Olaylar Ve Görüşler

Hayvancılığımız ve şap - N. Erdinç ORHAN

17 Mart 2023 Cuma

Ülkemizde ilk kez görülen “SAT 2 suş”una bağlı şap hastalığı salgına dönüşmeden kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Geçen günlerde Irak’ta ortaya çıkan şap salgını nedeniyle, AB Şap Hastalığıyla Mücadele Komisyonu’nun, Tarım ve Orman Bakanlığı Şap Enstitüsü’ne numuneler göndermesi ile aşı çalışmalarına başlanmıştı. Hastalığın tespitiyle birlikte karantina tedbirleri alınarak, saha çalışmaları hızlandırıldı. Kısa bir sürede hazırlanan aşı 9 Mart’tan beri hayvanlara uygulanıyor.

Şap, insan sağlığına dönük herhangi bir risk içermeyen, asıl olarak sığırlarda hızlı yayılarak salgına dönüşen, kontrolü ve tedavisi uzun zaman alan bir hastalık. Ölüm etkisi yalnızca yavrularda görülür. Yüksek ateş, halsizlik, ağız, ayak ve memelerde yaralar oluşturarak büyük ürün ve popülasyon kayıplarına neden olur. Hastalığın ortaya çıkmasının nedenleri arasında, sınır kontrollerinde yaşanan aksaklıklar, kaçak hayvan geçişleri, ithal canlı hayvanlarla virüsün taşınmasını sıralayabiliriz.

İTHALATLA TERBİYE

Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi, kaybettiğimiz vatandaşlarımızla birlikte hayvan varlığımıza da büyük darbe vurdu. Hayvancılığımız açısından büyük önem taşıyan bölgede, yetiştiricinin acil ihtiyaçları henüz karşılanabilmiş değil. Üreticinin hayvanları için çadır, yem gibi taleplerinin yanında hayvanları ve ürünlerini yok fiyatına almaya çalışan fırsatçılara karşı da korunması, kamu güvencesine alınması gerekiyor.

Afetin yaşandığı ilk günden bu yana bakanlık ve Türk Veteriner Hekimleri Birliği’ne bağlı veteriner hekimler büyük bir gayretle sahada çalışıyor. Ancak bu çalışma bir noktada tıkanıyor ve günü kurtarmaya bile yetmiyor. Üst üste gelen felaketler üreticinin uzun süredir yaşadığı problemleri daha da derinleştiriyor.

24 Ocak Kararlarının uygulanması için yapılan 12 Eylül darbesiyle, İzmir İktisat Kongresi’nde belirlenen yoldan sapılarak tarım ve hayvancılık gözden çıkarılmış, kalkınmanın sanayi ve turizm ile mümkün olacağı öne sürülmüştür. Akıl ve mantık dışı bu ikilem sonucunda, Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü ve taşra teşkilatları ile birlikte Veteriner Araştırma Enstitüleri gibi uzmanlık kurumlarının çoğu kapatılmıştır. Yaratılmış olan değerler, kooperatif ve birlikler özelleştirme ya da “özerklik” adı altında tasfiye edilmiş, dış destekli kredilerle üretime değil adeta üretmemeye yatırım yapılmıştır. Dünyanın en verimli topraklarında binlerce yılın geleneksel üretim alışkanlıkları terk edilip unutulsun diye planlı çalışmalar yürütülmüştür. Artan dışa bağımlılık sonucunda tarım ürünlerinin fiyatını IMF ve Dünya Bankası belirler olmuş, samanı bile ithal eder hale gelinmiştir. Zor durumda olan ve destek bekleyen üretici “ithalatla terbiye etme” politikasına kurban edilmiştir.

Pandemi ve sonrasında yaşanan salgınlar bütün dünyada araştırma enstitüleri ve veteriner hekimliğin stratejik önemini ortaya koymuştur. Hayvan sağlığı, gıda güvenliği, hayvanlardan insanlara bulaşan salgın hastalıkları önlemek için koruyucu hekimlik yönüyle “veteriner halk sağlığı” ve biyoterör ülkelerin geleceğini doğrudan etkileyen bir niteliğe sahiptir. Bu nedenlerle veteriner hekimlere ve oluşturmaları gereken saha otoritesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Halkının temel gıda ihtiyacı dışa bağımlı olan, tarım ve hayvancılığı kendine yetmeyen ülkelerde diğer hiçbir sorun çözülemez.

N. ERDİNÇ ORHAN

İSTANBUL VETERİNER HEKİMLER ODASI BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları