Seçimden sonra yapılan tartışmalar, daha çok cumhurbaşkanı seçimi etrafında şekilleniyor. Sistem, başkanı öne çıkardığı için böyle olduğu düşünülebilir. Aslında tek neden o değil. Bu durum, hem AKP’nin hem CHP’nin işine geliyor. İki partinin sözcüleri de bu algının güçlenmesine katkı veriyor. Bu sayede AKP, kaybettiği 7 puanın üzerini örtüyor; CHP 39 milletvekili vererek 4 partiyle birlikte aldığı yüzde 25’lik oyun hesabını vermekten kurtuluyor.

AKP’nin işi daha kolay, çünkü hem Cumhur İttifakı Meclis’te çoğunluğu elde etti hem cumhurbaşkanlığını kazandı. İki seçimi de kaybeden CHP ise cumhurbaşkanı seçiminde aldığı yüzde 48 oyun tamamını kendine aitmiş gibi sunarak “Az daha kazanıyorduk” argümanının arkasına sığınıp durumu idare etmeye çalışıyor. Konuya tek başına, “az farkla kaybedilmiş bir seçim” noktasından bakarsak belki bu gerekçe makul bulunabilir. Ancak CHP, bir seçimde kaybedileceklerden çok daha fazlasını kaybetmiştir.

CHP, 100 yılı aşkın geçmişiyle, çok özel bir partidir. Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemiş, devleti kurmuş, çağdaş Türkiye’yi yaratmış, laik hukuk kurallarını yerleştirmiştir. Kadın haklarından çağdaş eğitime, siyasal demokratikleşmeden modern iktisadi kurumların oluşturulmasına kadar sayısız devrimi gerçekleştirmiştir, hem de devlet hayatında çok kısa sayılacak bir sürede.

PARTİ GÜCÜ

İşin garip tarafı, kendi kurup yeşerttiği devlette, tek parti dönemi dışında, çok kısa sürelerle iktidar olabilmiştir. 70 yıldır neredeyse iktidar yüzü görmemiştir. İktidar partisine yakın olmanın sayısız avantajına rağmen CHP seçmeni, 70 yıldır muhalefette kalan partisine oy vermeyi sürdürmüştür. Hem de bu oy, çoğu zaman onu ana muhalefet konumunda tutacak kadar yüksek olmuştur. Bu tavrı sürdüren CHP’lilerin ortak inancı ve beklentisi sadece, kurucu değerlerin, çağdaş, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin korunmasıdır. Onlar bilirler ki CHP iktidar olmasa da bu değerleri koruyacak temel kurumdur. Parti güçlü şekilde var oldukça kimse bu değerlere dokunamaz. İşte CHP’liler 70 yıl boyunca bu inançla, gerekli bedeli gözlerini kırpmadan ödeyerek bu değerleri yaşatacağına inandıkları CHP’yi ayakta tutmuştur.

Seçim sürecinde CHP bu değerlerinden çok şey kaybetmiş, hatta kendisi bu değerleri tartışılır hale getirmiştir. Cumhuriyetin en büyük başarısı olan ulus devletten anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilk dört maddesine, kimliğimizden tarikat cemaat ilişkilerine en hassas konular, sil baştan tartışmaya açılmak istenmiştir. Yaşamları boyunca, CHP’lilerin ömürlerini verdiği değerlere karşı çıkanlar müttefik ilan edilmiştir. Seçmenin çaresizliği istismar edilip, partili seçmen, kazanma umudu ve algısı her şeyin önüne geçirilerek ikna edilmiştir. Sürecin işleyişine itiraz edip sesini yükseltmeye çalışanlar, olağanüstü baskı mekanizmasıyla sindirilmiştir.

Sonuçta hem seçim kaybedilmiş hem CHP’nin yüz yıllık iddiaları ve gelecek umutları büyük zarar görmüştür. Bu nedenle CHP, seçimde, bir seçimde kaybedileceklerden çok daha fazlasını kaybetmiştir.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU

22. DÖNEM İSTANBUL MILLETVEKİLİ