Anayasa, örgütlü bir toplumda devletin yönetim biçimini, yasama, yürütme ve yargı erklerinin görev alanlarını belirleyen, yurttaşların haklarını, ödevlerini, özgürlüklerini, kısaca devletin yönetim biçimini kurgulayan temel yasadır. Devlette devamlılık esastır. Siyasi iktidarlar geçici bir zaman için seçilir ve bu süre içinde hükümet etme yetkisini kullanırlar. Meşruluğunu da toplumun siyasi tercihini kendilerinden yana kullanmış olmasından alırlar. Ancak toplumun bu iyi niyetli tercihini bir şahsın tekeline alması, hukuki bir iktidar olmaktan çıkarak fiili bir iktidar yoluna sapması onun meşruluğunu yitirmesi sonucunu doğurur.

AKP, yeni anayasa hazırlığına başladı. Anayasalar bütün toplumu kucaklayan toplumsal sözleşmelerdir. Bu Meclis yapısı itibariıyla Cumhuriyet tarihinin seçilmiş en sağcı ve gerici Meclis’idir. Çağdaş değerleri, bilimi, sanatı, felsefeyi, kişi haklarını ve özgürlüklerini, kadın haklarını tanımayan bu Meclis toplumsal barışı ve refahı sağlayacak bir anayasa yapmaz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün anayasaları katı anayasalardır. Katı anayasalar yeni bir devletin kuruluşunda veya bir ihtilaldan sonra hazırlanan, değiştirilmesi mümkün olmayan maddelerle korunan ve ancak belli bir oransal çoğunlukla değiştirilebilen anayasalardır. Anayasanın ilk dört maddesi değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez. Devletin şekli cumhuriyettir ve Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

AKP, MHP, HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin, hazırlayacağı anayasaya muhalefet destek verse dahi meşru bir anayasa olmaz. Cumhur İttifakı, özgürlükçü demokrasiyi, laik ve çağdaş eğitimi, yargı bağımsızlığını, üniversite özerkliğini, Atatürk devrimlerini savunan bir anayasa hazırlamaz. AKP anayasa da yaptığı değişikliklerle hukuk düzenini, bağımsız yargıyı, kuvvetler ayrılığını yok etti; tek otoriteye sınırsız ve sorumsuz yetkiler tanıyarak baskıcı bir yönetim kurdu.

Yirmi bir yıldır ülkeyi yöneten AKP genel başkanı mevcut anayasaya hatta kendi yaptıkları değişikliklere dahi uymuyor. Anayasaya aykırı olduğunu bilmesine rağmen üçüncü defa cumhurbaşkanı oldu.

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve devletin şeklini “demokratik cumhuriyet” olarak ilk anayasaya yazan kurucu iradedir. 1924’ten itibaren devlet laiktir. 1937 yılında yapılan değişiklik ile laiklik ilkesi anayasaya da girmiştir. “Laik sosyal hukuk devleti” ilkesi 1961 Anayasası’nda yerini almıştır Bu ilke Türkiye Cumhuriyeti’nin değiştirilemez temel ilkesidir. Anayasanın ilk dört maddesini tartışmaya açmak veya değiştirmek mevcut anayasanın 14. maddesine aykırı ve aynı zamanda anayasal bir suçtur.

Seçilmiş bu Meclis çoğunluk ne olursa olsun yeni bir anayasa yapamaz. Yeni anayasa halk tarafından seçilecek bir kurucu Meclis ile meslek kuruluşlarının ve üniversitelerin katılımı ile hazırlanmalı ve halkoyuna sunulmalıdır. Muhalefet ve STK’ler yeni anayasanın kurucu meclis tarafından hazırlanması için direnmeli, bu meclisin hazırlayacağı anayasaya karşı çıkmalı, Atatürk devrimleri ile demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkesinin korunması için kararlı bir mücadele sergilemelidir. Halkımızın büyük çoğunluğu din devletine karşıdır.