Olaylar Ve Görüşler

KÖİ Sözleşmeleri ve Bütçe Hakkının Gaspı - Prof. Dr. Duran BÜLBÜL

29 Haziran 2020 Pazartesi

Bütçe hakkı, günümüz demokrasisinin en önemli kilometre taşlarından biridir. Yeni vergiler koymak isteyen Kral John’a karşı çıkan yerel soylular arasında 1215 yılında imzalanan Magna Carta ile ilk defa kralın, sınırsız kabul edilen vergi koyma yetkisi sınırlanmıştır. 1769 yılında ise, kralın ancak parlamento onayı ile vergi koyabileceği hüküm altına alınmıştır.

Fransız Devrimi ile demokratik merkezî devlet kavramı önem kazanmış ve devletler teker teker meclis onayıyla kabul edilen bütçenin uygulanmasına geçmiştir. Bu tarihsel olaylardaki amaç, kralın hesap vermeksizin, keyfi vergi toplamasını ve harcama yapmasını engellemektir. Magna Carta’nın öncesine dönüş.

BÜTÇE HAKKI

Bütçe hakkının en temel tanımı devletin tüm gelir ve harcamalarının, halkın temsilcilerine sunulması,  uygun görülürse onaylanması ve devlet organlarının bu bütçenin çizdiği sınırlar içinde gelir toplaması ve harcama yapmasıdır. Uygulanan bütçe ise, ertesi yıl kesin hesap kanunu olarak yine halkın temsilcilerinin önüne gelir ve incelendikten sonra onaylanır.

Ülkemizdeki uygulamada ise, bütçe süreçleri halk temsilcilerinden bilgi saklama çabasına dönüşmüştür. TBMM çatısın altında Plan Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmeler, bakanların soruları geçiştirildiği ve sadece rakamların okunduğu görüşmelerden öteye geçememektedir. Genel Kuruldaki bütçe görüşmeleri ise parmak indirip kaldırmaktan ibaret hale gelmiştir.

SÜRDÜRÜLÜMEZLİĞE DOĞRU

Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) sözleşmeleri özelinde bakıldığında ise, İngiltere başta olmak üzere pek çok ülkede KÖİ sözleşmeleri terk edilmekte, yeni ihaleler yapılmamakta ve eski sözleşmeler yüksek tazminatlar nedeniyle iptal edilememekte, bitmesi beklenmektedir.

Bunun en temel sebebi, maliyetlerin yüksekliğidir. Devletin kendi yapması halinde uzun vadede daha ucuza maledilecek projeler, maliyetin uzun yıllara yayılması hayali ile özel sektöre yapılmış ancak uzun vadede bu maliyetler katlandıkça katlanmış ve sürdürülemez hale gelmiştir.

TÜM DÜNYA TERK EDERKEN

Cumhurbaşkanlığınca yayımlanan Kamu Özel İşbirliği Raporu – 2018 isimli raporun altıncı sayfasında, tüm dünyada imzalanan KÖİ proje sayı ve tutarının 2012 yılında zirve yaptıktan sonra, 2018 yılında neredeyse %70 oranında azaldığı, yani dünya ülkelerinin bu modeli artık terk ettiği açıkça görülmektedir.

2019 yılı bütçe görüşmelerinde sağlık bakanı, şehir hastanelerinin artık KÖİ modeli ile değil, devlet tarafından yapılacağını açıklamıştı. Bu açıklama, KÖİ modelinin ne kadar yanlış olduğunun itirafıydı aynı zamanda. Bu itirafa rağmen mevcut sözleşmelerin iptali ile ilgili olarak bir adım atılmadı. Dolayısıyla, devletin hatalı olduğunu kabul ettiği bir model halen uygulanmaya devam ediyor.

TAM BİR SIR PERDESİ

Şehir hastaneleri, köprü, otoyol ve havalimanları başta olmak üzere pek çok proje ile akıllara kazınan (KÖİ) sözleşmeleri kamuoyu için tam bir sır perdesi. Sadece adı tam olarak bilinen bu projeler ile ilgili olarak geri kalan neredeyse hiçbir bilgi kamuoyu ile paylaşılmamaktadır. Hâlbuki bu sözleşmeler ile bütçeden şirketlere 25 yıla kadar sürelerle ödeme taahhüdü veriliyor ve sözleşme fesih hakkı, yüksek tazminatlar nedeniyle, neredeyse kullanılamaz hale getiriliyor.

Böylece, kimsenin bilmediği sözleşmelerle, halkın cebinden şirkete ödenen tutarlarla ilgili olarak TBMM’ye ve kamuoyuna bilgi verilmeden ödemeler yapılmaya devam ediliyor.

KÖİ projeleri demokratik sistemi sadece bütçe hakkı açısından değil, siyasi sorumluluk açısından da zedelemektedir çünkü  KÖİ projelerinin siyasi faturasını sözleşmeyi imzalayanlar değil, borç yükü sürdürülemez hale gelince iktidarda olanlar ödemektedir.

Bugün imzalanan 25 yıllık bir sözleşmeden kaynaklanan yüksek tutarlar, kartopu gibi bütçe üzerinde giderek artan bir yük oluşturmaktadır. Bu yük artık sürdürülemez hale gelince de ülkenin borç krizi yaşaması kaçınılmaz hale gelmekte ve bunun faturasını o anda iktidarda olan siyasiler ödememektedir.

EN UFAK BİLGİ YOK

KOİ’nin sonuçları hesaplanmalı KÖİ sözleşmelerinin, ülkemiz mevzuatına göre, bütçeye imtiyaz sözleşmesi ya da finansal kiralama sözleşmesi olarak kaydedilmesi gerekmektedir. Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 24 ve 25’inci maddeleri, bu sözleşmelerin detaylarının bilanço dipnotlarında gösterilmesini emretmektedir.

Kamu özel işbirliği sözleşmesi imzalayan Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü Devlet Hava Meydanları İşletmesi ve Savunma Sanayisi Başkanlığı bilançolarında KÖİ sözleşme bilgilerine en ufak yer verilmemiştir.

Yönetmelik hükmüne aykırı bir şekilde KÖİ sözleşme detaylarını paylaşmayan bu kurum yöneticileri hakkında gereği yapılmalı ve hızlı bir şekilde bu bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Ayrıca şeffaf bir ülkede olması gerektiği gibi, KÖİ sözleşmelerinin tüm ödeme detayları, garanti şartları ve tutarları ile fesih şartları da açıklanarak bunların bütçe üzerinde yarattığı yükler hesaplanmalıdır.

Sonuç olarak, mega projeler olarak adlandırılan ve her fırsatta reklamı yapılan işlerin, bütçeye maliyetinin bilinmediği bir ülkede bütçe hakkından bahsetmek mümkün değildir.

PROF. DR. DURAN BÜLBÜL




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları