Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
KÖİ Sözleşmeleri ve Bütçe Hakkının Gaspı - Prof. Dr. Duran BÜLBÜL
Bütçe hakkı,
günümüz demokrasisinin en önemli
kilometre taşlarından biridir. Yeni vergiler koymak isteyen Kral John’a karşı
çıkan yerel soylular arasında 1215 yılında imzalanan Magna Carta ile ilk defa
kralın, sınırsız kabul edilen vergi koyma yetkisi sınırlanmıştır. 1769 yılında
ise, kralın ancak parlamento onayı ile vergi koyabileceği hüküm altına alınmıştır.
Fransız Devrimi ile demokratik merkezî devlet kavramı
önem kazanmış ve devletler teker teker meclis onayıyla kabul edilen bütçenin uygulanmasına geçmiştir. Bu tarihsel olaylardaki
amaç, kralın hesap
vermeksizin, keyfi vergi toplamasını ve harcama yapmasını engellemektir. Magna
Carta’nın öncesine dönüş.
Bütçe hakkının en temel tanımı devletin tüm gelir ve harcamalarının, halkın temsilcilerine sunulması, uygun görülürse onaylanması ve devlet organlarının bu bütçenin çizdiği sınırlar içinde gelir toplaması ve harcama yapmasıdır. Uygulanan bütçe ise, ertesi yıl kesin hesap kanunu olarak yine halkın temsilcilerinin önüne gelir ve incelendikten sonra onaylanır.
Ülkemizdeki
uygulamada ise, bütçe süreçleri halk temsilcilerinden bilgi
saklama çabasına dönüşmüştür. TBMM çatısın altında Plan Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmeler, bakanların soruları geçiştirildiği ve sadece rakamların
okunduğu görüşmelerden öteye geçememektedir. Genel Kuruldaki bütçe görüşmeleri ise parmak indirip kaldırmaktan ibaret hale gelmiştir.
SÜRDÜRÜLÜMEZLİĞE DOĞRU
Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) sözleşmeleri özelinde
bakıldığında ise, İngiltere başta olmak üzere pek çok ülkede KÖİ sözleşmeleri
terk edilmekte, yeni ihaleler yapılmamakta ve eski sözleşmeler yüksek tazminatlar nedeniyle
iptal edilememekte, bitmesi beklenmektedir.
Bunun en temel sebebi, maliyetlerin
yüksekliğidir. Devletin kendi yapması halinde uzun vadede daha ucuza
maledilecek projeler, maliyetin uzun yıllara yayılması hayali ile özel sektöre yapılmış ancak uzun vadede bu
maliyetler katlandıkça
katlanmış ve sürdürülemez hale gelmiştir.
TÜM DÜNYA TERK EDERKEN
Cumhurbaşkanlığınca yayımlanan Kamu Özel İşbirliği Raporu – 2018
isimli raporun altıncı sayfasında, tüm dünyada imzalanan KÖİ proje sayı ve
tutarının 2012 yılında zirve yaptıktan sonra, 2018 yılında neredeyse %70
oranında azaldığı, yani dünya ülkelerinin bu modeli artık terk ettiği açıkça görülmektedir.
2019 yılı bütçe görüşmelerinde sağlık bakanı, şehir hastanelerinin artık KÖİ modeli ile değil, devlet tarafından yapılacağını açıklamıştı. Bu açıklama, KÖİ modelinin ne kadar yanlış olduğunun itirafıydı aynı zamanda. Bu itirafa rağmen mevcut sözleşmelerin iptali ile ilgili olarak bir adım atılmadı. Dolayısıyla, devletin hatalı olduğunu kabul ettiği bir model halen uygulanmaya devam ediyor.
TAM BİR SIR PERDESİ
Şehir hastaneleri, köprü,
otoyol ve havalimanları başta olmak üzere pek çok proje ile akıllara kazınan (KÖİ) sözleşmeleri kamuoyu için tam bir sır perdesi. Sadece adı tam
olarak bilinen bu projeler ile ilgili olarak geri kalan neredeyse hiçbir bilgi kamuoyu ile
paylaşılmamaktadır. Hâlbuki bu sözleşmeler
ile bütçeden şirketlere 25
yıla kadar sürelerle ödeme
taahhüdü veriliyor ve sözleşme
fesih hakkı, yüksek
tazminatlar nedeniyle, neredeyse kullanılamaz hale getiriliyor.
Böylece, kimsenin bilmediği sözleşmelerle, halkın cebinden şirkete ödenen tutarlarla ilgili olarak
TBMM’ye ve kamuoyuna bilgi verilmeden ödemeler yapılmaya devam ediliyor.
KÖİ projeleri demokratik sistemi sadece bütçe hakkı açısından değil, siyasi sorumluluk
açısından da zedelemektedir çünkü KÖİ
projelerinin siyasi faturasını sözleşmeyi
imzalayanlar değil, borç yükü sürdürülemez hale gelince iktidarda olanlar ödemektedir.
Bugün imzalanan 25
yıllık bir sözleşmeden
kaynaklanan yüksek tutarlar, kartopu gibi bütçe üzerinde giderek artan bir yük oluşturmaktadır. Bu yük artık
sürdürülemez hale gelince de ülkenin borç krizi yaşaması kaçınılmaz hale
gelmekte ve bunun faturasını o anda iktidarda olan siyasiler ödememektedir.
EN UFAK BİLGİ YOK
KOİ’nin sonuçları hesaplanmalı KÖİ sözleşmelerinin, ülkemiz mevzuatına
göre, bütçeye imtiyaz sözleşmesi
ya da finansal kiralama sözleşmesi
olarak kaydedilmesi gerekmektedir. Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin
24 ve 25’inci maddeleri, bu sözleşmelerin
detaylarının bilanço
dipnotlarında gösterilmesini
emretmektedir.
Kamu özel
işbirliği sözleşmesi
imzalayan Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı,
Karayolları Genel Müdürlüğü Devlet Hava Meydanları İşletmesi ve Savunma
Sanayisi Başkanlığı bilançolarında
KÖİ sözleşme bilgilerine en
ufak yer verilmemiştir.
Yönetmelik
hükmüne aykırı bir şekilde KÖİ sözleşme
detaylarını paylaşmayan bu kurum yöneticileri
hakkında gereği yapılmalı ve hızlı bir şekilde bu bilgiler kamuoyu ile
paylaşılmalıdır.
Ayrıca şeffaf
bir ülkede olması gerektiği gibi, KÖİ sözleşmelerinin tüm ödeme
detayları, garanti şartları
ve tutarları ile fesih şartları da açıklanarak
bunların bütçe üzerinde
yarattığı yükler hesaplanmalıdır.
Sonuç olarak, mega projeler olarak adlandırılan ve her fırsatta
reklamı yapılan işlerin, bütçeye
maliyetinin bilinmediği bir ülkede bütçe hakkından bahsetmek mümkün değildir.
PROF. DR. DURAN BÜLBÜL
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Narin Güran davasında ikinci gün sona erdi!
- 'Önümüzdeki 72 saat önemli, bir baba olarak...'
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Hâkimin itirafı
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- 'Kurultay haktır, Genel Başkan padişah değildir'
- Erdoğan'dan kayyum için ilk açıklama
- '22 yılın yükünü sırtıma almam'
- Yangın itirafı!
- Açıklayacağına söz verdiği 'gizli dosyalar' neler?