki kararlılığını tüm dünyaya ilan ederek Büyük Millet Meclisi’ni açıyorum!” sözleriyle meclisi açmıştı.

Doğacak Türk Devleti’nin halkın iradesiyle yönetim yerinin adının “Büyük Millet Meclisi” konulacağı belli olmuş; 24 Nisan 1920’deki ikinci oturumunda, Ankara Milletvekili Mustafa Kemal Paşa, katılan 110 milletvekilinin oybirliğiyle Meclis Başkanlığı’na seçilmişti.

Kurulan Meclisi’n yapısı şöyleydi:

-Olağanüstü bir savaş meclisiydi.  

-Tümüyle ulusaldı.

-Toplumun tüm kesimlerini temsil eden geniş tabanlı bir meclisti.

-TBMM, “kurucu”, “halkçı”, “devrimci” bir meclisti ve kendi (ulus) iradesiyle yeni bir “Türk Devleti” kurmuş ve bu “ulus devlet” olmuştu.

“Meclis Hükümet Sistemi”ni benimsemiş; “Yasama”, “Yürütme” ve “Yargı” organlarını elinde tuttuğundan “Güçler Birliği”ni esas almıştı.

Ulus egemenliği, yurdumuzu kurtaran Türk ulusal savaşımının (1919-1923) temel ilkesidir! Böylece “Hilafet-Saltanat” rejimi sona ermiştir. 23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi ile büyük Atatürk’ün: “Egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusundur!” özdeyişi ile kul olmaktan kurtulup yurttaşlığa kavuşan ve iradesini kendi eline alan Türk ulusunun Aydınlanma ve çağdaşlaşma devrimleriyle yükselişinin yolu açılmıştır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları