Olaylar Ve Görüşler

Karanlık Çağda bile aydın kişiler - Prof. Dr. Türkkaya ATAÖV

03 Kasım 2021 Çarşamba

Karanlık ortaçağdan sık söz eder olduk. Oysa o çağda, ondan önce bile, düşünce özgürlüğünü ve o kavramın olmazsa olmazlarını öne süren aydın kişiler vardı. Bunlardan kimileri kiliselerde görevliydi. Çoğunluk tutucudan öte gerici ve baskıcıydı. Ama “Yeniden Doğuş”un (Rönesans’ın) altyapısını ufak katkılarıyla hazırlayanlar da ilk aydınlanma pencerelerini açan bu kişilerdi. Ayrıca, Doğu Roma İmparatorluğu o karanlık çağda bile kendini yönetim ve kilise olarak Roma’daki papalığa bağlı saymıyordu. Batı’da da İmparator güçlüyse papayı o düşürüyor, yenisini o atıyordu. İmparator Justinian’in sirkte görüp beğenerek kraliçe yaptığı Teodora, papaya karşı tavrını korkusuzca sürdürmüştü. 

PAPA DEĞİL MECLİS

Batı kilisesinde yenilik arayan ilk üç düşünür İS 4. yüzyılda yaşamış olan şunlardı: Ambrose, Jerome ve Aziz Augustine. Demek ki, bugünkü bağnazlardan 1600 yıl önce. Ambrose (240-397) iyi eğitim görmüştü. İki ilde valilikten sonra Milano’da din görevlisi oldu. Kilise mülkünün ve parasının gerçekte yoksullara ait olduğunda ayak diretmiştir. Halkın çok tuttuğu bir görevliydi. Bir Yahudi havrası yakıldığında yönetimin başındaki İmparator Teodisius’u suçladı... Jerome (345-420) İncil’i 1600 yıl önce Latinceye çeviren kişidir. Eski Ahit bölümü İbranice aslından farklıdır. Hun, Vandal ve Got saldırılarından ötürü Batı Avrupa laikliğe girebilecek durumda değildi ama Jerome’un yaşamı bu yönde kavgalarla geçti... Afrika doğumlu Aziz Augustine’in (354-430) “İtiraflar” adlı kitabı Rousseau’ya ve Tolstoy’a örnek olmuştur. Çocukluğunda hırsızlık yapmış, yalan söylemişti. O yıllarda, sanki kilise günah işlemezdi. Augustine “Kilise de sıradan kişi de işler” dedi. Eğitimde büyüklere ve öğretmenlere ince, yumuşak ve anlayışlı olmayı önerdi. Bilimle uğraşanlara her şeyin gerçeğini bulmak için kanıt aramalarını vazgeçilmez koşul olarak öne sürdü. Bilimin gerekçelerini 1600 yıl önce kilisenin üstüne yerleştirdi. 

Bu üçün ardından ikinci sırada yer alan Gal kökenli Pelagius (360-420) özgür iradeye inanıyordu. Konstantinopolis Patriği Nestorius (?-451) İsa’nın insan ve Tanrı’nın oğlu olarak iki kişiliği olduğuna inanmıştı. Bu yorum Suriye ve Çin’e yayıldı. Müslümanlığın Katolikliğe karşı Suriye’de tutunmasına yardımcı olmuştur. İsa’nın tek kişiliğine inanan Monofizitler de gene İslamın Mısır’a girişini kolaylaştırdılar. İtalya Kralı Teodorik’in tahta çıktığında ilk eyleminin senato meclisini ziyaret etmesi çok önemlidir. Kral kilisede papayı değil, meclisi öne aldı. 

DENENDİ, ALINAMADI

6. yüzyılda Avrupa’da dikkate değer dört kişi vardı: Boethius, Justinian, Benedict ve Büyük Gregori. Anicius M.S. Boethius (480-524) Hıristiyanlıktan önceki düşüncelere yakındır. Ahlakta stoiklere gider. Dante’yi bile etkilemiştir. “İnançlı yerine erdemli kişi güçlüdür” der... Flavius A.J. Justinian’den (483-565) ürküp Doğu’ya kaçan Atinalılar İran’da poligami ve nikâh düşmeyen ilişkiler görerek geri döndüler. Papaya karşı çıkıp Batı Roma’dan toprak almaya kalktığında, yerli halk onu iyi karşılamıştı.

Aziz Benedict (480-543) lüksten kaçındı; üç yıl bir inde yaşadı. Ona göre, manastırlardaki rahipler zorbaydılar. Din adamı varlıklı ve baskıcı değil, bir lokma bir hırka yanlısı olmalıydı. Vakitlerini para istiflemeye değil, Monte Cassino kitaplığında çalışmaya harcamalıydılar. Sonra papa olan Gregori (540-604) Aziz Benedict’in görüşlerini paylaştı. O yüzyılda Batı’da en önemli kişi herhalde oydu. Soylu ailedendi, ama parasını ve evini yoksullara bıraktı. Yöneticilere görevlerini anımsatan mektuplar yazardı. Gregori 30 yaşındayken, Doğu’da Hz. Muhammet doğmuştu. Fransa, İspanya ve İngiltere kralları güçlenince ve ardından Protestanlıkla kilisenin yetkileri sınırlandı. Zaten, Roma’daki papalık yerli kent soylularının denetimine girmekteydi. İtalya’yı Müslüman Araplar da Osmanlı Fatih Sultan Mehmet de almayı denediler ama olmadı. 

1600 YIL ÖNCE GÖRENLER OLDU

İS 1000 yılı Avrupa’nın en geri zamanının sonuncu ve yükselişe hazırlığının ilk yılıdır. Tarihin coğrafyasına o yıl bakan geleceğin parlak toplumunu Doğu’da görürdü. Ama öyle olmadı. Avrupa bilime açılım yapan Rönesans’tan bu yana teknolojiye ve laik damgalı hamlelere ön safta yer verdi. Bu ileri atılımın ilk alt-yapılarını yukarıda adı geçenler hazırlamışlardı. Onları kuşkusuz Kopernik (1473-1543), Huss (1369-1415), Brahe (1546-1601), Galileo (1564-1642), Kepler ve Newton gibileri izlediler. İnanç merkezlerinin üstünlüğünü geri getirme çabası doğal bilimsel gelişmeyi engelleyecek, koca anakarayı geçmişin bilgi düzeyine indirip ileri atılımları donduracaktı. Bu gerçeği 1600 yıl önce bile görenler olmuştu.

PROF. DR. TÜRKKAYA ATAÖV



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları