Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İttifak siyaseti nereye? - Oğuz Kaan SALICI
Bir süredir, ittifak görüşmeleriyle ilgili farklı çevrelerde ismim anılıyor. Bu nedenle deneyimlerimi ve düşüncelerimi açıkça paylaşma gereği duydum.
14 Mayıs seçimlerinde CHP adına ittifak görüşmelerini yürütmek üzere görevlendirildim. Partime olan bağlılık duygumla ve demokratik mücadeleye olan inancımla görevi seve seve kabul ettim. Altılı masayı demokratik siyasetin önemli bir aşaması olarak gördüm.
Millet İttifakı; seçim için kurulmuş, esnek ve kapsayıcı bir güç birliğiydi.
Seçim kanunlarını biz yazmadık. Biz sadece muhalefetteki en geniş bloku ördük.
Yerel seçimlerdeki ittifakımız büyükşehirlerde muazzam bir sinerji yakalamıştı. Bu defa A planımız ittifak içi ittifaktı. Millet İttifakı’nda yer alan diğer siyasi partiler kendi aralarında anlaşamayınca A planımızdan feragat etmek zorunda kaldık.
A PLANI
Yeni durumda, Meclis sandalye projeksiyonları güç birliği yapmamız gerektiğini gösteriyordu. Biz de buna uygun davrandık.
Ortak liste, A planımız gerçekleşmeyince başvurduğumuz bir yoldu. Bu defa sinerji üretmedi. 50+1’e ulaşmak için uyguladığımız tarihsel buluşma modelimiz yanlışsa, doğrusuna dair başka bir öneri de gelmedi.
Geriye dönüp bakınca, anket firmalarının komple yanıldığı bir seçimin ardından “Listeleri anket firmalarına göre yapmalıydık” önerisi pek sağlıklı bir analizin sonucuymuş gibi görünmüyor. Dahası, masanın hukukunu milletvekilli listelerine indirgemek de doğru değil.
İttifak ortaklarımızın katkısı AKP’nin yarattığı kutuplaşmanın kırılması adına oldukça değerliydi.
Bir aktörün değeri sadece cüssesinin büyüklüğüne göre ölçülmez. Örneğin İYİ Parti’ye grup kurması için destek verdiğimizde de önemli olan İYİ Parti’nin seçmen gücü değildi. Asıl olan, bizim demokrasimizdi.
Geçtiğimiz seçimlerde beklentimizin altında kaldık diye ittifak siyasetinden vazgeçemeyiz. CHP’yi toplumun tüm kesimlerine açma rotasından sapamayız. Kendimizi sabırla ve inatla anlatmaktan cayamayız. Kürt seçmenle bağ kurma çabamızı sonlandıramayız. Seçimi kazansaydık makam için her türlü övgüyü dizecek insanların şimdi siyasi ahlakın sınırlarını zorlamasını fazla ciddiye alamayız.
Kabul edelim; bu seçim sisteminde altılı masadaki siyasi partilerle hem rakip hem müttefikiz. Başkanlık sistemi geçerli olduğu sürece “ya rakip ya müttefik” anlayışına dayalı, tek boyutlu siyaset anlayışının katı mantığına dönemeyiz.
DOSTLUKLARI SÜRDÜRMEK
Bu sistem, kutuplaşmaya; kutuplaşma, rekabetin sertleşmesine; sertleşen rekabet de müttefiklerimizin öngörülebilirliğinin azalmasına yol açıyor. Siyasetin yeni koşullarına uyum sağlayamayanlar ittifakları reddedebiliyor. Hal böyleyken fevri çıkışlardan kaçınmak gerekiyor. Dostlukları sürdürmek özen ve nezaket istiyor.
İttifakları karalayıp, bile bile ya da bilmeden, yerel seçim arifesinde Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmenin anlamı yok. Yerel seçimlerde; adaleti yok eden, laikliği kurcalayan ve sürekli korku yayan Cumhur İttifakı zihniyetiyle yarışacağız.
Muhalefetteki her tartışma kıymetlidir. Ama hiçbir iç tartışma yerel seçimlerde AKP’yi mağlup etmekten daha kıymetli değildir.
OĞUZ KAAN SALICI
CHP PM ÜYESİ VE İSTANBUL MİLLETVEKİLİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- İşte en yüksek faiz veren bankalar...
- Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
- Enes'in cezaevi konuşmaları ortaya çıktı
- Nevzat Bahtiyar'ın oğlu ilk kez konuştu
- Teğmene çirkin saldırıda yeni gelişme!
- İmamoğlu'ndan Bakan Tunç'a sert yanıt
- 'Bedeli çok ama çok ağır olur'
- DP'de deprem: İstifa ettiler
- Özel'den dikkat çeken Kılıçdaroğlu kararı