Olaylar Ve Görüşler

‘Antroposenik’ tehditler ‘tek sağlık’sız önlenemez - Dr. Öğr. Üyesi Rüştü TAŞTAN

07 Kasım 2023 Salı

Küresel Tek Sağlık Günü’nün sekizincisi bu yıl da 3 Kasım’da kutlandı. İnsanoğlu son 150 yılda olagelen antroposenik tehditler ve onları ivmelendiren “egosentrik” tutumlar yüzünden ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. İnsanlık “egosentrik” yaklaşımları bırakıp, barışçı, bütüncül sağlık anlayışına evrilmeyi zorlayan “ekosentrik” düşünceye yönelmek zorundadır. “Antroposen”in “sessiz sağlık tehditleri” son çeyrek yüzyıla  gerekli değişim farkındalığı da gerçekleşmemiştir. 

GIDAYA ERİŞEMEME 

Sanayi Devrimi’yle başlayan doğanın acımasızca kullanılmasına bağlı çok yönlü sağlık tehditlerinin biyolojik sonuçları ancak son yarım yüzyılda anlaşılmıştır. Çok faktörlü tehditlerin insan, hayvan, bitki, ekosistem (İHBE) arayüzünde katlanan etkiyle biyosfere zarar vermesi bilim dünyasında “antroposen çağı” terimini gündeme getirmiştir. Son çeyrek yüzyıldan beri ağırlığı hissedilen “antroposen”in bir tarafında iklim değişikliği, biyoçeşitlilik azalması, aşırı kentleşme, bölgesel çatışmalar ve yeterli gıdaya erişememe gibi devasa sorunlar... Diğer tarafında, kuduz, şarbon, bruselloz gibi bitmeyen “eski zoonozlar” ve son yarım yüzyılda “sosyoekonomiyi” bozguna uğratan “yeni çıkan patojenler” kaynaklı salgınlar. 

SALGIN HASTALIKLAR

SARS’dan COVID-19’a uzanan pandemik “yeni çıkan zoonozlar”... Bütün bunlar “antroposenik tehditler” olarak “gizli potansiyellerini” hâlâ korumaktadır. Böylesine çok boyutlu, dinamik antroposenik tehditlerden korunma arayışları, 21. yüzyılda görülen yeni çıkan  enfeksiyonlar, diğer mikrobiyal tehditlerle mücadele zorunluluğu, sağlık alanında yeni paradigmaya yol açmıştır. Tam o günlerde Ebola ve SARS ile mücadele edilirken ilk defa 2003 yılında “tek sağlık” terimi kullanıma girmiştir. Geleneksel düşüncenin tersine, “pandemiler çağının” antidotu olarak son 20 yılda yaygınlaşan “Tek Sağlık Düşüncesi” (TSD) artık sistemleşmiştir. Özellikle COVID-19 sonrasında TSD, “sağlık yönetiminin üst kuruluşlarında”, akademik dünyada kurumsallaşmıştır. 

Fakat Türkiye’de beklenen düzeyde etkili bir TSD organizasyonunun bulunmaması bir çelişkidir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girdiğimiz bu günlerde, geçmiş yüzyılda yaratılmış toplumsal Aydınlanma, kamucu ekonomi, sosyal politikaların “serbest piyasalaştırılması” TSD bakımından düşündürücüdür! Antroposenik tehditler ve diğer “Karmaşık Sağlık Sorunlarına” (KSS) serbest piyasacı ekonomi  ile yaklaşılması, TSD’nin gelişmesini engellemektedir. Akademide egemen olan “ben merkezli” bilim anlayışının, henüz “biz merkezli” disiplinler ötesine evrilmemiş olması “tek sağlığın” önünde büyük bir sorundur. Oysa dünyanın gelişmiş akademik kurumlarında TSD kurumsallaşmıştır. Türkiye için aynı şeyi söylemek henüz çok erken. 

DİSİPLİNLER ARASI İŞBİRLİĞİ

Son 15 yılda bireysel çabalarla süregelen akademik çalışmalar Türkiye potansiyelini yansıtmamaktadır. Yetersizlikler 21. yüzyıl dinamikleriyle karşılaştırılırsa, ekopolitik, sosyoekonomi ve “sağlık diplomasisi” bakımından durağanlık demektedir. Sonuç olarak, “Tek tıptan, tek sağlığa” evrilen “tek sağlık” terimi 20. yılını doldururken TSD anlayışını hâlâ “zoonozlarla mücadeleye indirgemek”, sadece iklimsel sorunlar için disiplinler arası işbirliği çağrıları yapmak “Asıl tehlike görülmüyor” demektir. 

Oysaki TSD, 21. yüzyılın KSS’leri ile yüzleşmenin bütüncül felsefesidir. TSD, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin merkezinde rol oynamaktadır. Geleceğin hekimleri, veteriner hekimleri, çevre sağlığı uzmanları, biyologları, tarım bilimcilerini yetiştirirken geleneksel düşüncenin ötesine geçmeli ve TSD yeni kuşaklara, topluma “tek sağlık eğitimi” ile aktarılmalıdır.

Dr. Öğr. Üyesi Rüştü TAŞTAN

Kocaeli Sağlık Hizmetleri MYO Öğretim Üyesi/Veteriner Hekimler Derneği Üyesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları