Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İnsan ve denizcileşme - Hakan ERCAN
Deniz ve insanoğlu arasında çok yönlü ve muhteşem bir ilişki vardır. Bu ilişkide denizin “veren”; insanoğlunun “alan” taraf olduğunu ifade etmek gerekir. Denizden aldıklarımızı hiç düşünmeden sayabilmek mümkün: “Yüzme, dalma, balık tutma, kürek, yelken, ulaşım, tatil, spor, sanat, bilim, kültür vb. uğraşlar...” Dahası deniz; aş, iş, ekmek verir, oksijen verir, hayat verir insanoğluna. Yaşam için hepsi birer katma değer olan bahse konu somut kazanımlar yanında benzersiz kıymette soyut nitelikler de kazanabilmek mümkündür denizden.
‘3A NİTELİĞİ’
İnsan olmak, yalnız doğuştan gelen bir kazanım değildir. Yaşamı süresince kişinin kendisine katabildiği ölçüde gelişen bir değerdir. İnsanoğlu esas olarak soyut (ruhsal ve zihinsel) nitelikleri bakımından gelişmesi gereken bir varlıktır. Bu noktada güçlü, yakıcı tesirleriyle insanın bilinç kodlarını açan acı hayat derslerinin ve zor deneyimlerin büyük payı vardır. Bu gerçekliği bir bahriyeliden, büyük şair Nâzım Hikmet’ten kerteriz alarak tanımlamak gerekirse, “Karanlıktan aydınlığa ulaşmak için yanmak gerekir.” O halde insan olmak, “aydınlanmaktır.” Aydınlanmış insan, “Ahlak, Akıl ve Adalet” (3A) vasıflarıyla donanmıştır.
Karasal bir varlık olan insan için deniz ortamı, tabiatıyla zorlu, çetin bir mücadeleyi ve hatta ölüm-kalım savaşını gerekli kılar. İşte bu benzersiz mücadelenin, insanda “3A niteliğinin” gelişimine değer katabileceğini düşünüyorum. Ancak bu edinimin ölçüsü elbette ki -amatör veya profesyonel- her denizci için aynı seviyede, aynı kıymette olamaz; belki de hiç olmaz; yaşanan tecrübelere, çıkarılabilen derslere, bilinç ve farkındalık durumlarına bağlıdır.
İNSAN MERKEZLİ DÜŞÜNCE
İnsan; denizin şiddetinde zorlandıkça, çarpıldıkça daha fazla arınma, törpülenme, özünü keşfedebilme, daha fazla “insan olabilme” fırsatı yakalayabilir. Denizcilik çiledir. Denizin çilesi, aklın gelişimine fırsat sunar. Denizciler; denizde tehlikelere, sınamalara, beklenmedik durumlara maruz kaldıkça “aklını” daha fazla kullanmayı öğrenir; çare bulmak için daha çok düşünür, sorgular. Denizde zor kararlar; dogmalara, duygulara göre değil; “akla (muhakeme) bilime ve kurallara” göre alınır.
Denizde zorda olanlara yardım etmek, hayat kurtarmak, arama-kurtarma faaliyetlerinde bulunmak yalnız görev veya örf-âdet değil aynı zamanda “vicdani ve ahlaki” sorumluluktur. Denizde olmak sabır ve uyum gerektirir. Sabır ve uyum hoşgörüyü geliştirir. Bütün bunlar “insan merkezli” düşünceyi besleyen, büyüten “ahlaki” değerlerdir.
AYDINLANMA LİMANI
Sonuç olarak denizler, insanoğlunun velinimetidir. Amatör veya profesyonel, hayat yolu denizden geçenler, denizlerde ağır bedel ödeyebilirler, ancak madalyonun diğer yüzündeyse “Aydınlanma” limanına ulaşabilme sürecinde paha biçilmez kazanımlar da elde edebilirler. Denizlerden iyilik doğar, denizcileştikçe de çoğalır.
HAKAN ERCAN
(E) TUĞAMİRAL
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- 2024 yılında emekli olmayanlar dikkat!
- HÜDA PAR'lı isim 1950 beyannamesi ile hedef almıştı!
- İmamoğlu Trabzon'da verdiği mesajla dikkat çekti!
- KPSS'ye geç kalan birçok aday kapıda kaldı
- Emekli Albay'dan Teğmen Andı Tartışmasına Sert Çıkış
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan göçme tepkisi...
- Dünyanın ilk özel uzay yürüyüşü resmen başladı
- Eğitim hakkındaki sözleri ile gündem olmuştu... Emekli A
- Sokak, Narin için tek ses oldu: Tayyip Erdoğan'a sorsunl
- İzmir’de 9 Eylül coşkusu…
En Çok Okunan Haberler
- Malvarlığına haciz konuldu!
- Katili itiraf etti!
- Çalışan emekliler dikkat: Maaşınız kesilebilir!
- Amca ile işçi R.A'nın telefon görüşmesi dosyaya girdi!
- Tahliye kararı verildi
- 'Çernobil yanında güllük gülistanlık kalır'
- CHP'li isim olayın perde arkasını açıkladı
- Yolcunun yemeğinden fare çıktı: Uçak acil iniş yaptı
- Kredi faizlerindeki düşüş konut fiyatlarını uçurdu!
- 'Vandalları kim koruyor?'