Olaylar Ve Görüşler

KKTC 40 YAŞINDA - Ahmet Göksan

15 Kasım 2023 Çarşamba

Az gittik uz gittik, Anadolu coğrafyasını vatan yapabilmek için 7 düvel ile savaştık. Ülkemizi ona saldıranlardan kurtarmanın onurunu bugün hep birlikte yaşıyoruz. Dışarıdan saldıranlara karşın içte de karşımızda yer alanların da günümüzde isimleri bile anımsanmıyor. Zorlu geçen mücadeleden sonra 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu dünyaya duyuruldu. 100. yılı da kutlamanın onurunu hep birlikte yaşıyoruz. Daha nice 100 yıllara...

Tanınma adımı

Kıbrıs Türkleri de Anadolu’da Yüce Atatürk ve arkadaşlarının verdikleri kurtuluş mücadelesi ve bağımsızlık kavgasını örnek olarak aldı. Kıbrıs’ta İngiliz yöneticilerle yerel Rumların saldırılarına karşı direnme haklarını kullandılar. Rumların Kıbrıs Türklerini kendi egemenlikleri altına almaları da KKTC’nin kurulmasının yolunu açıyordu. Bundan 40 yıl önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Kıbrıs Türk Federe Meclisi’nin oybirliği ile aldığı kararla “Dağ başını duman almış” marşını söyleyerek kurup bağımsızlıklarını dünyaya duyurdular.

19 Şubat 1959’da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Türklerle Rumlar eşit ortak olarak kabul ediliyordu. Ada’da yaşanan soykırım olaylarından sonra BMGK’nın toplanarak 4 Mart 1964 tarihinde aldığı 186 sayılı kararla Kıbrıs Türklerini yok sayması çözümsüzlüğü de beraberinde getiriyordu. Anılan bu kararla yukarıda da değindiğimiz gibi Kıbrıs Türklerini hiçbir zaman yönetmemiş olan Rumlar, Türklere de başka seçenek bırakmıyordu.

Bu gelişme üzerine BMGK aldığı 541ve 550 sayılı kararlarla KKTC’nin tanınmamasının da yolunu açıyordu. Son dönemde KKTC, Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak alınmıştır. Bu kararla her sıkıntının aşıldığı söylenemez. Yapılması gereken öncelikle Teşkilat üyesi devletlerin tanınma yönünde gereken adımları atmaları veya anılan kararların güncellenmesi çalışmasını başlatmak gerektiğinin bilinmesi gerekiyor.

İsim değişikliği hamlesi

60 yılı aşkın süredir adada yaşanmakta olan uyuşmazlığın çözümü için BM Genel Yazmanlarının hazırladıkları çözüm önerilerine ilişkin sayfaların sayısı bile bilinmiyor. Son olarak hazırlanan ve Annan Plânı diye tanımlanan belge olmanın ötesinde bir anlam içermeyen belgede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yerine “Kıbrıs Türk Devleti” isminin verilmesi sonrasında adada çözümün olası olabileceği öngörüsünün gerçeklerden uzak olduğu biliniyor. Yapılması gereken bu çağdışı gidişin önlenmesi için ulus olarak hep birlikte hareket etmektir.

Buna koşut olarak, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti biçiminde yapılacak olan isim değişikliğiyle tanınmamışlığın ortadan kaldırılacağı savlanıyor. Bu yönlü yapılacak olan isim değişikliği karşı tarafa verilecek ödün olacaktır. Bu yola gidilmesi halinde tanınmışlık asla gerçekleşmeyecektir. “İsmimizi değiştirdik bizi hadi tanıyın” denilmesi sonrasında BMGK’nin ilgili kararları karşımıza konulacaktır. Bu çözüm önerilerini sunanlar Crans Montana müzakerelerinin kaldığı yerden başlatılması için çağrıda da bulunuyorlar.

Uluslararası kurum ve kuruluşlara fahri üyelik kabullerini gerekli bulurken resmi tanınmaya bu ülkelerden başlanması karşımızda duruyor. İsim değişikliğinin de yararının olmayacağını yinelerken geri adım atmayacağımızın da bilinmesi gerekiyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Kuruluş yılı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40. Onur yılını bir kez daha kutluyor, nicelerine ulaşmayı diliyoruz.

Ahmet Göksan - Yazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları