Olaylar Ve Görüşler

Çoklu Baro Anayasaya Uygun mu? - Av. Sema AKSOY

09 Temmuz 2020 Perşembe

Devletin temeli adalet ise adaletin temeli de savunmadır. Avukatlar ve onların örgütlü gücü Barolar, tüm hak ve özgürlüklerin herkes için eşit şekilde uygulandığı, çağdaş bir toplum olma, herkesin kendini güvende hissettiği hukuk devletine ulaşma mücadelesinin en baş temsilcileridir.

‘Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ TBMM'de görüşülecek.

“Belli bir mesleğe mensup olanların ortak çıkarlarını korumak ve kollamak, aralarındaki dayanışmayı kuvvetlendirmek gibi amaçlarla kurulmuş bulunan mesleki teşekküllerin; giderek etkili bir baskı grubu haline gelmeleri, öte yandan bu şekilde örgütlenen menfaat grupları arasındaki dayanışmanın toplum çıkarları aleyhine gelişmesi tehlikesi; bunların kamu hukuku kural ve usulleriyle yönlendirilmesini zorunlu kılmış, meslek kuruluşları Anayasal bir kurum haline dönüştürülmüşlerdir.”

ÜNİTER YAPIYA AYKIRI

Avukatlık Kanunu ve Anayasanın 135.maddesine göre Barolar ve TBB tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olup, idari teşkilat bütünü içerisinde ayrı bir kategoride yer almaktadır.

Anayasamız kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşların teşkilatlanmasında üyelerinin müşterek ihtiyaçlarının karşılanması ve meslekte birliğin sağlanmasını hedeflemiştir.


‘Çoklu baro’ ile bir il içerisinde kamu idarelerinin teşkilat yapısına aykırı şekilde birden fazla baro kurulması, baroların bir dernek gibi bölünmesi kamusal niteliğine de ters düşecektir. Başka ülkelerden çoklu baro örnekleri Türkiye Devlet Teşkilat yapısına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına uygun değildir.

Kamu hukukundan doğan hakları, görev ve yetkileri bulunan baroların üyeleri “yargı mensubu” sıfatını taşıyan avukatlardır. Barolarla ilgili yapılacak bir düzenlemenin “yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı” ilkesini zedelememesi gerekir. 

Anayasa Mahkemesi “merkezi idarenin ve Devletin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının özerkliği ile bağdaştırılamayacak müdahalelerine yol açabilecek yasal düzenlemelerin Anayasa m.135’e aykırı olacağını”belirtmiştir.

Tekliği ve birliği bozulmuş, muhataplık noktasında zayıflamış, bölünmüş bir yapının kamusal özelliğinin de zaman içinde yok olacağını ve meslek kuruluşlarına dönüşeceğini unutmamak gerekir. 

Türkiye’deki siyasete göre şekillenecek, belki etnik kimlik, inanç temelinde örgütlenecek olan baroların evrensel hukuk değerlerini benimsemiş üyeleri barındırmasından ve bu değerleri savunmasından bahsedilemez.

Bu yapıların kontrol dışına çıkmayacağını, hukuka ve ülke aleyhine çalışmayacağını kim garanti edecektir?

BİRLİK RUHUNU YOK EDER

Getirilmek istenen çoklu baro sitemi; a
vukatlar arasında da dayanışma ve birlik ruhunu yok edecek, dağınık, kontrolsüz ve disiplinsiz yapıları ortaya çıkaracaktır ki bundan en büyük zararı gören de devletin temeli olan adalet olacaktır.

İşçi avukatlar açısından bir mobing aracı haline gelecek, liyakatı ve çalışma özgürlüğünü de kısıtlayan bir baskı unsuru olabilecektir. Baroların uygulamaları /lehe-aleyhe kararları yeni tartışmaların adresi olacaktır. Baroların “Asgari Ücret Tarifesi” iş sahibinin avukata yönelimini/tercihini etkileyecek, barolar arasında haksız rekabete/çatışmaya neden olacaktır.

Bu durum baroların güç odakları veya farklı gruplar tarafından desteklenerek güçlendirilmesi çabasına yol açacaktır ki bu da çok büyük bir tehlikedir.Baroların Adli Yardım hizmeti vatandaşın adalete erişiminin en önemli aracı olup, sosyal devlet ilkesinin bir yansımasıdır.

Bu kamusal hizmetin çoklu baro düzenlemesi ile bölünmesi verimliliğini ve denetimini engelleyecek, bundan en büyük zararı da vatandaş görecektir. Meslek ilke ve kurallarının uygulanmasında tutarlılığı, birliği ve dengeyi sağlamak mümkün olamayacaktır.

Disiplin kurullarının kararları çerçevesinde uygulama ve içtihat birliğine ulaşmış pek çok kural ve hüküm bu durumda anlamını kaybedecek ve farklı uygulamaların kapısı açılmış olacaktır. Ortaya korunan, gözetilen/dışlanan, göz ardı edilen avukat/baro ayrımı çıkacaktır.

Baroların siyasallaşması en az hakim ve savcıların siyasetten talimat alıyor görüntüsü kadar yargı bağımsızlığına zarar verecektir.

‘Çoklu baro' sisteminin iller arasında üye transferine kadar gideceği ve siyasi hesaplaşmalara yol açacağı kuşkusuzdur. Bunun baroların ihtiyacından doğmuş bir çalışma olmadığı açıktır.  

ÇELİŞKİLİ KARARLAR

Baroların delege sayıları ile ilgili düzenlemenin temsilde adalet ilkesi çerçevesinde tartışılabileceği ancak bu konuda Anayasa Mahkemesi'nin Türk Eczacılar Birliği ve Türk Diş Hekimleri Birliği ile ilgili verdiği kararların birbiri ile çeliştiğini de belirtelim.

Mahkeme önünde avukatların bağlı olduğu baro ve dolayısı ile siyasi görüşü ile yer bulacağı, avukatın kayıtlı olduğu baronun tercih sebebi sayılacağı ‘çoklu baro’ sistemi çoklu kutuplaşmalara ve çekişmelere ortam hazırlayacak ve bu karanlıktan medet umanlar öne çıkacaktır.

Bütün bu yanlışlıklara engel olacak şey ise, adaletin üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve birlik ruhudur.

AV. SEMA AKSOY
ANKARA BAROSU ÖNCEKİ BAŞKANI 

 

 

 

 




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları