Olaylar Ve Görüşler

Bir bumerang olarak kültürel yozlaşma - Canel ARSEL

12 Mayıs 2023 Cuma

Kültürel yozlaşma öyle bir kısır döngüdür ki bir süre sonra buna sebep olanları bile bir bumerang gibi gelip vurur. Sosyokültürel çürümüşlüğün temel sayrılıklarından birisi de bu yozlaşmanın toplumun tüm kılcallarına kadar sirayet etmesidir. Yazınsal yaratıcılıklara, resim, heykel, müzik gibi toplumun soluk almasının en kıymetli kültürel olgularına saygı göstermeyen egemenler ve avaneleri iyi bilmelidir ki bütün bu yaratımların olmadığı hiçbir ulus dünya ölçeğinde kendisine saygın bir yer edinemez.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuştur” düsturundan kopup, “Tükürürüm ben böyle sanatın içine” diyen, heykele bakıp “ucube”” diyebilen bir anlayışa geldiğimiz günlerden geçiyoruz ne yazık ki.

Şimdi, Anadolu’nun otantik ezgilerinin sosyokültürel yaşama kattığı zenginliğe ilişkin kısa saptamalar yapalım: Bu coğrafyanın kadim uygarlıkları, süreç içinde müziğimize, toplumsal, kültürel zenginliğimize öyle değerler katmıştır ki bugün geldiğimiz noktada onca yaşanmış öyküden çıkan ve büyük bölümü didaktik özellik taşıyan şiir ve türkülerimizin, şimdi nasıl bir sözlü arşiv görevini, paha biçilmez bir budunsal hafıza görevini yerine getirdiğini görmekteyiz. Tarihe mercek tuttuğumuzda, Kul Nesimi’ler,Yunus Emre’ler,Pir Sultan Abdal’lar, Âşık Veysel’ler, Mahzuni Şerif’ler, Âşık Daimi’ler, Reyhani’ler, Davut Sulari’ler ve adları saymakla bitmeyecek bilinen bilinmeyen nice kahramanların, bu dokunun oluşmasına bir tuğla bıraktığına tanık oluruz.

Diğer taraftan ne yazık ki Anadolu’nun toplumsal imbiğinden süzülüp gelen ezgileri, şiirleri, edebi eserleri, dönem dönem baskılarla, sansürlerle de karşılaşmıştır. Öyle ki 17. yüzyılda Osmanlı dönem şairi Kul Nesimi’den alınmış sözlerle yakılmış “Haydar Haydar” olarak bilinen türküde geçen “Sofular haram demişler bu aşkın şarabına. Ben doldurur ben içerim günah benim kime ne” sözlerine, bugün bile tahammül edemeyen bir geriliğe ve karanlığa saplanmış kafalarla mücadele etmektedir çağımızın aydınları. Bu tipik bir örnektir sadece.

Oysa Anadolu’nun otantik ezgilerinin uluslararası arenada bile ciddi saygınlığı vardır. Elbette bütün bu yaşanmışlıklar ve yaşananlara karşın doğanın diyalektiği, kurallarını işletmeye sürdürüyor ve sürdürecektir. Bütün karartmalara, baskılara, yasaklara karşın, toplumsal ilerlemenin lokomotifi olan tüm sanatsal üretimler, kardelen gülleri direnciyle yeniden boy verecektir. Elbette zemheri ayazı günler ve geceler oldu, olur, fakat günün sonunda yine baharlar gelir. Filiz veren fidanlar, devasa çınarlara döner. Çünkü sosyokültürel devinim, suyun akıp yatağını bulması gibi mutlaka bir yerden yeniden dirimsel yolculuğuna devam eder. Yine güneşli günlerde sınırsız gelincik tarlaları kırmızı beyaz şiirler, türküler okur.

CANEL ARSEL

SANATÇI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları