Olaylar Ve Görüşler

Düşünce ve ifadeye yeni pranga: Etki ajanlığı - Utku Çakırözer

15 Mayıs 2024 Çarşamba

22 yıllık AKP iktidarı döneminde neredeyse her yıl düşünce, ifade ve basın özgürlüğünü hedef alan yeni yeni düzenlemeler yaşama geçiriliyor. TBMM’ye gelen her pakette demokrasiye, hukuk devletine yöneliş yerine ceza kanununa eklenen yeni maddelerle ifade özgürlüğü alanının daha fazla daraltılması ile karşı karşıyayız. İşte bu hedefe yönelik son girişim “etki ajanlığı” tartışması. Ortaya çıkan 9. yargı paketi taslağından öğreniyoruz ki Türk Ceza Kanunu’nda tarif edilen “casusluk, ajanlık” gibi kavramlara “etki ajanlığı” adı altında yeni bir kavram eklenerek suç icat edilmek isteniyor.

SANSÜR YASASI ÖRNEĞİ

Taslağa baktığınızda AKP’nin daha önce “dezenformasyonla mücadele” adı altında Meclis’ten geçirdiği sansür yasasında olduğu gibi tamamen muğlak, kapsamı belirsiz suç tanımlamalarıyla gazeteciler, sivil toplum, bilim insanları, kısacası Türkiye’deki milyonların sesi yine soruşturmalarla, yargılamalarla, hapis cezalarıyla kısılmak isteniyor.

“Etki ajanlığı” adı altında Türkiye aleyhine propaganda yapanlar cezalandırılacak deniliyor. Ancak bu “kara propaganda” nasıl tanımlanacak, sınırları ne olacak bilinmiyor! Aslında biliniyor! Bu taslağı ortaya çıkaranlar demek istiyor ki “Siz AKP’nin yaptıklarını sadece övün... Eğer övmez de eleştirirseniz biz bir yolunu bulur, gereğini yaparız” diyor. Oldukça kaygı verici bir taslak ile karşı karşıyayız.

Biz aynı yaklaşımı sansür yasası dayatılırken de gördük. Gazeteciler, meslek örgütleri, siyasetçiler “dezenformasyonla mücadele” adı altında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu ile getirilen düzenlemenin vahim bir sansür yasası olduğunu görmüş ve hayata geçirilmemesi için mücadele vermiştik. Maalesef bizi dinlemediler. İşte şimdi başta gazeteciler olmak üzere yurttaşlara yönelik soruşturmalar ve verilen hapis cezalarından bu yasanın sakıncalarını hep birlikte yaşıyoruz.

CADI AVININ HEDEFİNDE 

Şimdi yine ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü ortadan kaldıracak benzer bir tehlikeli düzenleme ile karşı karşıyayız. Taslak Meclis’e gelirse, aralarında yabancı basın kuruluşlarının Türkiye’deki temsilcilerinin de bulunduğu tüm gazeteciler, iktidarın hoşuna gitmeyen bir haber, yorum veya eleştiri yaptıklarında, “etki ajanı” damgası yeme, soruşturma ve yargılamalarla, itibarsızlaştırma operasyonlarının subjesi olma riski ile karşı karşıya olacak.

Aslında çok iyi biliyoruz ki Türkiye’de gazetecilerin başını çektiği çok sayıda yazar, aydın, hak savunucusu iktidara yakınlığıyla bilinen medya ya da bizzat iktidar yöneticileri tarafından hedef gösterilmekte. Şimdi bu yasa ile tamamen muğlak ifadelerle beğenmedikleri bu isimlere kolaylıkla “etki ajanlığı” suçlaması yapabilecekler.

Bu tehlikeli girişim ile yalnızca haber ve basın özgürlüğü daha da kısıtlanmayacak... Hür tartışma ortamının, milyonlarca yurttaşın ifade özgürlüğünün de baskıyla sınırlandırılması söz konusu. Mesela taslak bu haliyle gelirse, Türkiye’deki herhangi bir gelişmeye ilişkin akademisyenlerin, iş insanlarının, bürokratların, sivil toplumun, alanında uzman kişilerin iktidarın hoşuna gitmeyecek demeçler vermesi kolaylıkla “etki ajanlığı” kapsama alınabilecek. Belgesel, film, makale, tez, istatistik gibi aklınıza gelebilecek bilginin bütün biçimleri “etki ajanlığına” sokularak karartılacak. Bir bakıma, 1950’lerde Amerika’da solculara yönelik yürütülen cadı avından hiç farkı olmayan bir felaket ile karşı karşıya kalabiliriz.

Yine tıpkı sansür yasasında olduğu gibi sosyal medya üzerinden “devletin iç veya dış siyasal tercihlerine kararlarına yönelik yorumda bulunmak” da rahatlıkla etki ajanlığı olarak nitelendirilebilecek!

SORGULANMAYACAK

Somut bir örnek vermek gerekirse, Gazze’de yaşanan katliamlara ve insanlık suçlarına rağmen Türk hükümetinin İsrail ile ticaret yapmasını duyurmak ve bunu eleştirmek hemen etki ajanlığı çuvalına sokulup konunun konuşulması, tartışılması engellenebilecek.

Bu düzenlemenin yaşama geçirildiği ve geçirilmek istendiği iki ülke Rusya ve Gürcistan. Gürcistan’da halk böyle bir tasarının hayata geçirilmesine tepki gösterince tasarı rafa kalkmıştı. Bugünlerde yeniden gündemde olduğunu okuyoruz.

Rusya’da ise halihazırda uygulanmakta ve bunun sonucu olarak gazeteciler, sivil toplum ve birçok muhalif ya hapiste ya da suskun kalmayı tercih etmekte! Şimdi aynı tehlike Türkiye’nin kapısında!

Anlaşılan o ki geçen yıl tüm itirazlara rağmen Meclis’ten geçirdikleri sansür yasası yetmemiş! Şimdi de amaçları “ajan” yakalamak falan değil, gazeteciyi, eleştirel aklı, bilginin her türlüsünü baskıyla susturmak! Tek istedikleri sessiz, sinik, düşüncesini ifade edemeyen baskı altında bir toplum! Kimse konuşmasın, kimse kendilerini eleştirmesin istiyorlar. Bu halk, bu ülke bu antidemokratik sansür uygulamalarından artık bıktı

ÖZGÜRLÜKTEN YANA OLACAĞIZ

Böyle bir taslağın Meclis’e getirilmesinin düşünülmesi dahi kaygı, endişe verici. Sadece ülkemizde değil uluslararası arenada da zaten kötü olan demokrasi karnemizi, itibarımızı daha da sıkıntıya sokar. Umarım gelmez. Ama gelirse de ifade özgürlüğümüzü, basın özgürlüğümüzü yok etmeyi amaçlayan bu düzenlemeye karşı başta basın meslek örgütleri, barolar olmak üzere sivil toplum örgütleri ve yurttaşlarımızın sonuna kadar mücadele edeceğine inanıyorum. Türkiye’nin geleceğinin demokrasi ve hukuk devletinde olacağına inanan Cumhuriyet Halk Partimiz de hak ve özgürlük savunucularını bu mücadelede yalnız bırakmayacak, tereddütsüz yanlarında olacaktır.

Utku Çakırözer Gazeteci

CHP Eskişehir Milletvekili 




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları