Olaylar Ve Görüşler

Bilginin, Aklın, Bilimin Değeri - Prof. Dr. Sevgi ŞAHİNTÜRK

13 Haziran 2020 Cumartesi

2020 yılının ilk aylarından beri tüm dünya olarak hayli tuhaf bir durumun içindeyiz. Bu duruma yol açan şey, günümüz koşullarında ortaya çıkan yeni bir olgudur. Yaklaşık beş aydır dünyanın her yerinde ana gündem, bazen de tek gündem haline gelen, gözle göremediğimiz bir yarı canlı”nın yüzyıllardan beri bu gezegene egemen olmuş insanı tehdit ediyor olması olgusu.

Konunun uzmanı bilim insanlarının Covid-19” diye adlandırdıkları bu yarı canlı”nın yaptığı etkiyle oluşan yeni bir durum”un içindeyiz. Kendimizi birdenbire içinde bulduğumuz bu durum öyle göründüğü gibi pek de birdenbire ortaya çıkmadı aslında. Bunun gelişini gösteren belirtiler vardı çoktandır. Filozoflar, bilim insanları, araştırmacılar, ozanlar, sanatçılar böyle bir olgunun gelmekte olduğunu duyurmaktaydılar öteden beri.

ÖNCELİK "FAYDA" OLUNCA...

Ne var ki asıl anlamda bilime, yaşam ve değer bilgisine ve etik bilgiye olan kayıtsızlık, açık belirtilerle yaklaşan bu gelişi görmeye engel oldu. Bunda, bilimin, bilgi”nin, esas anlamından koparılmasının, bu kıymetli etkinliğin insan ve yaşam için, dünya için anlamının unutulmuş olmasının da büyük payı vardır.

Çoktan beri bilim, amacına uygun bir etkinlik olmaktan çıkmış, bilginin değeri, doğruluk-yanlışlık” niteliğinden çok fayda” ölçüsüyle belirlenir olmuştur. İnsanın bilim ile ilişkisi, bilgi ile bağı sorunlu bir hal almıştır.

Tuhaftır ki gözle görülemeyen bir yarı canlı”nın etkin hale gelmesiyle bilimin değeri ve onun ürünü olan bilgi”nin asıl işlevi hatırlanmaya başladı. Bilginin aslında insan için, yaşam için olduğunun, anlamının ve değerinin burada yattığının yeniden farkına varılmaya başlandı.

Burada insan için, yaşam için” ifadesinin, sadece insanı merkeze alan ve onun dışında kalan her şeyi, canlı cansız ne varsa diğer varlıkları araç kılan bir anlam taşımadığını özellikle belirtmek istiyorum. Bugün karşı karşıya kaldığımız bu olgunun çıkışında ve içine düşülen durumun oluşumunda, insanın, kendini bilme” görevini ihmal edişinin, kendini bilmeye neredeyse hiç istekli olmayışının büyük payı olsa gerek.

"KENDİNİ BİL"MEK

İnsanın böyle bir bilgiye, kendi” hakkında bir bilgiye varabilmesinin yolu, yüzyıllardan beri söylenegelmiş olduğu gibi, felsefeden geçer. Bu noktada, ancak felsefe yaparak varılabilecek bu bilginin, hemen herkesçe bilinen kendini bil!” sözüyle işaret edilen bu kıymetli bilgiye varmanın insan için bir anlamda ödev olduğunu ve onun her tür bilgiden öncelikli olduğunu ayrıca vurgulamak gerekir.

Bugün bilgi” dendiğinde aklımıza ilkin, bilim gelmektedir. Bu doğaldır ve iyi bir şeydir elbette. Bilimin, günümüzde hayli artmış çeşitleriyle bilimlerin yaşam için vazgeçilemezliği, günlük yaşamda sağladığı faydanın önemi tartışılmazdır. Her ne kadar bugün aşırı uzmanlaşmanın getirdiği kimi sıkıntıları barındırıyorsa da bilim(ler) insan ve yaşam için elzemdir.

Ne var ki bugünkü anlama biçimiyle bilim, bilgiyi, bilginin insanla olan bağını, kısaca bilginin anlamı”nı ne ölçüde ifade edebilmektedir acaba?

Aşırı uzmanlaşmayla çok parçalı bir hal alan ve bir anlamda kavramsal bütünlüğünü yitiren bilimin ve aklın yeniden özüne uygun hale getirilmesinin ve yaşamda etkin kılınmasının elverişli bir çıkış yolu olduğu açıktır. Bu bütünlüğün kuruluşunu sağlayacak şey de felsefe ve felsefi eğitimdir. 

BİLİMİN ÖNEMİ ORTAYA ÇIKTI

Bugün kapıya dayanan ve yaşamı tehdit eden tehlike, bilginin, bilimin ve aklın insan için, insan yaşamı için ne denli önemli olduğunu, insanın var olabilmesinin temel koşullarından olan bilimin, asıl amacına uygun şekilde işlev görmesinin önemini ortaya koymaktadır. Bundan dolayıdır ki son günlerde kimi televizyon programlarında bilim insanlarına daha fazla yer verildiğini, bilgiye, bilime ve akla” dayanmanın gerekliliğinin daha sık dile getirilebildiğini görmekteyiz.

İçine düştüğümüz mevcut durumda bilginin, bilgiyi üreten alanlar olarak bilimlerin (doğa bilimleri, sağlık bilimleri, uygulamalı bilimler, eskiye oranla daha fazla vurgulanarak insan ve toplum bilimleri) öneminin belirtilmesi çok sevindirici ve umut vericidir.

GİZLİ ÖZNE FELSEFE

Ancak, bilginin, aklın ve bilimin öneminin isabetle hatırlandığı bu sıkıntılı günlerde felsefenin, tüm bilgi alanlarına kaynaklık edebilen felsefenin de hatırlanması, dahası öncelikle hatırlanması çok faydalı olabilir.

Bilgi dostu” olmanın öz anlamını ifade eden, Aristoteles’in binlerce yıl önce biricik özgür bilim” diye belirlediği ve adına ilk felsefe/prote philosophia dediği bu eşsiz bilgi alanından da yardım almak uygun bir yol olabilir.

Kendine özgü düşünme, soru sorma, olanları bütününde görme”, anlama ve yorumlama, kavramları açık kılma özellikleriyle diğer bilgi alanlarına temel olabilen, onları besleyen bu bilgi alanının göreceği işlevi işe koşmak bu sorunların çözümünde yol gösterici olabilir.

Nitekim yaklaşık son elli yıl içinde, uygulamalı bir etkinlik” alanı (felsefi danışmanlık”) olarak felsefenin günlük yaşamdaki yerini teslim eden çalışmaları, teorik” olduğu kadar pratik” de olan, pratikteki işlerliğini benzersiz theoria”/düşünme gücünden alan, böylece yaşam sorunlarıyla doğrudan ilgili bir etkinlik alanı olarak iş görebilen felsefeye dönüş çabalarını görmekteyiz. 

Felsefenin ne denli yaşama, yaşam sorunlarına yönelik bir bilgi alanı olduğunu filozoflar yüzyıllardan beri göstermeye çalışmışlar. Öyle görünüyor ki bugün felsefeye özel olarak daha fazla ihtiyaç var. Yaşama uğraşının olmazsa olmazı olan bilgi ve eğitim işinde felsefeden uzak kalmamak, onun işlevini etkin kılmak, yaşamda sağlayacağı katkıya daha fazla yer açmak önemli görünüyor. 

PROF. DR. SEVGİ ŞAHİNTÜRK
MALTEPE ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları