Olaylar Ve Görüşler

Korku toplumunda eğitim - Erdal Atıcı

23 Ekim 2024 Çarşamba

Çöl ortasında bir kervan ağır ağır ilerlemektedir. Ters yönden de veba gelmektedir hızlı hızlı. Kervancıbaşı “nereye böyle” diye sorar vebaya: “Bağdat’a gideceğim beş bin kişinin canını alacağım” diye yanıt verir veba. Bir süre sonra dönüş yolunda yine karşılaşırlar. Kervancıbaşı vebaya, “Sen bana yalan söyledin” der. “Duyduğuma göre, beş bin kişinin değil, elli bin kişini canını almışsın.” “Ant içerim ki” diye karşılık verir veba, “Beş binden bir tek fazla can almış değilim. Ötekiler korkudan öldüler.” 

Korku tüm toplumu derinden yaralayan bu çağın vebasıdır. 

ŞİDDET TIRMANIYOR

Son yıllarda televizyonlarda ve sosyal medyada yayımlanan şiddet görüntüleri, topluma dalga dalga yayılarak gençleri ve çocukları korkuya sürüklemektedir. Katliama varan kadın öldürümleri, çocuklara uygulanan şiddet, yaşlılara karşı işlenen insanlık suçları, hayvanlara karşı yapılan eziyetler, doğa katliamları, özellikle çocukların ruh sağlığında derin kırıklara yol açmaktadır. 

Kendisini bir tehlike karşısında gören bütün canlılar korkuya kapılır. Hızla bu tehlikeyi savuşturmak için önlem alır, kendisini savunur. Ancak, çocuklar tehlikeler karşısında savunmasızdır. Yaşamlarını etkileyecek olayların, iyi mi kötü mü olduğunun ayırdına varamazlar. Sürekli korku yaşayan çocuklarda; güvensizlik, aşırı ürkeklik, korkunç rüyalar görme, altını ıslatma, hatta kekemeliğe varan ağır sonuçlar görülmektedir. Kimi çocukların yaşadıkları korkunun sonucu ise yıllar sonra ortaya çıkmaktadır.

Toplumsal korkuyu kimi zaman devletler özellikle yayar. Burada amaç, toplumu korku ile yönetmektir. Korku içine sürüklenen toplum, özgürlüğünden vazgeçer. Siner, olana bitene sesini çıkarmaz. Kolay yönetilir, istenen yere kolay sürüklenir.     

Günümüzde, teknolojik devrimin sonucu toplumsal korkuyu artıracak görüntülerle çok sık karşılaşıyoruz. Çocuklarımızda güven duygusu zedeleniyor. İşin kötü yanı ise bu şiddet görüntülerinin bir türlü önüne geçilememesi... Bu durum, insanın aklına şu soruyu getiriyor: “Toplumsal korkuyu artırmak için, bu görüntüler kasıtlı mı yayılıyor...”  

UMUTSUZLUK HAKİM

Diyarbakır’da bir ilkokul çocuğumuzun canice öldürülmesi, küçücük bedeninin bir çuvala konup dere yatağına atılması, televizyonların günlerce o köyden canlı yayın yapmaları, cinayet ayrıntılarının saatlerce ekranlarda yorumlanması toplumda var olan kaygı ve korkuyu artırmıştır... 

Bu olayın yarattığı sarsıntı devam ederken geçtiğimiz günlerde bir gencin, tasarlayarak iki genç kızı öldürmesi, korkunç görüntülerinin sosyal medya üzerinden hızla yayılması, toplumsal korkuyu öfkeye dönüştürmüştür. Yine Van’da üniversite öğrencisi Rojin’in kaybolması, sonra ölü olarak bulunması. Çete tarafından yenidoğan bebeklerin öldürülmesi, savcıyı bile tehdit edebilmeleri... Neredeyse her gün yaşanan kadın cinayetleri, toplumsal korkuyu doruğa çıkartmıştır.

Son olaylardan sonra anne ve babalar diken üzerindedir. Ekonomik zorluklarla boğuşan, ayın sonunu borçla getiren, çocuğunu okutmak için yaşamdan vazgeçen aileler, her geçen gün geleceğe dair umutlarını da yitirmektedir.

KORKU YENİLEBİLİR

Eğitimde göstermelik ve yüzeysel önlemlerle korkuyu ve onu yaratan nedenleri ortadan kaldırmak olanaklı değildir. Korku yaratan nedenlerle devletin amansız savaşması, güven sağlaması çok önemlidir. 

Ayrıca; çocuklarda kişilik eğitimine önem verilmesi gerekmektedir. Korkuya karşı durabilen, yanlışını itiraf eden, kötü bir iş yapan arkadaşını desteklemeyen, bir işi yüklenme kararlılığı gösteren, sorumluluk alabilen, toplum içinde korkusuz, sözü ve davranışları paralellik gösteren bireyler, öğrenciler yetiştirmek hedeflenmelidir. Öğrencilerin içindeki görev duygusu ne kadar gelişirse, ne kadar bilinçli davranırlarsa korkunun yenilmesi o kadar kolay olacaktır.  

Korku yenilebilir. İnsanlık tarihi korkuları yenerek ilerleyebilmiş, korkuyu yenerek uygarlıklar yaratmıştır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları