Olaylar Ve Görüşler

Fizyoterapistler vardır! - Dilek ÜSTÜN

08 Eylül 2021 Çarşamba

Bir sağlık bilim dalı olan fizyoterapi ve rehabilitasyon, kanıta dayalı yöntemleri kullanarak bireyin yaşam süresince kaybettiği fonksiyonel hareket kabiliyetini yeniden kazanmasını, günlük yaşamda mümkün olan maksimum seviyede bağımsız hareket etmesini ve yaşam kalitesinin artırılmasını sağlayan meslek dalıdır. 4 yıl teori ve pratik ağırlıklı lisans eğitimini tamamlayan fizyoterapistler, tanı konulmuş veya fizyoterapi gereken hastayı değerlendirip analiz edecek, tedavi programını planlayıp uygulayabilecek bilgi düzeyinde mezun olurlar. 

 2011 yılında 6225 Sayılı Kanun ile kabul edilen “11.04.1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda İstenen Ek Madde ile Değişikliği” ile belirlenen fizyoterapist tanımlamasına göre fizyoterapistler fiziksel tıp uzman hekimlerinin veya uzmanlığı sırasında fiziksel tıpta rotasyon yapmış hekimlerin yönlendirmesine bağlı olarak hastaların hareket ve fiziksel fonksiyon bozukluklarının ortadan kaldırılması veya iyileştirilmesi amacıyla gerekli uygulamaları yapar yükümlülüğü verildi. Fakat fizyoterapist, hastalık durumları dışında, kişilerin fiziksel aktivitelerini düzenlemek ve hareket kabiliyetlerini artırmak için mesleğiyle ilgili ölçüm ve testleri yaparak kanıta dayalı koruyucu ve geliştirici protokolleri belirler, planlar ve uygular yetkisi verilmektedir. Bu tanım ise fizyoterapistlerin yetkisini kısıtlamaktadır.

8 Eylül’de kutlanan Dünya Fizyoterapistler Günü’nde ülkemizdeki mesleki sorunlara baktığımızda yasal düzenlemelerin eksikliği, her yıl giderek artan kontenjan ve mezun sayısına karşılık kamu alanında alımların ve diğer alanlardaki istihdamın yetersiz kalması nedeniyle hastalar fizik tedavi ve rehabilitasyon için erişim güçlüğü yaşamaktadır. Bu durum hastaların zamanında gerekli tedaviyi görememesine, hastalığın kronikleşmesine veya komplikasyonların oluşmasına sebep olmaktadır. Hasta iyileşmediği için hastaneye tekrar başvurmakta bu da hem tedavide zaman kaybına yol açmakta hem de tedavinin maliyetini artırmaktadır. 

DAHA ÇOK FAYDALANILABİLİR

Pandemi ile değişen ve “sedanter” leşen sosyal ortam, yaşanılan stres ve hareketsizlikle birlikte fizyoterapiye duyulan ihtiyaç daha fazla artmasına rağmen 2020 ve 2021 yıllarında 410’a yakın sözleşmeli fizyoterapist alımı yapıldı. Son 13 atamada ise yaklaşık 1500 fizyoterapist görevlendirildi. 

Oysa koruyucu fizyoterapi hizmeti kapsamında toplumun yaşam kalitesini yükseltmek için bireyin salgın döneminde oluşabilecek kas iskelet problemlerinin önlenebilmesi amacıyla kişiye özel egzersiz programları düzenlenerek ve hem yoğun bakımda tedavi gören hem de iyileşen Covid-19 hastalara fizyoterapistler tarafından solunum rehabilitasyonu uygulanarak daha fazla sağlık hizmeti sağlanabilirdi. Bunun yanında ülkemizdeki fizyoterapist sayısının nüfusa oranına bakıldığında ise yeterli sayıya ulaşılmadığı gözlemlenmektedir. 

Örneğin Avrupa’da 100 bin kişiye düşen fizyoterapist sayısı 83 iken ülkemizde yaklaşık 8 fizyoterapist düşmektedir. Bu durumu iyileştirmek için uzun vadede, planlı bir şekilde çözüm üretilmelidir. Fakat ülkemizde 10 yıl içerisinde fizyoterapi ve rehabilitasyon eğitimi veren üniversite sayısı yaklaşık yedi katına çıkarıldı (2008 yılında 13 iken 2019 yılında 89’a ulaşıldı) ve kontenjan sayısı da doğal olarak 10 yılda dört kat artış gösterdi (2011’de 1669 iken bu sene 6 bin 191’e çıkarıldı). Bu süre içerisinde yeterli sayıda öğretim görevlisi yetiştirilemediği için akademisyen sayısında ve klinik eğitimde eksikliğe ve mevcut lisans düzeyinde eğitim veren okullarda müfredat programlarında farklılıklara neden oldu. Bu durum başarı sıralamasını da etkilemekte, yıllar geçtikçe daha düşük puanlarla alım yapılmaktadır. 

ÇAĞDAŞ ÜLKELERDE DURUM

Bir diğer mesleki sorunumuz ise fizyoterapistlerin fizik tedavi, ortopedi, romatoloji, kardiyoloji vb. doktorlarıyla birlikte çalışabilecek düzeyde olmasına rağmen sadece fizik tedavi hekiminin yönlendirmesi ile hasta alabilmektedir. Aynı zamanda fizyoterapistlerin tedavinin şekline ve süresine karar verebilecek yeterliliğe sahip olmasına rağmen fizik tedavi hekiminin çizdiği tedavi programını uygulama zorunluluğu getirildi. Oysa 1976 yılında Avustralya’da hastalar dünyada ilk kez doğrudan fizyoterapistlere başvurabilme hakkı elde etmişlerdir. 

Çağdaş ülkelerde fizyoterapi ve rehabilitasyon geleceğin mesleği olarak görülmektedir. Bu bakımdan birinci, ikinci ve üçüncü sağlık basamaklarında, Sağlık Bakanlığı’nın yanında Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda, Millî Eğitim Bakanlığı’nda ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda fizyoterapi ve rehabilitasyona ihtiyaç duyulan alanlar tespit edilerek daha fazla istihdam yapılması sağlanmalıdır.  

Bireyin fiziksel aktivitesini ve fonksiyonel yeteneklerini artırarak yaşam kalitesinin artırılmasına da öncülük eden fizyoterapistlerin yasal yönden dünya standardında hak ettiği yere gelmeleri ve her hekim branşıyla doğrudan mesleklerini icra edebilmeleri sağlanmalıdır. Ülkemizde daha iyi şartlarda çalışabilmemiz ve daha kaliteli sağlık hizmeti verebilmek umuduyla Dünya Fizyoterapistler Günü’müz kutlu olsun.

DİLEK ÜSTÜN

FİZYOTERAPİST



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları