Olaylar Ve Görüşler

Bu yasa ‘müsadere’ yasasıdır - Av. Erol TÜRK

21 Kasım 2023 Salı

6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında yasada 7471 sayılı torba yasası ile yapılan değişikliklerle anayasanın yasakladığı müsadere sisteminin geri getirildiğini görmekteyiz. Bu yasa ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, TOKİ ve Cumhurbaşkanlığı, riskli alanlar ile bunların dışındaki yapıların bulunduğu alanları belirleyecek ve riskli yapıların tespitinde herhangi bir engellemeyle karşılaşılması halinde Emniyet güçlerinden yardım alacaktır.

Müsadere, yasaklanan bir şeyin yasa gereği malikin elinden alınması veya suçlu görülen bir kimsenin malının devlet tarafından zapt edilmesi anlamına gelmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nda padişahın, haksız kazançla, rüşvetle, hırsızlıkla zenginleşen, mal-mülk edinen devlet görevlilerinin mallarına, mülklerine istediği zaman el koyması müsadere usulüdür. Osmanlı’da ilk müsadere Fatih Sultan Mehmet zamanında Çandarlı Halil Paşa’nın malına mülküne el konulmasıyla başlamıştır. Sonra da sadrazamların, paşaların aynı gerekçelerle malına mülküne el konulmuştur. Müsadere sistemi haksız ve adaletsiz yapıldığı için II. Mahmut tarafından tamamen ortadan kaldırılmıştır.

TÜM MALVARLIĞININ DEVLETE GEÇİRİLMESİ

Bugün hukuk sistemimizde TCK. Md. 54 ve 55’e göre işlenen bir suç ile ilgili belirli bazı eşya veya kazançların mülkiyetine el konulmakta ve devlet Hazine’sine aktarılmaktadır. Anayasanın 38. maddesi uyarınca suç işleyen kişinin tüm malvarlığının devlete geçirilmesi anlamına gelen “genel müsadere” yasaktır. TCK de genel müsadere sistemini değil, özel müsadere sistemini benimsemiştir. Yani, müsadere için önkoşul malvarlığı değerinin suç ile bir ilgisinin olması ve suçtan kazanılmış olmasıdır. İşlenen suç ile ilgisi olmayan eşya, kazanç, para gibi malvarlığı değerleri müsadere edilemez.

Yasa değişikliğine göre, riskli yapı olarak belirlenen yapıların malikleri tebliğden itibaren 15 gün içinde itiraz edebilecekler, ancak itirazları bakanlıkça dinlenip karara bağlanacaktır. Maliklerin idari yargıda dava açma hakları ellerinden alınmakta ve anayasaya aykırı olarak bakanlığa yargı yetkisi verilmektedir.

Bakanlık veya TOKİ riskli yapıları derhal tapu kütüğüne bildirecektir. Ayrıca gerçek veya tüzel kişiler de maliki oldukları taşınmazların rezerv yapı alanı olarak belirlenmesini talep edebileceklerdir. Bunun için taşınmazın yapılaşmaya esas arsa metrekaresinin yüzde 30’unun mülkiyetinin bakanlığa veya TOKİ’ye devrine muvafakat etmesi ya da değeri kadar parayı dönüşüm projeleri özel hesabına yatırması gerekecektir. TOKİ riskli alanlarda her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini 2+1 yıl süre ile durdurabilecektir. Rezerv alan olarak belirlenen yapıların elektrik, su ve doğalgazı kesilecek ve maliklere yıkım için 90 gün süre verilecektir. Malikler bu süre içinde yıkım yapmadıkları takdirde yıkım idare tarafından resen yapılacak, masrafları maliklerden tahsil edilecektir.

MÜLKİYET HAKKINA SALDIRI

Görüldüğü gibi 6306 sayılı yasada 7471 sayılı torba yasa ile yapılan değişiklikler anayasaya aykırı olduğu gibi anayasa ile koruma altına alınmış olan mülkiyet hakkına da açıkça bir saldırıdır. Tapulu mülk sahiplerinin tapulu mülkünün rezerv alanı olarak ilan edildiğini e-Devlet üzerinden öğrenmesi, 15 gün gibi kısa bir sürede itiraz etme hakkı tanınması genel hukuk ilkelerine aykırıdır. Tapulu mülkü rezerv alanına alınan malikler için itirazlarını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yapmaları, idari yargı yolunun kapatılması yukarıda belirttiğimiz gibi anayasaya aykırıdır. Bakanlığa anayasanın vermediği yargı yetkisi verilmesi anayasal suçtur.

Anayasaya göre hiçbir kimse, hiçbir makam kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz. Cumhurbaşkanının riskli alan ve rezerv alanı belirleme yetkisi de anayasaya aykırıdır. Anayasa da cumhurbaşkanının görevleri arasında böyle bir yetki tanımı yoktur. AYM’nin bu yasayı iptal etmesi gerekir.

AV. EROL TÜRK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları