Olaylar Ve Görüşler

Hukuk ve siyaset ilişkisi - Av. Ali Yılmaz Gürkan

29 Kasım 2023 Çarşamba

Toplumsal bir kurum olan hukuk kendisi gibi toplumsal birer kurum olan siyaset, kültür ve ekonomi gibi kurumlarla yakın ilişki içindedir. Tarih boyunca birbirlerini olumlu bazen de olumsuz etkilemiş ancak hiçbir zaman bu nitelik değişmemiştir. Bu kurumların birini diğerinden ayırmak ve öylece toplumsal yaşamda kullanmak bizim toplumumuza özgü bir durumdur.

AYM yetkileri

Son zamanlarda ülkemizde toplum adına egemenliği kullandığını bildiğimiz yargıda, görev ve yetkileri apayrı olan iki yüksek mahkeme arasında yaşananlar mevcut hukuk kültürünün halen bir istikrar kazanmadığını, hukuk düzenimizin bu konuda sistem çatışmasını önleyecek nitelikte olmasına rağmen yorum farkı adı altında yapılan çıkışlarla AYM’nin yetkilerinin tartışmaya açılması yeniden gündeme getirilmiştir. Oysa AYM kanunların ve kamu idarelerinin yaptığı eylem ve işlemlerin anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’ne uygunluğunu denetler. Kararları bütün kurumları bağlar.

AYM hak ihlaline konu olan konuda yargılama yapmaz, yapılan yargılama nedeniyle bir hak ihlaline sebep olunup olmadığını değerlendirir. Yargıtay ise alt derece mahkemelerinin kararlarının hukuka uygunluk bakımından incelendiği bir makamdır. Bu şekilde anayasamızda yer alan düzenlemelerin tartışılacak bir yanı yoktur. Bu tartışma otokratik devletlerde var olduğu düşünülen hukuk ve siyaset ayırımının çok az olduğu ülkelerde vardır. Bu tür toplumlarda hukuk siyasal iktidarın meşruluğunu güçlendirmek için kullandığı siyasal egemenlik aracı olarak faaliyet göstermektedir.

‘Uygun yorumlar’

Siyasal sistemlerin demokratikleşmesi ile hukukun siyasallaşması bir olgu olmaktan çıkmış, tam tersine hukuk siyasal iktidarın kötüye kullanılmasına karşı bir güvence haline gelmiştir.

Bu bakımdan AYM’nin birçok olumlu karar örneği vardır. “Siyasi iktidarın yetkilerinin sınırlarını bireylerin sahip olduğu haklar çizer” düşüncesi AYM’nin kararlarına hâkim olmalıdır.

Hukuk devleti dediğimiz siyasal iktidarın ve devlet adına egemenliği kullanan organların politik özellik taşıyan takdir hakkı yerine hukuki meşruluğu göz önünde bulunduran kanunun özüne uygun yorumlar yapması ve kararlar vermesi yasal bir zorunluluktur.

Bağımsızlık düşüncesi Ülkemizde 1961 Anayasası ile ilk defa temel hak ve özgürlüklerin tanınması yanında bunların etkili korunmasının sağlanması gereği düşünülmüş, bu maksatla etkili bir anayasa yargısı ve yargı bağımsızlığı düşüncesi temel alınmıştı. 1982 Anayasası’nda 2001’de yapılan değişikliklerle adil yargılanma hakkı anayasaya girmiştir (m. 36). 2010’da yapılan değişikliğin en önemli yanı Anayasa Mahkemesi’nin görevleri arasına bireysel başvuru yolunun eklenmesidir. Bu düzenleme o tarihte bireysel hak ve özgürlüklerin etkin korunması gerekçe gösterilse de esas maksadın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru sayısının azaltılması olduğu bir gerçektir.

Tarafsızlık

Öyle görünüyor ki kuvvetler ayrılığı ilkesinin kurumsallaşması, hukuk düzeninin güvencesi olan yargı gücünün bağımsızlık doğrultusunda örgütlenmesi, hukukun genelliğinin sağladığı tarafsızlık anlayışının iktidar gücü karşısında uygulanması halinde mümkün olur. Aksi halde yargı kendi kararlarıyla kuvvetler ayrılığı ilkesini yok eder.

Bugün iki yüksek yargıda yaşananlar Can Atalay kararında olduğu gibi sadece bireysel hak ihlaline yol açmaz aynı zamanda toplumsal yaşamda mevcut bütün kurumların da sağlıklı, işleyişinin önüne geçer, bu bakımından da hukuk vazgeçilmez bir olgudur.

AV. ALİ YILMAZ GÜRKAN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları