Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kamburu Atmak - Ferruh TUNÇ
Birinin yüzünde bir sivilce çıkar, günlerce mesele edinir. Bense sırtımda bir kamburla yaşıyorum... Sözcüğü sözcüğüne aynı değilse de bu ifade otuz kırk yıl önceden öykücü Necati Tosuner ile yapılan bir söyleşiden aklımda kaldı.
O ve onun gibi nice yazarlarımız var; “edebiyle” yaşıyor ve yazıyorlar, fakat biz
yeterince izleyemiyor, etkileşemiyoruz onlarla: Dirsek atma ile sırt sıvalama
dışında, birbirimizden haberdar olacağımız, yüreklendireceğimiz ve bir o kadar
zorlayarak, birbirimizi geliştireceğimiz bağları ne piyasalar ne dergiler ne
festivaller sunuyor çoktandır
edebiyat dünyasındaki bizlere.
Sanırım bunun en önemli nedeni edebiyatla sınırlı olmayan, onu da içeren bir “bağlam yitimi”. Bizi biz yapacak; birbirimizle ilgilenme,
birbirimizi merak etme ve sevme dayanağı da olacak; kendimizi, ilgimizi,
dünyalarımızı kapsayıp, genişletirken birbirine bağlayacak olan “etkileşim” eksikliğini ben buna
bağlıyorum. Bu öyle önemli ki, varlığı bizi
hafifletecek olanın yokluğu, sırtımıza birilerinin git gide ağırlaşan bir yük bindirmesine neden oluyor:
Otoriterlik, hoyratlık, bayağılık,
değerbilmezlik, kibir ve küstahlıktan
oluşan kamburumuz günden güne
irileşiyor.
YENİ BİR ÇAĞ KIRILMASI
Bretton Woods düzeninin
yıkılmasını milat alabileceğimiz bir çağın yeni bir kırılmaya ya da milada dayandığı zamanları yaşıyoruz:
Doların altın karşılığı
olmaktan çıkmasıyla akışkanlık ve keyfilik kazanan sermaye, dünyayı kuşatıp
nefesini keserek seçeneği
olan reel sosyalizmi de yok ettikten sonra, eksikleriyle, yanlışlarıyla da
olsa, eskiden insanların bir kısmını bütünleyen, etkinleştiren, umutlandıran
insani paradigmaları, mantalite ve dünya görüşlerini de öldürdü;
yerine neoliberal ekonomizmi, pragmatik felsefeyi, tekniğe hizmet eden bilimi,
imansız dini koydu.
Bunları reddeden sanatı ise sözüm ona
muhalif, nihilist bir estetizmin kucağına iteleyerek insanlığın en büyük umudu ve dayanağı olan sezme ve
duyma gücünü; kurduğu gönüllü
kölelik, öğrenilmiş
çaresizlik, habersiz sömürü,
yalandan özgürlük düzenini
tehdit eder olmaktan çıkardı.
Aydınlanma, ulusal kurtuluş, yeniden kuruluş ve sosyalizm çağlarının birçok nedenle kesintiye uğrayan diğerkam, eşitlikçi, barışçı, enternasyonalist ve yurtsever sanatının yerine kolonyal medenileştirme dönemi ile -kullandığı yöntemler dışında- özde benzer olan oryantalist, Batı merkezci, emperyal muhayyileyi tehdit etmekten uzak, sosyal ve insani gelişim alanları dışında temalara sürgün edilmiş bir sanatı teşvik etti.
Uygulaması çöken sosyalizmin, aslında onun bir türü olduğunu ve bir türe indirgenemeyecek sosyalizmin aslında sanatsal bir tahayyülün ürünü olduğunu, bu tahayyülün kendisi için en büyük tehlike olduğunu hiç kuşkusuz biliyordu; bu yüzden, kurulu düzenle hesaplaşmak dışında her şeyi yapmakta özgür yeni bir sanat kurumu, -bununla birlikte bir edebiyat- yaratmaktadır diyebiliriz neoliberal globalizm.
NEOLİBERAL KAMUFLAJ
Bir çocuğun oyun tepsisi gibi
kıtaların, bölgelerin,
ülkelerin yaşamlarını alt üst etti, saray erbabının av partilerini andıran
kitlesel cinayet partileri düzenledi. Kardeşi kardeşe düşürdü. Sağlığı,
eğitimi, ulaşımı, taşeronlaştırdı; kamusal hizmetleri sermayesi olanın
nemalanacağı kamu-özel
ortaklığı yaftalı yeni düzeneklere devretti.
Ulusal varlıkları uluslararası
sermayeye devretti. Var olan her şeyi finansallaştırarak küçük tasarrufçuyu bir at yarışı oyuncusuna çevirdi. Cemaatçiliği şirketokrasi destekli sivil
toplumculukla, etnikçiliği
kültürel haklarla bocaladı. Uygarlığı, cinsiyet ayrımcılığına karşı olmak ve
cinsel tercih özgürlüğüne
saygı duymakla sınırladı.
Mutluluğu, hedonist bir iyi hissetme haline, insanı
bir tüketici olmaya indirgedi. “Mangıristan”
liberalizmini, “kazino
kapitalizmi”ni, demokratik, eşitlikçi,
bütüncül kamusal bir gönenç arayışının yerine koydu; onu, sistemin
tekelci kapitalist, emperyalist makine dairesini örten bir kamuflaj olarak kullandı.
ÜLKEMİZ, HALKIMIZ, DİLİMİZ
Bağlam yitiminden kurtulmak üzere, onun bizi sürdüğü ya da gönüllüsü olduğumuz nihilist
estetizmden kurtarmalıyız. Etnik kimlik, coğrafi alan, kültürel haklar,
cinsiyet ayrımcılığı gibi çok önemli konulardaki duyarlığımızı daha büyük paradigmalara
taşımalıyız. Sırtımızdaki kamburları atmalıyız.
Diktatörleri halkının ve ülkesinin üstüne değil, siyasal mezarlarına
devrilecek şekilde tahtlarından indirmeliyiz. Bugün hâlâ en büyük ve değerli
varlığımız ülkemiz, halkımız ve dilimizdir.
Geçmiş bir masala dönüşmeyecek, yarın ulaşılmaz bir düş olarak kalmayacaksa öykümüzdeki bu dağılmayı, şiirimizdeki bu kendi kendine yeten kapalılığı, romanımızdaki onu sığlaştıran zanaat ve kestirme sanatçı olma hevesini terk ederek bizi, anlaşmazlıklarımızı belirginleştirerek ortaklıklarımızı çoğaltacak, böylelikle bir üst yaşam deneyimine taşıyacak yollar arayıp bulmalıyız. Bu bağlam yitimini durdurmalı, bizi etrafında toplayacak, bizi yeniden yaratacak sanatın yolunu açmalıyız.
Söze girerken değindiğimiz söyleşideki öykücü Tosuner, doğuştan ve tedavisi mümkün olmayan bir kamburu taşımaktan söz ediyordu ve bunun sırttan mental olarak atılabileceğine getiriyordu sözü. Bağlam yitimimiz doğuştan değil, bu yüzden sırtımızdan atmak daha da kolay olsa gerek.
Yoksa şimdiki sivilcelerimiz bile kamburlara dönüşebilecek.
FERRUH TUNÇ
ŞAİR - YAZAR
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Narin Güran davasında ikinci gün sona erdi!
- 'Önümüzdeki 72 saat önemli, bir baba olarak...'
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Hâkimin itirafı
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- 'Kurultay haktır, Genel Başkan padişah değildir'
- Erdoğan'dan kayyum için ilk açıklama
- '22 yılın yükünü sırtıma almam'
- Yangın itirafı!
- Açıklayacağına söz verdiği 'gizli dosyalar' neler?