Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Çoklu Baro Anayasaya Uygun mu? - Av. Sema AKSOY
Devletin temeli adalet ise adaletin temeli de savunmadır. Avukatlar ve onların örgütlü gücü Barolar, tüm hak ve özgürlüklerin herkes için eşit
şekilde uygulandığı, çağdaş bir toplum olma, herkesin kendini güvende hissettiği
hukuk devletine ulaşma mücadelesinin en baş temsilcileridir.
‘Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ TBMM'de görüşülecek.
“Belli bir mesleğe mensup
olanların ortak çıkarlarını korumak ve kollamak, aralarındaki dayanışmayı
kuvvetlendirmek gibi amaçlarla kurulmuş bulunan mesleki teşekküllerin; giderek
etkili bir baskı grubu haline gelmeleri, öte yandan bu şekilde örgütlenen
menfaat grupları arasındaki dayanışmanın toplum çıkarları aleyhine gelişmesi
tehlikesi; bunların kamu hukuku kural ve usulleriyle yönlendirilmesini zorunlu
kılmış, meslek kuruluşları Anayasal bir kurum haline dönüştürülmüşlerdir.”
ÜNİTER YAPIYA AYKIRI
Avukatlık Kanunu ve Anayasanın 135.maddesine
göre Barolar ve TBB tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşu olup, idari teşkilat bütünü içerisinde ayrı bir kategoride yer
almaktadır.
Anayasamız kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşların teşkilatlanmasında
üyelerinin müşterek ihtiyaçlarının karşılanması ve meslekte birliğin
sağlanmasını hedeflemiştir.
‘Çoklu baro’ ile bir il içerisinde kamu
idarelerinin teşkilat yapısına aykırı şekilde birden fazla baro kurulması,
baroların bir dernek gibi bölünmesi kamusal niteliğine de ters düşecektir.
Başka ülkelerden çoklu baro örnekleri Türkiye Devlet Teşkilat yapısına ve Türkiye
Cumhuriyeti’nin üniter yapısına uygun değildir.
Kamu hukukundan doğan hakları, görev ve
yetkileri bulunan baroların üyeleri “yargı mensubu” sıfatını taşıyan
avukatlardır. Barolarla ilgili yapılacak bir düzenlemenin “yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı” ilkesini zedelememesi gerekir.
Anayasa Mahkemesi “merkezi idarenin ve
Devletin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının özerkliği ile
bağdaştırılamayacak müdahalelerine yol açabilecek yasal düzenlemelerin Anayasa
m.135’e aykırı olacağını”belirtmiştir.
Tekliği ve birliği bozulmuş, muhataplık
noktasında zayıflamış, bölünmüş bir
yapının kamusal özelliğinin de zaman içinde yok olacağını ve meslek
kuruluşlarına dönüşeceğini unutmamak gerekir.
Türkiye’deki siyasete göre şekillenecek, belki
etnik kimlik, inanç temelinde örgütlenecek olan baroların evrensel hukuk
değerlerini benimsemiş üyeleri barındırmasından ve bu değerleri savunmasından
bahsedilemez.
Bu yapıların kontrol dışına çıkmayacağını, hukuka ve ülke
aleyhine çalışmayacağını kim garanti edecektir?
BİRLİK RUHUNU YOK EDER
Getirilmek istenen çoklu baro sitemi; avukatlar arasında da dayanışma ve birlik ruhunu
yok edecek, dağınık, kontrolsüz ve disiplinsiz yapıları ortaya çıkaracaktır ki
bundan en büyük zararı gören de devletin temeli olan adalet olacaktır.
İşçi avukatlar açısından bir mobing aracı haline
gelecek, liyakatı ve çalışma özgürlüğünü de kısıtlayan bir baskı unsuru
olabilecektir. Baroların uygulamaları /lehe-aleyhe kararları yeni tartışmaların
adresi olacaktır. Baroların “Asgari Ücret Tarifesi” iş sahibinin avukata
yönelimini/tercihini etkileyecek, barolar arasında haksız rekabete/çatışmaya
neden olacaktır.
Bu durum baroların güç odakları veya farklı gruplar tarafından
desteklenerek güçlendirilmesi çabasına yol açacaktır ki bu da çok büyük bir
tehlikedir.Baroların Adli Yardım hizmeti vatandaşın adalete erişiminin en
önemli aracı olup, sosyal devlet ilkesinin bir yansımasıdır.
Bu kamusal
hizmetin çoklu baro düzenlemesi ile bölünmesi verimliliğini ve denetimini
engelleyecek, bundan en büyük zararı da vatandaş görecektir. Meslek ilke ve
kurallarının uygulanmasında tutarlılığı, birliği ve dengeyi sağlamak mümkün
olamayacaktır.
Disiplin kurullarının kararları çerçevesinde uygulama ve içtihat
birliğine ulaşmış pek çok kural ve hüküm bu durumda anlamını kaybedecek ve farklı
uygulamaların kapısı açılmış olacaktır. Ortaya korunan, gözetilen/dışlanan, göz
ardı edilen avukat/baro ayrımı çıkacaktır.
Baroların siyasallaşması en az hakim
ve savcıların siyasetten talimat alıyor görüntüsü kadar yargı bağımsızlığına
zarar verecektir.
‘Çoklu baro' sisteminin iller arasında üye
transferine kadar gideceği ve siyasi hesaplaşmalara yol açacağı kuşkusuzdur.
Bunun baroların ihtiyacından doğmuş bir çalışma olmadığı açıktır.
ÇELİŞKİLİ KARARLAR
Baroların delege sayıları ile ilgili
düzenlemenin temsilde adalet ilkesi çerçevesinde tartışılabileceği ancak bu
konuda Anayasa Mahkemesi'nin Türk Eczacılar Birliği ve Türk Diş Hekimleri
Birliği ile ilgili verdiği kararların birbiri ile çeliştiğini de belirtelim.
Mahkeme önünde avukatların bağlı olduğu baro ve
dolayısı ile siyasi görüşü ile yer bulacağı, avukatın kayıtlı olduğu baronun
tercih sebebi sayılacağı ‘çoklu baro’ sistemi çoklu kutuplaşmalara ve
çekişmelere ortam hazırlayacak ve bu karanlıktan medet umanlar öne çıkacaktır.
Bütün bu yanlışlıklara engel olacak şey ise, adaletin üstünlüğü, yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve birlik ruhudur.
ANKARA BAROSU ÖNCEKİ BAŞKANI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Narin Güran davasında ikinci gün sona erdi!
- 'Önümüzdeki 72 saat önemli, bir baba olarak...'
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Hâkimin itirafı
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- 'Kurultay haktır, Genel Başkan padişah değildir'
- Erdoğan'dan kayyum için ilk açıklama
- '22 yılın yükünü sırtıma almam'
- Yangın itirafı!
- Açıklayacağına söz verdiği 'gizli dosyalar' neler?